Recep Çınar
Hayatta her şeyde ölçü olduğu gibi bu konuda da ölçü var. Konuyu iki kategoride değerlendirelim!
BİRİNCİSİ; Beşeri sistemlere göre.
İKİNCİSİ ise ölçü ve kurallarını Allah (cc)’ın koyduğu sisteme (İslam’a) göre!
1. Beşeri sisteme göre iyi bir yöneticinin özellikleri şöyle belirlenmiş;
Şu bir gerçek ki, günümüz dünyasında bunları HANS, HASAN’dan çok daha iyi uyguluyor!
Peki, eksik olan ne? MANEVİYAT!
2. Allah’ın sistemi İslam’a göre ise iyi bir yöneticinin özellikleri şöyledir;
*Akl-ı selim sahibi olmak: Aklıselimin alameti, kişinin, Allah’ın razı olacağı ameller yapması, Allah’ın gazap edeceği, gazabını celbedeceği kötülüklerden (Faiz, Fuhuş, İçki, Kumar, Zina, Hırsızlık, Yalan söyleme, Davaya ihanet etme…) sakınmasıdır. (Sorularla İslamiyet).
* Kabiliyet: İdarecilik ve yöneticilik çok üstün bir kabiliyet ister. Kabiliyeti olmayan kişilerin böyle bir işe talip olmaması gerekir.
* İlim: Yöneticiler öncelikle yapacağı işi, dini ilimleri, tarihi, toplumun örf ve adetlerini, fert ve toplum psikolojisini, sosyolojiyi, içinde yaşadığı çağın siyasî, iktisadî, sosyal, kültürel yapısını, dünyada meydana gelen olayları çok iyi bilmeli ve değerlendirebilmelidir. Bir yönetici olarak, kendi durumunu, yönettiği kurum ve kuruluşun dînî, iktisadî, hukukî, kültürel yapısını, çok iyi bilmeli, çok iyi değerlendirmeli ve ona göre gecikmeden, tam zamanında etkin tedbirler almalıdır.
* Adalet: Adil olmayanlar, yöneticiliğe asla layık değillerdir. Adaletin icrasında ırk, akrabalık, zenginlik, fakirlik gibi hususlar etkili olamaz. Hangi inançtan, hangi ırktan, hangi kesimden olursa olsun haklı olanın hakkı, zalimden alınıp kendisine iade olunmalıdır. İdareci hem adil olacak, hem de adaletin icra edilmesine yardımcı olacak, bu hususta asla tavizkâr davranmayacaktır.
* Cesaret: Yönetici cesur olacaktır. Gerektiğinde risk altına girmekten asla çekinmeyecektir. Ancak tehevvür, yani aşırılıklar, taşkınlıklar cesaret ile karıştırılmamalıdır.
* Basiret-Feraset: Yöneticiler basiret ve feraset sahibi olmalıdır. Bön ve ahmaktan yönetici olmaz. İdareci, muhatabının beden dilini çok iyi anlamalıdır. Kelimelerle ifade edilemeyen, ya da kelimelerin arkasına gizlenen pek çok gerçekler, azaların sergilediği tavırlardan okunur ve anlaşılır.
* Dürüstlük: Yalancı, sahtekâr, insanlara karşı dürüst davranmayan, sürekli aldatan kişilerin iş başına gelmesi, o millet için büyük bir felakettir. Doğruluk, dürüstlük; kalpte niyetin, dilde sözün, azalarda amelin aynı olması demektir.
* Sabır-Sebat: Yöneticilik çok büyük sabır isteyen bir iştir. Aceleci, istikrarsız kişiler, böyle ağır işlerin, ağır yüklerin altından kalkamazlar. Sabır, bir kararlılık ve dayanıklılıktır. Kararlı ve dayanıklı olmayan kişiler sabredemez, doğrular üzerinde, hak üzerinde sebat gösteremez. (Başarısız oldukları noktalarda küfür bile edebilirler!)
* Affetmek: Affetmek çok büyük bir ahlaktır. O bakımdan yöneticiler gerektiği zaman affetmesini bilmelidirler. (Ama millete ve ülkeye ihanet edenleri değil!) Şahıslarına karşı yapılan bir hatayı, hakareti affetmesi, büyük bir fazilet ve meziyettir.
* İstişare: Yöneticiler istişareye ne kadar önem verirler ve ehli ile istişare ederlerse, yönetimlerinde, kararlarında, icraatlarında o kadar isabetli olurlar. “Tek adam” yönetimi ile bir yere varılamaz!
Bu iki sistemi yan yana getirip incelediğinizde hangisi toplumda huzur, barış ve adaleti sağlar?
Peygamberimizden rivayet edilen bir Hadis-i Şerifte şöyle diyor; “Ümmetime öyle bir zaman gelecek ki, gömleği üzerinden çıkarır gibi dinden imandan çıkacak, ama haberi olmayacak. Yani kendini hala Müslüman zannedecek.”
O hale gelindi ki, gömleği çıkarır gibi yapılmadı, çıkardıklarını ilan ettiler!
İnsanlık tarihini incelediğinizde ne zaman İslam Dini/Düzeni hayata hâkim olduysa barış, huzur, refah ve saadet içinde yaşanmıştır.
Dünya ve Ahiret saadetini isteyenler seçimini ona göre yapmalı! Aksi halde dünyamız da ahretimiz de berbat olur!
Dostça kalın…