Recep Çınar
Karadenizli Fadime ananın “Çiçeka” (çiçek) adında bir ineği varmış. Fadime ana ineğini çok sever ve ona canı gibi bakarmış. Malum, inekler lahanayı severler.
Fadime ananın ineği bir gece hırsızlar tarafından çalınır. Hırsızlar ineğin ipini çözüp ona bir kafa lahanayı göstererek ahırdan uzaklaştırmışlar. Kadıncağız sabah ineğinin çalındığını görünce, “uy benum çiçekam! Bir kofi (kafa) lahanaya aldanub cittun” diyerek ağlamaya başlamış.
Seçim atmosferi öyle bir hal aldı ki bilhassa iktidar, muhalefeti suçlama, çamur atma, belden aşağı vurma, yalan ve iftiralar atarken, diğer taraftan da oyları nasıl alırım hesabıyla boş vaatlerle, tumturaklı sözlerle seçmeni kandırmaya çalışıyor. İktidar Partisi AKP, sanki 21 yıldır ülke sorunlarını çözmüş gibi şimdi de bol keseden vaatler veriyor.
Şöyle oturup akl-ı selim ile bir düşünelim; “ Ülkemiz ne durumda? Çiftçimizin, İşçimizin, Emeklimizin, Memurumuzun, Gençlerimizin, Afetzedelerimizin… durumları nedir? Hangi sorunları çözüldü?
Üç kıtanın ortasında, çağ açıp çağ kapayan, birçok ülkelerin sahip olmadığı imkân ve medeniyet değerlerine sahip Türkiye, günümüz dünya standartlarının neresinde? İster ekonomi, ister eğitim, ister ahlak, isterse diğer sahalarda listenin hep sonlarında yer alıyoruz! Hemen her konuda birçok ülkenin gerisindeyiz. Hal böyle iken bu kutuplaşmalar, rakibine düşman gibi muamele ederek yapılan suçlama ve iftiraların kime ne faydası olacak?
En önemlisi de biz, millet olarak ne zaman uyanacağız? AKP Genel Başkanı Erdoğan, bir de kendileri dışındakileri (diğerlerini) “TÜR” olarak görüyor! Bütün bunlara rağmen herhangi bir partiye veya adaya oy verirken hiçbir değerlendirme yapmadan, tumturaklı sözlere aldanıp, boş vaatlere kanıp ‘cuk’ diye oyumuzu mu atacağız?
O zaman bizim, bir kafa lahanaya tav aldanıp hırsızlarla giden ‘Çiçeka’dan farkımız ne olur?
Cenab-ı Allah biz insanlara diğer canlılardan farklı olarak; İyiyi kötüden, Güzeli çirkinden, Faydalıyı zararlıdan, Doğruyu yanlıştan, Adaleti zulümden ayırt etme kabiliyetleri vermiş. Kendisine bu kabiliyetler verilen insan, bu Dünya’da bütün yaptıklarından ahrette hesaba çekilecek!
Bir insan, bir partiye veya şahsa oy vermekle, “ben sana onay ve yetki veriyorum, ne istersen yapabilirsin” demiş olmuyor mu? Oy verdiği parti veya şahıs adil ve dürüst davranır faydalı, güzel işler yaparsa bundan dolayı onların kazandığı sevap kadar onlara oy verenler de kazanır. Ancaaak; dürüst olmayıp faydalı ve güzel işler yapmadığı gibi zulmeder, israf yapar, imkânları çarçur eder gerekli hizmeti yapmazsa bundan dolayı da büyük günah işlemiş olur. O zaman ona oy verenler de aynı günaha ortak olmazlar mı?
Peygamberimiz (sas), münafıkların 4 özelliği olduğunu haber verir; 1. Emanete hıyanet ederler, 2. Konuştuklarında yalan söylerler, 3. Vaadlerini yerine getirmezler, 4. Ahdine gadr eder ve mahkemede doğruyu söylemezler!
Muhalefet partileri sütten çıkmış ak kaşık mı? Elbette değil! Ama bir insan, ayni delikten defaatla ısırılmaz! Müslüman, Allah’ın emirlerine teslim olan, dünya ve ahret dengesini kurmaya çalışan insandır. Onun için tek taraflı düşünmez. Ahrette hayvanlar da hesaba çekilip birbirine geçen hakları iade edildikten sonra toprak olacaklar. Ama insan, her şeyin hesabını verdikten sonra Dünyadaki amellerine göre ya cehennemle cezalandırılacak veya cennetle ödüllendirilecek. Bunu iyi düşünmeli ve hayatımızı ona göre düzenlemeliyiz. Kimse, “Din ayrı Siyaset ayrı” diyerek işi geçiştiremez! Din/İslam, insan hayatını tanzim eden bir düzen, sistemdir. Bütün meslekleri yöneten siyasettir, siyaset de bir meslektir ve mesleklerin en şereflisidir. Siyaset ile Politikayı karıştırmayalım! Politika, Hıristiyan Batı kültürüne ait bir kavram. Birçokları da “iki yüzlülük” olarak algılar. Ama ülkemizde siyaseti “politika” yerine koyanlar az değil!
Hz. Peygamber'in görevi sadece kendisine verilen vahyi tebliğ etmekten ibaret değildi; tebliğ ettiği dine insanları davet etmek, dinin esaslarını açıklayıp bizzat yaşamak (el-Bakara 2/151, Âl-i İmrân 3/164, el-Cum'a 62/2), gönderildiği toplumu bu doğrultuda yönetip yönlendirmek (en-Nisâ 4/105) ve yeni bir toplum modeli oluşturmak da onun görevleri arasındaydı. Zira Peygamberliğin amacı yalnızca belli esasları insanlara bildirmek değil, ferdi ve toplumsal planda bir dönüşümü de sağlamaktır. Müslüman, her işte Hz. Peygamberi örnek alır. O bakımdan bizim için “politika” değil, “siyaset” geçerlidir.
Sandığa gitmeye sadece 3 gün var! Yani, köprüden önce son çıkıştayız! Ona göre iyi düşünüp taşınalım!
Sonra, “keşke elim kırılsaydı da…. falan filan” demeyelim!
Dostça kalın.