Recep Çınar
Rabbimiz, Kamer Suresi 49. Ayette; “Gerçekten biz, her şeyi bir ölçü ve dengede yarattık” buyurur.
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) ise, bir şeyde fazla ısrarın doğru olmadığını bildirir. Kur’an-ı Kerim’de, mücadelenin de güzel şekilde yapılması gerektiği buyrulmuştur. İslam âlimleri, “Nefsin esiri olup inatlaşmak hoş değildir. Bir kişiyle inatlaşmak, fazla mücadele etmek seni de karşı tarafı da kötü yollara sevk eder. Biz insanlar tartışırken, mücadele ederken ona haklıyı anlatmak için mücadele et. “Ben daha iyi biliyorum, ben ondan daha üstünüm” düşüncesiyle tartışmak yerine hakikatin ortaya çıkması için doğru bir şekilde mücadele etmek gerek. Çünkü fazla inatçı olmakta hayır yoktur. Bir konu hakkında şiddetli şekilde uzun uzun tartışmak doğru değildir. Her şeyin bir ölçüsü var. Eğer hakikat çıkmıyor, iki taraf da kendi nefsi için tartışmayı uzatıyorsa orada bir ziyan söz konusudur” der.
Günümüz dünyasında başta siyaset olmak üzere birçok konuda gereksiz ve ölçüsüz tartışmalar had safhaya getiriliyor. Farklı görüşlere sahip insanlar birbirlerine adeta düşmanmış gibi davranıyor, toplum kutuplaştırılıyor. Bu konuda yıllar önce her kesimin ders alacağı tavrı Milli Görüş Lideri merhum Necmettin Erbakan Hoca, “biz kimsenin (şahsın, partinin) düşmanı değiliz, biz diğerlerinin rakipleriyiz” diyerek bu konuda noktayı koymuştu.
İslam Âlemi önemli bir süreçten geçiyor. Uzun yıllardır ateş çemberi içindeyiz. Müslümanlar öyle bir duruma getirildi ki, Halep Uleması 2013 yılında Suriye’de abluka altındaki 100 binlerce kişinin yaşadığı açlık tehlikesi ölümcül noktaya ulaşırken din âlimleri, 1“kedi-köpek” eti yemelerine fetva vermişti! Müslümanlar birbirlerine böylesine kırdırılıyor.
Peygamberimiz (sav); “İnsanlar üzerine hileli seneler gelecek. (Seneler içinde insanlar) hayatında hiç doğruyu söylememiş insanların sözleri tasdik edilecek, alkışlanacak. Sözü, özü, yolu doğru insanlar için ise “bırak kardeşim, yalan söylüyor, atıyor…” denilecek. Yetimin, öksüzün haklarını hiç edenler “güvenilir, emin” olarak takdim edilecek. Hayatında harama yaklaşmamış insanlar ise hain, dolandırıcı olarak takdim edilecek” diyor.
İşimiz zor! Ama unutmayalım ki biz, bu çağa şahitlik yapacağız. Peygamberimiz de bütün ümmetlere.
Osmanlı Devleti’nde ilk matbaayı kuran İbrahim Müteferrika, 3 asır önce yazdığı “Usulü’ı – Hikem fi Nizami Ümem” adlı kitabında, İmparatorluğun gerilemesinin 8 nedenini şöyle sıralamış;
Bu gün ülkemizin içine düşürüldüğü durum bundan farklı mı?
Biz, her şeye rağmen ümitsizliğe düşmeyeceğiz! Rabbimiz, Hicr Suresi 55. Ayette; “…Sakın ümitsizliğe düşenlerden olma!” diye uyarır! Biz, her türlü şartlarda üzerimize düşen görevi layık-ı veçhile yapmaya çalışacağız.
“İnat ve münakaşadan, Israrcı olmaktan kaçınacak, İtaat konusunda daha hassas olacağız! Yani, “ölçü”yü kaçırmayacağız! Kardeşliğimiz, fitne ve fesada fırsat vermemeli!
Taberani’de geçen bir hadiste Peygamberimiz (sav); “Bırakın tartışmayı/münakaşayı! Sizden öncekiler sırf bunun yüzünden helak oldu. Tartışmanın faydası yoktur, tartışma zararlıdır. Mümin münakaşa etmez. Münakaşa edene şefaat etmem” diyor!
Bir diğer hadislerinde ise; “Benden bir şeyi ısrarla istemeyin. Allah’a yemin olsun ki, biriniz benden bir şey ister de o istediğini benden ben hoşnut olmasam da alır ve böyle kendisine verdiğimde bereket olmaz” buyurur.
Yine bir hadislerinde; “Dinleyin ve itaat edin! Onlar, kendi vazifelerinden sorumlu, siz de kendi vazifenizden sorumlusunuz” der.
Bu olumsuz günler de geçer!Peygamberimiz (sav), “Yeryüzü bana mescit kılındı” derken, gün gelecek bütün dünyanın Müslümanlaşacağının müjdesini veriyordu!
Bir başka hadislerinde ise ; “Üzerinize 5 dönem gelecek” diyor;
Biz ümidimizi yitirmez,inat, iddia, münakaşa, ısrar… bunlarda ölçüyü kaçırmaz, itaatimizde yanlış yapmazsak Rabbimimiz (cc), 5. Dönemi, yani; yeni bir Asr-ı Saadet dönemini bizlere nasip eder inşallah!
Dostça kalın…