M. ENİS ŞENSEVER
Ressam Zafer KARAKUŞ - 2
Yayın Tarihi: 21 Mart 2023, Salı
Diğer Yazıları

(RESİM 5 Sultan Ahmet Camii ve Boğaz)

      ‘’ Tuvalin yüzeyi bir ressam için sınırsız olanaklar taşır. Çünkü burada zihinsel söylemler, beyinden süzülenler renklenir ve hayat bulur. Kompozisyon yerine doğaçlamayı, düzen yerine karmaşayı tercih ederim ‘’. Karakuş un bu ifadesi üzerine şunu eklemeliyiz. Karmaşadan kastı şudur. Doğanın bir Kaos estetiği vardır. Doğada ki oluşumlarda insan elinden çıkmış sistematik bir düzen yoktur. Varsa tesadüfen bir olasılık ihtimalidir. Doğada insan eliyle çizilmiş gibi çizgisel bir formda yoktur. Moleküler yapılar hatta hücreler incelendiğinde maddenin yapısıyla ilintili milyonlarca molekül bir araya gelir, fakat ortak nitelikleri dışında hiçbir molekül aynı boyda değildir. Biz bezeme sanatlarında bir modül motif üretip aynısını aynı boyada tekrarlayarak motifsel bir süslemeye gidiyoruz. Doğada böylesine sistematik bir düzene ve özelliğe rastlamıyoruz. Ancak doğa yasaları içinde sonsuz olarak devinir. Karakuş un karmaşa dediği şeyde budur. Panoramik şehir görünümlerini yansıtan İstanbul resimlerine bakın. Bu karmaşık kaotik kentsel dokuyu göreceksiniz.

     En son geldiği boya resim, Pentür anlayışında tablonun düzeni olarak yüzeyin organizasyonunda kendine özgü bir plastik form anlayışını geliştirdiğinden, bize görünenin ardına geçip izafi olarak hem biçimsel kaygılara dayalı tensel hem de psişik anlamda tinsel birlikteliği örtüştürme iç güdüsü ile özgürce formlar ile oynaya bilmektedir. Prof. Dr. Ayla ERSOY un ‘’ Sanat Kavramına Giriş’’ kitabından örnek verecek olursak ‘’ Bir sanat yapıtını yaratırken üç aşama göze çarpar. Önce taklit ederek doğayı, insanı ve nesneleri öğreniriz. İkinci aşamada edindiğimiz izlenimleri yani sezgileri somutlaştırarak ifade ederiz. Son aşamada ise ifade değerini artırmak için gerekirse gerçeği ve biçimleri değiştiririz. Bu değişimde sanatçının kişiliğinin ve ideallerinin payı büyüktür. ‘’ şeklinde bir açıklamada bulunur. ( sayfa-135). Çünkü bu yaratıcılık onun üslubunu oluşturur. Evet, bizde ifade için stilize edip formu ayıklayıp idealize biçimler üretme tasamızın da altında bu yatmaktadır. Doğayı taklit değil doğaya sanatsal yolla estetik kaygılarımızla eklemelerde bulunuyoruz. Aslında doğa karşısında bize özgü ikinci bir doğayı eklemlemiş oluyoruz. Minyatürlere bakın. Rumiler, hatayiler gibi doğadan sentezlenmiş formlar değilmidir. Çintemani denilen bulut imgelerine bakın. Bulutların gözlemlenmesi sonucu çıkan bulut imajları. Bize doğalmış gibi gelen grafiksel şekillerdir. Moderniteyi eğer insanın doğayı yeniden yorumlaması olarak ele alırsak buralara kadar inebiliriz.

(RESİM 6 Boğaz Vapuru)

    ‘’ Sanatçı adeta kalıpları kırarak ortaya koyduğu DÜŞ olgusunu çağın diliyle sentezleyerek merkeze alıyor ‘’ ifadesine yer vererek zaten asıl söylenmesi gerekeni söylüyor zaten. ‘’ Bilinç dışının dizginlerini kopartmasına yönelik bir özgünlük içinde yoluna devam ederken, elini, kalbini ve ruhunu birlikte çalıştırarak zihinsel gerilimiyle algımızın sınırlarını sarsarak metafizik düş alemine entelektüel bir manifesto ile ortaya çıkarız ‘’ tanımlamasına benim ekleyeceğim bir şeyde kalmıyor zaten. Burada ancak ‘’ İmgelemin metafizik dünyası ‘’ yorumunu yapabiliriz.

    Antikiteden beri gelen Mimesis. Aristoteles e göre doğanın taklididir. Platon’a  (Eflatun) göre İdealar, yani bize görünen biçimler anlamındadır. Elealılar’a göre duyularla algılananın, eş deyişle görüneni gerçek saymıyorlar. Usla (Akıl) kavrananı, görünmeyeni gerçek sayıyorlar. İdealar düşüncede var edilenlerdir. Öyleyse doğa olarak gördüğümüz şey bize yansıtılandı. Biz bize görünen bu doğayı taklit ettiğimizde yansıtılanın yansıtmasını yani bize yansıyanı yansıtmış, taklidin taklidini yapmış oluyoruz. Antik Yunan felsefesinden yüzyıllar sonra geldiğimiz noktada belki de modern sanatın anlatım dilinin temelini oluşturuyoruz. Kübizm (Cubisim) iki boyutlu yüzey sanatında Perspektifik derinlik yanılsamasını, nesnel gerçekçiliği aşarak kavramsal sanata geçişin aşamasını oluşturur. Batı sanatı Perspektifle dışımızdaki gerçekliği iki boyutlu düzlem üzerine yansıtarak derinlik algısını sağlamıştır. Bir resme karşıdan baktığınızda bu yanılsamayı çizgi perspektifi ile algılayabiliyorsunuz. Hiç tuvalinize yandan baktığınız oldu mu. Ne göreceksiniz. Tuval bezinin çivilenmiş kenarını göreceksiniz. Bütün illüzyon bitmiş olmuyormu. Doğu kültürleri hacim yerine yüzeyin düzlemselliğini kullandı. (Planimetrik anlayış) Dolayısıyla bu perspektif illüzyonu Kübizm ile yıkılmış oldu. Resme tek bakış noktasından değil, aynı anda birkaç noktadan bakışı getirdiler. Artık resmin bir yüzey sanatı olduğu iki boyutluluğu da anlam kazamaya başladı. Tabi senkronize eş zamanlı olarak hem ardı sıra gelen derinlik kazandıran ön ve arka ilişkisi, kapatan ve kapanan form sıralamasına karşın aynı zamanda yüzeydeki düzlemselliği öne çıkaran forma ait hacmi ortadan kaldırarak renksel lekelerle betimleme işlemi, statik durağan olmayan hareketli organik akış içinde hareketli elemanlarla kurgulanan resim anlayışını günümüzde çokça görmeye başladık. Bu açıklama da Zafer KARAKUŞ un resimlerinde de öne çıkıyor. Hem derinlik algısı hem de lekesel yüzeysellik. Hacimler hiç yok değil. Yedirilmiş lekeler içinde, ışıklı alanlarla izafi atmosferi yakalıyor zaten.

(RESİM 7 Depremde çocuk ve bebeği)

     Fotoğrafın icadı ile resim bitti gibi yorumlarda yapılagelmişti. Ancak, resim şimdi kendine özgü bir yolda ilerlemeye başladı. Çağımızın kavramında Fotografik bir yansıtmada yok artık. Resmin kavramı da içeriği de iyi bellenmelidir. Nesnel gerçeklikten yola çıkarak dış gerçekliğe yaptığımız göndermelerin boyutu ne olursa olsun, zaten hiçbir resim Hiper realist de olsa dış gerçeklikle birebir örtüşmez. Birebir demek, varlığın ta kendisi demektir. Asamblaj (Assemblage), Bir nesneyi alıp bir yüzeye monte edersek kendisi olduğu için birebir kullanmış oluruz. Yoksa hiçbir resimde birebir olarak yansıtma gibi bir kavram olamaz. Yinelersek Foto Gerçekçilik de birebir yansıtma değildir. Ancak dışımızda ki gerçekliğe yakın bir göndermede bulunmuş oluruz. Yüzdelik olarak dış gerçekliğe göndermede bulunmuş oluruz. Bunu da Betimleme olarak ifade ederiz. Dış gerçeklikten yüzümüzü çevirirsek, yani dış gerçekliğe ne kadar az göndermede bulunursak soyuta gitmeye başlarız. Buna soyut değil soyutlama ( Abstaraction ) denir. Soyutlamalarda dış gerçekliği algılaya biliriz. Zafer KARAKUŞ un resimleri de bu anlamda oldukça soyutlamaları içermektedir. Soyut dediğimiz de ise dış gerçekliğe hiçbir göndermede bulunmayız. Dolayısıyla ne ağaç nede insan imgesini vb göremezsiniz. Dış gerçeklik yoktur. Geometrik yada organik soyut formlar vardır. KARAKUŞ un Abistre organik ve girift iç içe akış halindeki biçimleme tasası, kendi içinde motifselliğe kadar gider. Laytmotif  (Leitmotiv ) diye bileceğimiz daha çok müzik de karşımıza çıkan bu terim, resim sanatında da motifsel formların yüzeyin kurgusunda tekrarlanan plastik unsur olarak her üslupsal çalışmada karşımıza çıkar. (Devam EDECEK)

DİĞER YAZARLAR
Nuri Böcekbakan
ŞÜKÜR SANA ALLAHIM
Seyide ESEN
Kale
MELTEM BABACIK (inst: 360beslenme)
AZI KARAR ÇOĞU ZARAR OLAN BESİN: KAHVE
Selçuk Duranlar
2023 YILI MART AYI DIŞ TİCARETİMİZ
Recep ÇINAR
Bakalım çifte kutlamayı kim yapacak!                                          
Ahmet Acaroğlu
SİYASET YALAMA OLDU
Şükrü Akıllı
UCUBE SİSTEM ve  SEÇİM GARABETLERİ
Zafer Dereli
MESLEKTEN MEN İLE İLGİLİ CEZADA, UCU AÇIK VE SINIRLARI GENİŞ İFADELER KANUN METNİNDEN ÇIKARILDI
ERCAN KERMAN
   HEP SAĞA GİDEREK, SOLDAKİ EVİ BULMAK
Doç. Dr. Yeliz YEŞİL
TURAN ŞALLI (Roman Sivil Toplum Gönüllüsü)
‘Rüzgarsız Havada Dönen Fırıldağın Mutlaka Bir Üfleyeni Vardır’
Numan Özgür METİN
ATATÜRK EVİ KIRKLARELİ
ŞAHVER HÖBEK
En Son Ne Zaman İzin Verdin?
Hüseyin Erkin
MERİÇ NEHRİ - YAĞMUR DUALARI - HARZA PROJESİ !!
Burak Dipevliler
Görünmez Tehlike Mi Görmezden Gelinen Tehlike Mi? Edirne’nin Yok Olmaya Yüz Tutan Kültürel Mirası
NURAN İKİZ
Bir Yeni Yıl Hikâyesi
MUSTAFA ÇETİN
NEVRÛZ
M. ENİS ŞENSEVER
Kaya Sınıfı 2 bölüm
HAMİT PUHALOĞLU
Kefenin Cebi Yok…
Mehmet Ali ESMER
ANADOLU’DAKİ TARİHİ YAPILARININ DEPREMDEN KORUNMASI ESASLARI (2)
OLCAY DAL
Cumhuriyet nedir ?
Ertan Çekiç
İNSANLARA NE İSTEDİĞİNİ SORSAYDIM, DAHA HIZLI GİDEN AT ÜRETİRDİM
CELİL ÖZCAN
SAKARYA ZAFERİ’NİN 100. YILI KUTLU OLSUN!
İHSAN KÖSE
İZ BIRAKANLAR
ÖZCAN AYGÜN
EDİRNE GAZİ OSMAN PAŞA ORTAOKULUNUN KAZANDIĞI ULUSAL BAŞARI VE ÇANAKKALE SAVAŞLARININ 106. YIL DÖNÜMÜ
MUSTAFA ERSOY
MUHALEFET ETMEK, BOZGUNCULUK MU? İHANET ETMEK Mİ?
Tülay Çağlarer
ATATÜRK ve ÇOCUK
Teoman ÖZÇUHACI
MESAFELER VE ÖLÇÜLER - ÖLÇÜTLER
Burhan Aytekin
19 Mayıs Gençlik Bayramı Kutlu Olsun
Yener Yaveroğlu
Allah’ın otu ıspanak neden beş lira?
ÜLKÜ VARLIK
TÜYAP DİYARBAKIR KİTAP FUARI (25/30 EYLÜL 2018) VE CAHIT SITKI TARANCI
Yaver Tetik
Sıcak Sulu Kalorifer Kazanı Yakma Talimatı:(4)
NEDİM ZOBAR
BÜYÜK ve KUTLU ZAFER
Burak Dipevliler
Mehmet Ali ESMER
Hüsnü Sarıgül
ABDULLAH GÜRGÜN
ŞAHVER HÖBEK
Burak Dipevliler
Burak Dipevliler