Dostlarım; Bu Amerika’dan gönderdiğim ilk yazım. Türkiye’de iken yazılarımı Cumartesi günü öğlene kadar gazeteye gönderiyordum. Pazartesi günü çıkan gazeteye yetişiyordu. Fakat burada saat farkını hesaplayamadım. Biraz da yorgunluk olunca Türkiye’nin cumartesine yetişemedi. Şimdi gönderiyorum.
Burada çöpler üç cinse ayırıp çöpe atıyorlar. Organik atıklar, evsel atıklar ve geri dönüşüm(cam, metal, plastik, kağıt) atıklar. Organik atıkları kompost yapımında kullanıyorlarmış.
İbrahim Ay Belediye Başkanı iken çöpten gübre yapımı için tesis kurmuştu. Neden başarılı olamadığını hatırlamıyorum. Bildiğim o yıllarda doğalgaz yoktu. Çöp kutularının üzerinde hala kızgın kül atmayınız yazıyor. O yıllarda çöp kutularının yarısı soba külleri ile doluyordu. Bütün çöpler aynı yere atılması olumsuz etkilemiş olabilir.
Çocukların kaldığı site çok büyük bir alana kurulu. Onların evinin olduğu blokta arka bahçe tamamen emniyetli. Mesela bir demir kapı var kilitli. Araba geçebilecek gibi büyük bir kapı var oda kilitli.
Yani ufak çocuğumuzu orada oynamaya bırakıp işinize bakabilirsiniz. Çocukların kaydırak, zıp zıp gibi oyuncakları da orada duruyor. Komşu çocukları kum havuzunda ve diğerlerinde beraber oynuyorlar.
Hatırlıyorum da oğlum iki buçuk yaşında iken Asmalı Sokak’taki evimizden kaybolmuştu. Acaba Küçükpazar’a mı gitmişti. Kıyık’ doğru da gitmiş olabilirdi. Ya Devlet Hastanesi tarafına veya çarşıya doğru gittiyse.
Bereket o yıllarda herkes birbirini tanıyordu. Bir komşu Selimiye Camii’ne giden yolda görüp tanımış ve getirmişti.
O zamanlar daha mı iyiydi.
Şimdi depremde kaybolan, anne babası tarafından aranan çocukları duyunca tüylerim diken diken oluyor.
İnşallah her şey iyi olacak.
İYİ Parti’nin reklamı gibi oldu.
Güneşli günlerde her şeyin gönlünüzce olması dileğimle.
Kalın Sağlıcakla.