Bahçeşehir Üniversitesi BETAM tarafından Konut sahipliği ile ilgili olarak yayınlanan raporda konut sahipliğinin giderek azaldığını açıkladı.
Türkiye’de konut sahipliğinin 2010’dan bu yana seyrine bakıldığında genelde düşüş eğiliminde olduğu görülmektedir (Şekil 1). TÜİK verilerine göre 2010’da yüzde 59,0 olan konut sahipliği oranı dört yıl içinde ancak yüzde 59,3’a yükselmiş, 2014’ten bu yana ise sürekli gerileyerek 2021’de yüzde 55,5’e kadar düşmüştür. Özellikle 2020 pandemi yılındaki 1,1 yüzde puanlık istisnai düşüş dikkat çekicidir.
Şekil 1: Türkiye'de ev sahipliği oranı, 2010-2021 (%)
Kaynak: TÜİK, Gelir ve Yaşam Koşulları Anketi
Konut sahipliğinde görülen düşüş ile konut fiyatları arasındaki olası etkileşimi gözlemleyebilmek için enflasyondan arındırılmış m2 başına fiyat endeksi (reel) Şekil 2’de gösterilmektedir. Konut sahipliği oranının düşüş göstermediği 2010-2014 arasında reel birim konut fiyatında yüzde 28,6 oranında artış söz konusudur. Dört yıl gibi bir süre içinde konut nispi fiyatının bu ölçüde artmasının konut talebi dolayısıyla konut sahipliği üzerinde etki yapmaması düşünülemez. Oysa bu dönemde konut sahipliğinde azalma görülmemektedir. Bunun nedeni aynı dönemde yüksek büyüme sayesinde hanelerin kullanılabilir reel gelirlerinde güçlü bir artışın gerçekleşmiş olmasıdır. Nitekim konut ortalama cari fiyat seviyesinin ortalama hane kullanılabilir gelire oranı dört yılda toplamda yüzde 16 artmış (Endeks = 116) yıllık ortalama artış da yüzde 4 olmuştur.
Buna karşılık cari konut fiyatı/cari kullanılabilir gelir oranı endeksi 2014’ten 2016’ya iki yıl gibi kısa bir sürede 135’e yükselmiştir. Diğer ifadeyle hane kullanılabilir gelirlerine kıyasla konut fiyatları yükselmiş dolayısıyla konut satın almak güçleşmiştir. Konut sahipliğinin de 2014’ten itibaren düşüşe geçtiği görülmektedir.