“Kültür, bir toplumu diğer toplumlardan farklı kılan, geçmişten beri değişerek devam eden, kendine özgü, sanatı, inançları, örf ve adetleri, anlayış ve davranışları ile onun kimliğini oluşturan yaşayış ve düşünüş tarzıdır. Topluma bir kimlik kazandıran, dayanışma ve birlik duygusu verdiği toplumda düzeni de sağlayan maddi ve manevi değerleri bütünüdür” şeklinde tanımlanmaktadır. (Kaynak: Kültür Bakanlığı web sayfası)

Türkiye toplumunda kendilerine özgü kültürel farklılığı, sosyal yaşam düzeyi, davranışsal özelliği bakımından ilimiz Edirne yoğun bir Roman vatandaş bulunduğu herkesin malumudur. Romanların geleneksel geçim kaynaklarından biri de müzisyenliktir. Bu özelliklerinden dolayı Türk müzik dünyamıza gerek sesi, gerekse kullandığı müzik enstrümanı ile insanları etkileyebilecek kaliteli müzik eserleri bırakanlar bulunmaktadır. Bu bağlamda; Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü Edirne Devlet Türk Müziği ve Rumeli Müzikleri Topluluğu 2022 yılının son günlerinde bir konser vermiş ve Roman Sanatçıların eserlerine yer vermiştir. Anlamlı ve özellikle içinde “Rumeli” vurgusunun yer alması tarihsel bağlantımız yönünden epey değerlidir. Osmanlının egemen olduğu topraklarda çok sayıda kültürel farklılığa sahip olan kimlikler arasında Kıpti/Romanların varlığı bilinmektedir. Bir anlamda Rumeli topraklarında ortak bir kaderi, zulümü birlikte yaşadık.

Yapılan konsere Roman kökenli AKP İzmir milletvekili Cemal Bekle davet edilmiş, onurlandırılmıştır.  Buradan konseyi düzenleyen yetkililere soruyorum; “İzmir Roman kökenli milletvekilini davet etmek aklınıza geldi de Edirne’de üç-beş Roman aileyi konseye davet etmek aklınıza gelmedi mi? Bu nasıl bir anlayıştır. Konseri düzenleyenler Roman aileleri de geceye dahil etmeyi neden düşünmediler?  Bu davranış biçimi ilimizde bazı kamu yöneticilerinin Roman meselesine bakışını sergilemektedir, bunun adı “samimiyetsizliktir”. Buradan Roman kökenli milletvekili Cemal Bekle’ye de bir sözüm olacak, “Burada Roman bestekârları anma konseri düzenliyorsunuz ama benden başka Roman yok!” diyebildin mi, samimiyet bunun neresinde?”