“Bir kimseye doğru, uygun bir yol göstermek, özellikle kötü davranışlardan sakındırmak için, şu ya da bu şeyi yapması ya da yapmaması konusunda söylenen söz” anlamına gelen “öğüt” almak - vermek yerine göre her insanın ihtiyacı ve görevidir.
Rabbimiz, Al-i İmran Suresi 138. Ayetinde, “Bu (Kur’an), bütün insanlığa bir açıklamadır; takva sahipleri için de bir hidayet bir öğüttür” buyurur.
18. Yüzyıl Osmanlı devlet adamlarından olan Defterdar (maliye işlerinin en yüksek yetkilisi veya illerde maliye işleriyle uğraşan görevli) Sarı Mehmet Paşa, Defterdarlık makamında defalarca bulunmuş ve uzun yıllar devlet işlerinin görülmekte olduğu Divan’da üyelik yapmıştır. Yöneticileri ilgilendiren yüzlerce konuyu içeren kitabı yüksek mevkilerde görevli olanlara bir rehber amacıyla yazdığı bu kitap, Hüseyin Ragıp Uğural tarafından sadeleştirilmiş ve Kültür Bakanlığı tarafından değişik tarihlerde 4 defa basılmış. “Devlet Adamlarına Öğütler” adlı kitaptan bazı alıntıları sizlerle de paylaşıyorum.
* Bu geçici dünyada devlet ve saltanattan beklenen, lezzet ve şehvetleri yerine getirmek değildir. Belki ahret azığı toplamak, hayırlı işlerle temiz adını sürdürmek ve iyi anılmayı ebedileştirmektir. Zamanı, saltanatın önemli işlerine harcamalıdır; saza, söze ve içkiye meyletmek doğru değildir.
* Makamları belli mevki sahibi kimselere vereler. Şeriatden (İslam Hukuku) ve dünyada olup bitenlerden habmerdar olmayıp başaramıyacak olanlara vermeyeler. Kayırma, rica veyahut rüşvet ile vermeyeler. Geçmiş bütün devletlerde vatana ve millete ziyanlıkların, batmanın, karışıklık ve bozuklukların, “Emanetleri ehline veriniz” sözü ile iş görmekte ihmal yüzünden meydana geldiği herkesçe kabul edilmiştir.
* Bütün kötü adetlerin ve zulümlerin başı ve başlangıcı ve türlü kötülük ve karışıklıkların kökü ve kaynağı; “felaketlerin büyüğü rüşvet”, dedikleri fesat madenidir ki İslam topluluğu için mundan ziyarde bela ve din ile devleti kökünden yıkıcı başka kötülük yoktur. Peygamberimiz, “rüşvet verene de yiyene de Allah lanet etti” buyurdular. Rüşvetle ehliyetsize devlet hizmeti verilmesi büyük hatadır.
* Defterdarlığı ilgilendiren kamu hizmetlerinde güzel işler yapmağa dikkat ve hazine gelirlerinin artmasına ve giderlerinin azalmasına önem vermek gerekir. Müslümanların maliye hazinesi kimsenin miras kalmış mülkü olmayıp yersiz harcanmasından çok fazla kaçınıp dünya ve ahirette soru ve cevabından, azap ve eziyetinden eksiksiz derecede düşünülüp çekinmek herkese lazımdır.
* Kısaca dinini sakınır ve devleti kayırır ve hazine malını tüketmede ceza günü Allah’ın azabına uğrayacağını düşünür adamlar buldurup o mevkilere tayin olunmak gerektir.
*Adaletten, siyasetten ve askere vade ve imkan vermekten ayrılmayıp fetih ve yardımı şanı büyük Allah’dan dileye ve başarıya ulaşınca şükrünü elinden geldiğince yerine getirip hakcalığı ve doğruculuğu çok edeler.
* Alçak gönüllü olup halktan olanları aşağı görmeyeler. Zira Peygamberimiz (sav) ;
“Her kim halka alçak gönüllü davranırsa, şanı büyük Allah (cc) onun değerini yükseltir. Her kim halka kibirli davranırsa Allah onu aşağılar.”
“Bir kimsenin içinde zerre kadar kibir olsa cennete giremez” buyurur.
Devletimiz, adalet ve dürüstlük ile liyakatla yürütüldüğü dönemde ülke topraklarımız 3. Murat zamanında 19.902.000 km2 idi. 3 kıtada, böyle büyük bir coğrafyada devlet kurmak ve 600 yıl adaletle yönetmek, her kişinin değil; yukarıda yazılı vasıflara sahip liyakatlı, dürüst, kendilerini ülkeye ve millete adamış ER kişilerin işidir.
Dostça kalın…