Kentsel problemlerin kapsamlı çözümü için geliştirilen projeler olan kentsel dönüşüm projeleri, son birkaç yılda pek çok kentimizde uygulanmış ve uygulanmaya devam etmektedir. Ancak bugün tartışılması gereken asıl konu; kentsel problemlerin çözümüne yönelik olarak geliştirilen bu projelerin nasıl uygulanacağı ve bu süreçte katılım ve desteğinin alınıp alınmadığı ve elbette sağlıklı kent gelişimi açısından kâr-zarar analizinin doğru yapılıp yapılmadığıdır. Projenin sınırları, yasal dayanakları, kimler tarafından nasıl uygulanacağı gibi pek çok konuyu içeren sürecin dikkatlice planlanması, projelerin başarıyla uygulanması ve iyi sonuçlar alınması bakımından son derece önemlidir.
Kentsel dönüşüm kendiliğinden oluşan bir süreç olarak düşünülemez. Çünkü, toplumsal, ekonomik, kültürel ve siyasal boyutları da bulunmaktadır. Tüm bu amaçlarla kent parçalarının kullanım biçimine dışarıdan müdahale sonucunda gerçekleşmektedir. Gecekondu bölgeleri, çoğunluklu olarak kaçak yapıların bulunduğu alanlar, doğal afet sonucu yıkılma ihtimali yüksek alanlar, çöküntü alanları, ekonomik ömrünü doldurmuş alanlar, dönüştürme etkinliklerinin öncelikli bölgeleridir. Kentsel dönüşüm tanımlamalarına bakıldığında, “kentsel sorunların çözümünü sağlayan ve değişime uğrayan bölgenin ekonomik, sosyal, fiziksel ve çevresel koşullarına kalıcı bir çözüm sağlamaya çalışan kapsamlı bir vizyon ve eylem” tanımlaması yer almaktadır. Bu bakımdan kentsel dönüşüm, toplumsal, ekonomik ve mekânsal olarak kentlerin yeniden düzenlendiği bir kavram olarak düşünülmektedir. Kentte yer alan sorunlu bölgelerin sağlıklı, estetik ve düzenli şekilde oluşturulması amacıyla yıkılması, yeniden yapılması veya canlandırılması için uygulama yapılarak kentsel dönüşüm ile gelişimin sağlanması hedeflenmektedir. Kentsel dönüşüm, bütünleşik bir eylem olarak bir alanın, fiziksel, ekonomik, çevresel ve toplumsal koşullarının düzenli şekilde iyileştirilmesini sağlamaya çalışmak olarak nitelendirilmektedir.