Medya, mesaj ve bilgilerin saklanması, iletilmesi ve hem kültürel hem de siyasi bakımdan bilgilerin güncellenmesi gibi temel işlevlere sahip tüm iletişim sistemleridir. İletişim ise Türk Dil Kurumu sözlüğünde “Duygu, düşünce veya bilgilerin akla gelebilecek her türlü yolla başkalarına aktarılması, bildirişim, haberleşme, komünikasyon.” şeklinde tanımlanmıştır. İletişim kavramı, Latince Communicatio kelimesine ve batı dillerindeki Communication kelimesine karşılık gelmektedir. İletişim, en genel ifadeyle canlılar arasındaki karşılıklı algılama sürecidir ki bu süreç hayvan ve bitki iletişimini de içine almaktadır.
İkinci Dünya savaşı sonrasında ortaya çıkmış ve yaygın olarak kullanılmaya başlanmış olan “siyasal iletişim” kavramıdır.
Siyasal iletişim “siyasal aktörlerin belli ideolojik amaçlarını ve politikalarını belli gruplara, kitlelere, ülkelere ya da bloklara kabul ettirmek ve gerektiğinde eyleme dönüştürmek, uygulamaya koymak üzere çeşitli iletişim tür ve tekniklerini kullanmaları” şeklinde tanımlanabilir. Bir başka ifadeyle siyasal iletişim, siyasi aktörelerin belirledikleri hedeflere ulaşmak için geliştirilen tüm iletişim biçimleridir.
Siyasi aktörlerin amaçlarına ulaşabilmek için geliştirdikleri, seçmenler ve diğer siyasi aktörlere yönelik iletişim yoludur. Siyasal iletişim, ilk çağlardan beri var olmakla birlikte süreç içerisinde değişikliğe uğramıştır. Hem yeni siyasi aktörler ortaya çıkmış hem yeni siyasal mesajlar üretilmiş hem de mesajların iletiminde kullanılan araçlar değişmiştir. Bu değişiklik, medyanın durağan bir yapıda olmadığını sürekli bir ilerleme, gelişme hali içinde olduğunu göstermektedir. Siyasal iletişimde bahsedilen aktörler: devlet başkanı, hükümet, siyasi parti mensupları, milletvekilleri, yerel yönetimdeki otoriteler, ordu, sivil toplum örgütleri, baskı grupları, sivil itaatsizlik eyleminde bulunanlar ve terör gruplarıdır. Siyasi aktörlerin iletişim kurmayı hedeflediği kitle ise halktır. Bir tarafta halk diğer tarafta siyasilerin olduğu ve bunların sürekli iletişim halinde oldukları düşünüldüğünde medya ve siyasetin iç içe olduğu açıkça görülmektedir.
Medya ve siyaset açısından altı çizilmesi gereken bir konu da medyanın denetim işlevinin olmasıdır ki bu noktada medyanın yasama, yürütme ve yargıdan sonra denetim işleviyle demokrasinin dördüncü erki olduğu düşünülmektedir. Medya, yoğun olarak seçim dönemlerinde kullanılsa da sadece seçim zamanlarında başvurulan bir araç değildir. Seçimden sonra da hem geleneksel hem de yeni medya gerek siyasiler gerek kurumlar gerek de bireyler tarafından aktif olarak kullanılmaktadır. Bu süreçte siyasilerin verdiği sözler, ettiği vaatler, icraatları ve söylemleri medya tarafından sıkı bir şekilde takip edilir ve yine medya kuruluşları aracılığı ile dile getirilir yani denetlenir. Yeni medyanın sağladığı kolaylıkla bireyler de kendi sosyal medya hesaplarında denetim işlevini gerçekleştirir.
Sonuç olarak medya ve siyasetin hem kurumsal hem de bireysel bağlamda iç içe olduğunu söylemek mümkündür.
Kaynakça:
ARSLAN E. A., (2022), “Siyasal Hayattan Örneklerle Türkiye’de Yeni Medyanın Gücü” 19 Mayıs Sosyal Bilimler Dergisi, Cilt: 3 Sayı: 3, S:272-281