İletişim, ilk zamanlar yüz yüze (sözlü olarak) kurulurken yazının icadıyla birlikte yazılı iletişim ortaya çıkmıştır.
Teknolojik gelişmelerle birlikte ise iletişim teknolojileri gelişmiş ve çeşitlenmiştir. İnsanlar önce gazete, dergi, telgraf, telefon, radyo ve televizyon gibi geleneksel medya olarak tabir edilen araçlarla ve yeni teknolojik gelişmelerin paralelinde yeni medya olarak tabir edilen bilgisayar, internet, cep telefonu, dijital televizyon ve sosyal medya ile tanışmıştır.
Medya ve siyaset de her daim birbirleriyle sıkı ilişki içinde olmuşlardır. Gerek geleneksel medya gerek de yeni medya ortaya çıktığı dönemlerde geniş kitlelere ulaşabilme, kitleleri etkileyebilme, tanıtım aracı olabilme ve denetim yapabilme gibi özellikleri dolayısıyla siyasilerin ilgisini çekmiştir. Yeni medya araçlarının ortaya çıkmasıyla birlikte geleneksel medya araçları önemini tamamen yitirmese de ikame edilebilir hâle gelmiştir. Yeni medya araçları gelişinden itibaren hemen herkesin kullandığı iletişim araçları halini almıştır. Bilgiye istenilen zamanda, mekânda ve az maliyetle ulaşma imkânı sağlaması sebebiyle hem siyasal katılımda etkili olmuş hem de siyaseti takip etme yolu olarak halk tarafından kullanılmıştır.
Medya, İngilizcede “araçlara” -özellikle basın ve yayın araçlarına- karşılık gelen “media” sözcüğünden türemiştir. Bu sözcük köken olarak ise Latince “medium” yani “aradaki şey, araç” sözcüğünden gelmektedir.
Genel kullanımda ise kitlelerin birbiri ile iletişimini sağlayan gazete, dergi, radyo, televizyon ve internet gibi yazılı ve görsel iletişim araçlarının ortak adını ifade etmektedir. Bir başka ifade ile medya, bilgilerin depolanması, aktarılması ve siyasi pratiklerin güncellenmesi olmak üzere üç temel işleve sahip tüm iletişim araçlarıdır. Bilgilerin saklanması durumu aslında geçmişin belgesi ve insanlığın hafızası olmak gibi kıymetli bir özelliği ortaya çıkarmaktadır. Bu işlev aynı zamanda saklanan bilgilerin başkalarına iletilmesini de içinde barındırmaktadır.
Bilgiler, hem mesafeler ortadan kaldırılarak hem de zaman tasarrufu yapılarak aktarım sürecine girebilirler. Bu aktarım, uzak insanlar arasında veya nesiller arasında olabilmektedir. Son olarak medya bilgi birikimi ve aktarımı sayesinde toplumsal hayatta yaşanmış olayları güncel olarak takip edilebilmektedir. Tabi ki burada geleneksel medya ile yeni medyanın bu işlevi ne kadar yerine getirebildikleri noktasında farklılıkları bulunmaktadır. “Söz uçar yazı kalır” şeklinde genel bir görüş olmasına rağmen artık yazının hangi medya aracında kullanıldığı burada önem arz etmektedir. Örneğin basılmış bir gazetede bir bilgi o tarihte nasıl aktarılmışsa yıllar sonra o gazeteyi eline alan içinde de aynı şekilde aktarılabilir. Çünkü basılmış bir gazetede değişiklik ya da düzeltme yapılabilmesi için ancak basılan başka bir gazetede, o gazetenin künyesi verilerek mümkün olabilmektedir. Oysa sosyal medyadaki bir yazı veya haber kısa bir süre sonra bile paylaşan kişi tarafından silinebilir ya da değiştirilebilir.
Kaynakça:
ARSLAN E. A., (2022), “Siyasal Hayattan Örneklerle Türkiye’de Yeni Medyanın Gücü” 19 Mayıs Sosyal Bilimler Dergisi, Cilt: 3 Sayı: 3, S:272-281