Sanayileşme, küreselleşme ve kentlerdeki imkanların fazla olması gibi nedenler ile dünya genelinde kentte yaşayan nüfus hızla artmıştır.
Hızlı kentleşmenin yarattığı hava kirliliği, atık yönetiminde yaşanan zorluklar, kaynakların kıtlığı, yetersiz altyapılar, trafik sıkışıklığı gibi sorunlar ise kentlerin yaşanabilir mekanlar olmasına imkan veren temel işlevlerinin kaybolduğunu kanıtlamaktadır. Artan nüfusun ihtiyaçlarını karşılamak için kaynakların verimli ve etkin kullanımı, küresel ısınmanın karşısında kentlerin durumu ve gelecekte oluşabilecek sorunlara çözüm arayışında olan bilim insanları, uluslararası örgütler, hükümetler ve yerel yönetimler daha sürdürülebilir kentler için farklı birçok model ortaya koymaktadır. Bu modellerden biri olan akıllı şehirler, sosyal bileşenler ve teknolojinin kesişimi ile oluşan, verimli, yaşam kalitesini arttıran, sürdürülebilir, çok paydaşlı bir kentsel çözümdür.
Hükümetler ve yerel yönetimler, akıllı şehirler inşa etmek adına girişimlerde bulunmakta ve yatırımlar yapmaktadırlar. Akıllı şehirlere yönelik oluşan bu küresel talep, 2017'de 622 milyar ABD doları iken 2019'da yaklaşık yüzde 19’luk artışla 1 trilyon ABD dolarına yükselmiştir. Bu artış eğiliminin devam etmesi ve 2026 yılına kadar 3,48 trilyon ABD dolarına ulaşması beklenmektedir.
Akıllı şehirlere olan yatırımlar sürerken dünya genelinde kentlere olan nüfus hareketliliği de artış göstermeye devam etmektedir. Birleşmiş Milletlerin yayınladığı verilere göre dünya genelindeki şehirlerde yaşayanların oluşturduğu kentsel nüfus oranının 2010 yılından sonra kırsal alanda yaşayanların nüfus oranını geçtiği görülmektedir. Yapılan nüfus projeksiyonuna göre 2050 yılına gelindiğinde ise, 1950 yılının tam tersi olarak nüfusun neredeyse %70’inin kentlerde yaşaması beklenmektedir. Bu durum, dünya kentlerinin ihtiyaçlarının nüfusa bağlı olarak artacağını ve sürdürülebilirlik yönünden akıllı şehir yaklaşımının daha fazla önem kazanacağını göstermektedir.
Sanayileşme, küreselleşme ve kentlerdeki imkanların fazla olması gibi nedenler ile dünya genelinde kentte yaşayan nüfus hızla artmıştır. Hızlı kentleşmenin yarattığı hava kirliliği, atık yönetiminde yaşanan zorluklar, kaynakların kıtlığı, yetersiz altyapılar, trafik sıkışıklığı gibi sorunlar ise kentlerin yaşanabilir mekanlar olmasına imkan veren temel işlevlerinin kaybolduğunu kanıtlamaktadır. Artan nüfusun ihtiyaçlarını karşılamak için kaynakların verimli ve etkin kullanımı, küresel ısınmanın karşısında kentlerin durumu ve gelecekte oluşabilecek sorunlara çözüm arayışında olan bilim insanları, uluslararası örgütler, hükümetler ve yerel yönetimler daha sürdürülebilir kentler için farklı birçok model ortaya koymaktadır. Bu modellerden biri olan akıllı şehirler, sosyal bileşenler ve teknolojinin kesişimi ile oluşan, verimli, yaşam kalitesini arttıran, sürdürülebilir, çok paydaşlı bir kentsel çözümdür. Çözümlerini su, hava, katı atık, altyapı, enerji, trafik ve toplu taşıma hakkındaki bilgileri toplamak, değerlendirmek ve paylaşmak için daha ucuz ve daha etkili teknolojiler ile sunan akıllı şehirler, her geçen gün daha fazla ilgi çekmektedir.
Hükümetler ve yerel yönetimler, akıllı şehirler inşa etmek adına girişimlerde bulunmakta ve yatırımlar yapmaktadırlar. Akıllı şehirlere yönelik oluşan bu küresel talep, 2017'de 622 milyar ABD doları iken 2019'da yaklaşık yüzde 19’luk artışla 1 trilyon ABD dolarına yükselmiştir. Bu artış eğiliminin devam etmesi ve 2026 yılına kadar 3,48 trilyon ABD dolarına ulaşması beklenmektedir.
Kaynakça: Özmen, T.; Özmen, E.; Taşkın, S. & Bulut, S. (2022), “Akıllı Ulaşım Uygulamaları Özelinde Manisa İli İncelemesi” Akıllı Ulaşım Sistemleri ve Uygulamaları Dergisi Cilt:5 – Sayı:1,s:2-21