Tarım ürünlerinin birçoğunda yeni hasat dönemine kadar ürün miktarı sabittir. Bu nedenle, üretim miktarı ancak bir dönemden diğerine değişebilir. Yine birçok tarım ürününde, iki hasat dönemi arasında bir yıllık bir süre vardır. Meyvecilikte ise bir yıldan diğerine ürün miktarını arttırtmak mümkün olmayıp, yeni meyvelikler yetiştirmek yıllar alabilmektedir. Bu sektördeki oluşacak fiyat ve miktar ilişkisi, örümcek ağı (cobweb) teorisiyle açıklanmaktadır.
Bu piyasada, arz miktarını istenildiği anda arttırmak mümkün olmayıp hasattan sonra oluşacak fiyat düzeyi, üreticinin bir yıl sonraki üretim kararını belirleyecektir. Diğer taraftan her dönemde piyasa arz ve talebini eşitleyecek bir fiyat oluşmaktadır. Ürün miktarının tamamı satılmakta, ancak aynı fiyat düzeyinden daha fazla mal satmak mümkün olmamaktadır. Diğer taraftan, tarım ürünlerine olan talebin gelir esnekliği düşüktür. Tüketim harcamaları içinde gıdaya ayrılan pay, gelir düzeyinin genel değişimiyle doğru orantılı olarak artış yada azalış göstermez. Doğal olarak talep düzeyi, aşağı ve yukarı doğru değişmeyeceği için, arzın aritmetik olarak artması veya azalması, fiyatları geometrik olarak azaltacak veya arttıracaktır. Bu durum, literatürde “Bolluk Paradoksu (King Kanunu)” olarak ifade edilmekte ve çiftçilerin üretimin iyi hava koşulları sonucu bol olduğu yıllarda, satış gelirlerinin azalmasıyla açıklanmaktadır. Tarımsal üretimde doğa koşullarının egemen olması nedeniyle, arz esnek değildir.
Tarımsal üretimde temel üretim faktörü olan toprağın sınırlı olması, üretim miktarını zorunlu olarak sınırlandırmaktadır. Bu nedenle, kullanılan diğer üretim faktörleri olan emek ve sermaye arttırılsa bile, üretim miktarı sınırlı bir ölçüde yükselmektedir. Üretimin istenen koşullarda ve sürede arttırılması mümkün olmamasının yanında, ekilen araziden elde edilecek üretimin gerçek değeri, mevsim etkilerine, üreticilerin bilgi ve yeteneklerine bağlı olarak geniş ölçüde değişecektir. Tarımsal işletmelerin küçük ve çok parçalı olması, büyük işletmeler karşısında rekabet edebilme imkanını sınırlamaktadır. Diğer taraftan, pazarlama ağlarının yetersizliği, üretici örgütlenmesinin düşük olması, tarımsal eğitim, öğretim ve yayın koşullarında yaşanan yetersizlikler, üretim faaliyetlerinin pazar koşullarına uygun olarak gerçekleşememesine neden olmaktadır. Üretim faktörlerinin etkin kullanılmaması, sonuç olarak verimlilik ve üretici gelirlerinin giderek azalmasına neden olmaktadır. Diğer taraftan, genel olarak dünya tarımsal üretim, sanayi ve ticaretinde, gittikçe büyük ölçeğe ve çokuluslu şirketleşmeye doğru bir kaymanın, söz konusudur.
Fiyat yükselmesinin ardında; nüfus artışı, beslenme biçimindeki değişiklikler, yüksek taşıma maliyetleri ve bio-yakıtlara doğru kayış olduğu görülmektedir. Temel faktör aslında nüfus artışıdır ve yüzyıl ortasında dünya nüfusunun artacağı tahmin edilmektedir. Fiyatı arttıran başka bir neden de, özellikle Hindistan ve Çin gibi GOÜ’lerin gerçekleştirdiği ekonomik büyümedir. Zenginleşen nüfus, daha çok et ve işlenmiş gıda tüketmektedir. Diğer taraftan nüfus artışı, iklim değişikliği üzerinde olumsuz bir etkide bulunmakta, bu ise fiyatları dolaylı olarak etkileyen başka bir faktör haline gelmektedir. Çin ve sahra altı Afrikada’ki hızlı çölleşme, daha çok sel baskınına ve yağış rejiminde değişikliğe neden olmakta, bu değişiklikler ise, tarımsal üretim üzerinde olumsuz etkide bulunmaktadır.
Birkaç ülkenin piyasada panik haldeki satın almaları ise, arz ve talepten bağımsız olarak fiyatların yükselmesine neden olmaktadır. Enerji maliyetlerindeki artış, taşıma maliyetleri üzerinde de artış yapmakta, bu ise gıda fiyatlarına yansımaktadır. Yine enerji fiyatlarındaki yükseliş, gübre gibi girdi fiyatlarının yanında gıda piyasasındaki işleme, depolama gibi maliyetleri de, yükseltmektedir. Kuraklıktan dolayı gıda üreticisi ülkelerde, üretim miktarları düşmüştür. Gıda fiyatlarındaki düşüşler, tarımsal yatırımları azaltmış bu ise üretim miktarları üzerinde olumsuz bir etki yapmıştır.
Kaynakça: CAN M., “Dünya Gıda Fiyatlarının Yükselmesinin Piyasa Yapısıyla İlgisi; Artış Nedenleri Sonuçları ve Türkiye Ekonomisi Üzerindeki Etkileri” Maliye Dergisi Sayı 155 s:87 Temmuz-Aralık 2008