Geçen hafta bu köşemde; Kanalizasyon-Göl-Deniz başlıklı yazımda, Sarosun en yoğun tatil beldelerinden Erikli’nin atık sularının Deşarj izni olmayan arıtmaya, oradan Erikli tuzla gölüne ve denize ulaştığını tüm detaylarıyla yazmıştım. Tuzla gölünün içler acısı durumunu da ilk fırsatta yazacağımı ifade etmiştim.
Ege’nin enfes maviliği ile buluştuğu noktada yer alan Erikli tuzla gölü binlerce yıl içerisinde oluşmuş, Osmanlının tuz ihtiyacını karşılamak üzere kullanılmış, eşsiz doğa özelliğine sahip adeta doğa anıtı diyebileceğimiz, korunması zorunlu 1. Derece doğal sit alanıdır. Doğal tuz gölü olmakla beraber pek çok yerli ve göçmen kuş için barınma mekanıdır.
2006 yılında Bakanlar Kurulu Kararı ile Saros körfezi ve kıyıları ”Kültür ve Turizm Koruma-gelişim Bölgesi” olarak ilan edildi. Aradan 16 yıl geçti bu konuda bir çalışma görmedik. Ortada ne bir plan var ne de Korunmaya, gelişmeye yönelik bir çalışma var! Anlaşılan siyası iktidar kararını bir kenara bırakmış, Saroz körfezini, Turizmi önemsemeyen bir anlayışla gözden çıkarmış görünüyor. Hal böyle olunca Erikli’deki tuzla gölü de kaderiyle baş başa, çevresel tehditle karşı karşıya kalmış durumda.
30-35 yıl önce Erikli’de başlayan kentleşme süreciyle lagün gölünü denizden ayıran kıyı oku tamamen betonlaşmış, özel amaçla deniz ile göl arasında açılan kanalla denizle irtibatı sağlanmıştır. Batısında yer alan tarım alanları da ikincil konutlarca işgal edilmiştir. Yirmi yıl önce Erikli yerleşim alanının atık sularını arıtmak amacıyla kurulan tesisin gölün kıyısına yapılması ile gölün doğal dengesi de bozulmaya başlamıştır.
Belli bir süre arıtmanın deşarj izinli ve kontrollü çalışması çok fazla çevresel tehdit oluşturmasa da, son yıllarda tüm sorumluluğun Kooperatiften Keşan Belediyesine devir edilmesiyle, yoğun nüfusa rağmen yıllardır deşarj izinsiz kara düzen çalışan arıtma sayesinde Azot ve fosfor konsantrasyonları sonucu göl kirlenmiştir. Aynı zamanda göl tabanının bir iki metre balçıkla kaplanmasına, maviliğin yeşile dönüşmesine, en derin noktalarında bile adacıklar oluşmasına neden olmuştur. Bunlar yetmezmiş gibi doğaya saygısı olmayan bilinçsiz insanların evsel ve inşaat atıklarını göl kıyısına dökmeleri çok çirkin bir manzara da oluşturmuştur.
Defalarca iletilmesine rağmen sorumluluk alıp göl kıyısında basit bir temizlik çalışması yapamayan Belediyeden zaten bir beklentimiz kalmamıştır. Onlar halen gölün batı kısımlarında yeni imar alanları açma peşinde. Netice itibarıyla doğa anıtı Lagün gölünün bu günkü durumu içler acısıdır. Koruyan yok, Bakan yok, sahip çıkan yok. Yeri geldiğinde Çevre konusunda mangalda kül bırakmayanların ihmal ve sorumsuzluklarının sonucudur bu. Tüm yetkili ve sorumlulara bir kez daha sesleniyorum. Bu mudur sizin çevreye sahip çıkma, Koruma anlayışınız? Gelecek nesillere böyle bir emanet mi devir edeceksiniz? Yazıklar olsun!
Bu olumsuzlukları Erikli Çevre ve Güç birliği kurucu Başkanı olarak aylardır iletmediğim Kamu görevlisi kalmadı. Çözüm üreten yok. Sadece Trakya Üniversitesi Rektörü Sayın Erhan Tabakoğlu duyarlılık ve ilgi gösterdi. Talimatları ile kurulan komisyon çalışmalar yaptı ancak kaynak temin edilemediğinden beklenilmekte olduğunu biliyorum. Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığına çağrıda bulunmak istiyorum. Bazı yörelerde yaptığınız göl temizliklerini gelin Erikli tuzla lagün gölü için de yapınız.
Antik çağlardaki adı “MELAS KOLPOS” olan, Kaptan COUSTEU’nun “ Kızıl denizin kuzey versiyonu” dediği SAROS KÖRFEZİ’nin, hemen kıyısındaki Erikli tuzla gölü için önerimdir. Doğal güzelliklerimizi korumak, sahip çıkmak istiyorsanız temizlik çalışmasından sonra göl çevresine hazırlanacak projesi ile Restaurantlar, Cafeler, Yürüyüş ve bisiklet parkurları, sportif aktivitelerin yapılacağı alanlarla turizm çekiciliği yaratılmalıdır.
O zaman belki Erikli Bodrum olmaz ama, Doğal güzelliklerimize bir nebze de olsa sahip çıkar ve yerlerde sürünen Bölge Turizmi toparlanma sürecine girebilir. Benden söylemesi.