Yüzünde geçmişin izlerini, dilini, yüreğini içinde saklayan, bir onur mücadelesinde yoksulluğun hep izleri olan Sedef Teyze. Hani derler ya kan çekiyor, benim ki de bu olsa gerek. Toplu alışverişlerimin dışında bazı ihtiyaç ürünlerimi sokakta satış yapan kişilerden satın alırım. Amacım bu insanların evlerine ekmek götürmelerine katkım olsun. Bazen de hal hatır sormak, iç dünyalarına dokunmaktır. Edirne Kervansaray dış dükkânlarının bir köşesinde çok küçük bir tezgâhı olan Sedef Teyze’nin yanına sokuluyorum.
Tezgâh dediğim yarım metre küçük plastik kasa. Sattığı sadece günlük taze körpe bamya. “Kolay gelsin, nasılsın?” diyorum. Meraklı gözlerle bana bakıp ‘iyiyim be kızanım, sen bana yabancı gelmedin” diyordu. Oysa akrabalığım hiç yok. Paketlenmiş bamyaların fiyatını soruyorum. 400 gram bamya 20 lira olduğunu söyledi. “Şimdilik üç paket alayım” dedim. Bamyaları poşete koyarken bir yandan da dikkatlice bana bakıyordu. “Teyze seni anneme çok benzettim” diyorum. “Olur be kızanım” dedi. Kendisine yabancı gelmediğime karşılık Romani dili ile karşılık veriyorum. Yakınlık hızla yayıldı. “Dil unutuldu! Derken bile mahzun bakışı ile sitemin arkasında kalan gizem gibiydi. İşimi soruyor, anlatıyorum. Mutluluğu solan yüzünde tebessüm olarak doğuyor.
Akrabalık bağımız güçlendi, dedim ya kan çekiyor, ruhun birleşmesi gibi. Kendisine “bu bamyalar Siğili Köyü’nden değil mi?” dedikten sonra “hayat merdiveni” misali sohbete dalıyoruz. “Siğili Köyü’nde oturuyorum. Rahmetli kocam yıllar önce öldü. 6 dönüm toprağım var. Bir kızım var. Damadımın arabası var beni buraya getiriyor. Burada satış yapıyorum. Onlara faydam olsun. Bir kızım var onun yanında kalıyorum. Eskiden hayvanda bakardım. Bir tane ineği damadıma verdim. İneği satıp torunuma sünnet düğünü yaptı.” Peki, Sedef Teyze bu kazandığın paraları ne yapacaksın?” Dediğimde kızıma vereceğim” demişti. Sedef Teyze ömrünü hep mücadele ile geçirmiş, emeğin, üretmenin öneminden bahsetti. Yaşını sormuyorum, sormaya da gerek yok, yaşayan bir tarih gibiydi. Sedef Teyze’nin tüm anlattıkları bir şarkının sözleri gibiydi.
Hayat senin elinden dertlerim tükenmiyor
Dertlerim tükenmiyor
Hayat senin elinden dertlerim tükenmiyor
Dertlerim tükenmiyor
Acı dolu günlerim bitmek nedir bilmiyor
Umutlarım yıkıldı bana kader gülmüyor
Hayat merdiveni bu bir çıkar bir inersin
Bu yalancı dünyadan sende bir gün göçersin
Hayat merdiveni bu bir çıkar bir inersin
Bu yalancı dünyadan sende bir gün göçersin