Ramazan ARIK ın resimlerinde de bir Turner esinlenmeleri görülüyor. ( Resim – 4 ) Bunun yanı sıra Doç. Ayhan Çetin hocamızın son dönem perspektif içeren çalışmalarından da esinlenmeler var. Bunlar çok güzel etkilenmeler. Ancak bu etkilerden arınarak kişiliği doğrultusunda çok daha iyi çalışmalara da imza atacaktır. Evet suya düşen yansımalar gibi romantik vurgular dikkat çekiciydi.
Suphiye DEMİR. Sergide yer alan diğer çalışmalar arasında görsel algıya dayalı Poliptik ( Dört parçalı) uygulamasını da söylemeliyiz. S. DEMİR in dört tuvalden her birinin çeyrek daireyi oluşturan Grafiksel İllüstrasyona dayalı çalışması. Bize Daire formunu oluşturuyor. Tabi bunu bir Pentür resmi olarak düşünemiyoruz. Tasarım olarak ilgi çekici geldi. ( Resim – 5 ) Resim sanatında Rönesans tan buyana dairesel formda TONDO olarak adlandırılan uygulamalar vardır. Michelangelo nun ‘’ Doni TONDO ‘’ su önemli bir örnek olarak verebiliriz. Yine, J.A. Dominique in ‘’ Türk Hamamı’’ resmi 1862. Güzel bir başka örnektir.
Melis GÜNEŞ in bu Tondo uygulamasının etkileyiciliği ise, ele aldı konusundan da kaynaklanıyor. Göz temalı çalışması, mutasyona uğramış bir canlının gözü gibi geldi. Fantastik illüstrasyonlara da örnek teşkil edecek uygulama Dokusal tekstüre de gidebilen kolajımsı etkili pentür denemesi. Etkileyici olduğunu söylemeliyim. Titiz bir çalışma olmuş.( Resim – 6)
A.Alperen ŞAHİNOĞLU nun Soyut Dışavurumcu çalışması. ( Resim – 7 ) ABD li sanatçı Jackson POLLOCK tarzı , bizde ve dünya da uzun yıllar etkili oldu. Hala esintilerini görebiliyoruz. Boya damlatma ( Dripping paint) hatta boyayı savurma biçiminde gelişen, birazda doğaçlama (İmprovisation) şeklinde rastlantısallığı da içeren uygulama biçimi.
Bu gün günümüzde Post Modern sanatın da içinde Pop Art gibi yer almıştır. 1947 yılında Arnold TOYNBEE, ulusal devlet anlayışından globalizme geçişi göstermek için Post modern tabirini kullanmıştır. J. POLLOCK da o yıllarda CİA içinde görev almış devlet yetkilisidir. Soyut dışavurumculuk bir dönem ABD nin resmi devlet politikası olmuştur. Şimdide Hiperrealizm 1960 lardan buyana ABD nin gündemindeki yerini korumaktadır. ŞAHİNOĞLU na, Türk resminden Erdal ALANTAR, Zafer GENÇAYDIN, Mehmet GÜLER ve Ali Candaş gibi pentür aksiyonuna dayalı figüratif yorumlarla ortaya çıkan soyutlamaları önereceğim. Hatta asıl önereceğim isimde Güngör TANER olacaktır. İki ayrı düzlemde çalışmasını gerçekleştiriyor. Arka plana degrade geçişlerle bir fon çalışıyor. Kuruduktan sonrada POLLOCK vari emprovize boya akıtmaları uyguluyor.
Imprachım MATZIR ın çalışması. Milimalistler içinde yer bulan bir uygulama diyebiliriz. Bizden bir örnek verecek olursak Tülin ONAT ın adını anmak olacaktır. Soyut kompozisyonlar içinde çeşitli nesnelere, çivi, taş, şişe ve birçok materyale yer vererek düzenlediği yada istiflediği düzenlemelerini Air Brush ile ( küçük el kompresörlü boya tabancası) boyayarak boşluk, yüzey, nesne ilişkisini kurmaktadır. MATZIR ın kafes teli ve raptiye benzeri nesneleri kullanmasını bu açıdan değerlendirdim. Bunları bizzat Asamblaj olarak da kullanabilir, pentür olarak da. Nesnelerin birebir kullanılmasına Asamblaj diyoruz. Ayrıca rölyef –kabartma etkisiyle de farklı görsel etkiler yaratılmış oluyor. ( Resim – 8 )
Resim sanatı içinde hem tehlike arz eden hem de seçici kullanıma yönelik olarak estetik zenginliğe de taşınabilecek düzeyde, sınırını iyi tayin ederek plastik açıdan katkı da sunabilecek bir olguyu da gündeme getirelim. Sanatın, dekoratif ve illüstratif olma hali de diyebiliriz buna. Genellikle dekoratif kavramı, süslemecilik olarak algılanır. Resim sanatın da ters bir imaja sahiptir. Tabi bezeme sanatları ile eş değerde ele alınmamakla birlikte süsleme kavramı tek başına göz alıcı motif ve şekillerle resmin dışında, resimden çok olumsuz yakıştırma içeren ( Dekoratif olmuş tabiri ), resimde biraz da düşük profilli beğeniye de işaret eden bir kavramı barındırmaktadır. Bunun yanı sıra, İllüstratif kavramını da eklersek, temel düşünce sadece resim yapmanın yanı sıra resimlenecek konunun periferisinde yani çevresinde ne varsa detaylandırarak zanaatsal bir tavırla karşımıza çıkar. 18 yy ve 19 yy ile birlikte gelişen endüstri devrimi ve sanayileşme, öncelikle yazı ve şekilleri içeren görselliği ile endüstri tasarımının bir parçası olan GRAFİK sanatlardan da bahsetmiş oluruz . Nesneleri çizgi ve şekillerle gösterme, çizgi ile yapılan tüm resimsel ürünleri içine alması. Şekillerde görsel estetik formlar üretilebileceği için, biz aslında çağdaş sanatta hem dekoratifliği hem illüstratifliği hem de grafiksel düzenlemeleri plastik ve estetik açıdan bayağılığa düşmeden KİÇ ( KİTSCH ) sınırını iyi tayin ederek kullanabiliriz. Sanatsal olarak atfedebileceğimiz bir görselliğe ulaşabilmekte olduğumuzu vurgulamak istiyorum.
Köklü sanat diye her yüz yılın kendi değer yargılarına kapılacak olursak yeni sentezlere de kapalı oluruz. Bunun dengesini kurabildiğimiz ölçüde başarılı olabiliriz. Şunu anlatmaya çalışıyoruz. Örneğin 19 yy ın ikinci yarısında kendini gösteren empresyonizm, nedense günümüzde genellikle amatör ressamların favori tekniği olmuştur. Ancak bu gün itibarıyla artık sanat olmayan sanat kategorisi ne de girmektedir. Önceki çağların üsluplarını bu gün yeniden canlandırmak ve uygulamak söz konusu değildir. Oradan ancak çıkış- referans alınır. Günümüzün plastik değerleri bu anlamda yoruma açık olup Grafiksel endişelere de yer vererek bu günün estetiğine ulaşabiliriz. Bu noktada Dilek PEKTAŞ ın ‘’ Çağdaş Grafik tasarımının gelişimi’’ ( YKY ) kitabını ivedilikle öneriyorum.
Emeği geçen herkese bir kez daha teşekkür ediyorum. Sergide yer alan tüm öğrencileri tebrik ediyorum. Her kes için daha ayrıntılı görüşler vermek gazete sınırlarını zorlamak oluyor. İlayda BARAN ve Burak UYANMAZ ın işlerine yer veremediğim için üzgünüm. Sevgiyle kalın. Esenlikler diliyorum.