En son özel galeri olarak eski rektörümüz sayın Prof. Dr. Osman İNCİnin müzesini söyleye biliriz. Hem müze hem galeri ve çeşitli sanatsal aktivitelerin yapılmaya başlandığı bir mekan olarak katkı vermeyi sürdürüyor. Balkan Yerleşkesi Kongre binasında çok amaçlı fuayesinde yürüyen hareketli panoları ile sergileme imkanı sunan Galerisi mevcuttur. Camla kaplı modern mimarisi içinde önemli sergilere imkan tanımaktadır. Yine Güzel Sanatlar Fakültesinin Karaağaç yerleşkesinde Tarihi Tren Garı binasının içinde nostaljik olarak bırakılan bilet turnikesinin de bulunduğu Fuaye Sanat Galerisi( adının İstasyon yada Gar Sanat Galerisi adıyla düzenlenmesini öneriyorum )ve Eğitim Fakültesini Yeni Mehmet Akif ERSOY eğitim binasının içinde yer alan Fuaye Sanat Galerileri faaliyetlerini sürdürüyorlar. Bende ilk kez Edirne de Mahalle Sergileri açtım. 30 Ağustos 2021 de ZaferBayramı sergisi, I. Murat Mahallesi Zübeyde hanım çay bahçesinde ve 24 Kasım 2021 de Koca Sinan Mahallesi AS CAFE de öğretmenler günü sergilerini halkımızla buluşturdum. Beklenen ilginin elit kesim haricinde halk nezdinde pek etkili olduğunu söyleyemem. Elit yada Seçkinciliğin de çok tartışılan bir kavram olduğunu, yukarda belirttiğim protokol açılış kokteylinden öte gitmediğini belirteyim. Her açılışa gelenler aynı insanlar. Buna bürokratik açılış katılımcıları demek daha doğru bir tanım olacak. Osman İNCİ müzesinde ki sergi açılışına gelen müdavimlerde aynı kişiler. Öznesi Osman bey olduğu için bahsettiğim protokol kitlesinin benzerini burada görmek mümkün. Mesele sergiyle birlikte Osman hocanın dostlarının buluşmasıdır. Mahalle sergilerime gelmeyen halkımız bu elit ortamlara hiç gelmiyorlar. Edirne özelinde kendine özgü tam bir burjuva da diyemeyeceğimiz bir elit bir kesim var. Seçkinci ve vesayet anlayışında bozulmuş Bürokratik Kemalist bir yapı. Tek parti döneminin hastalığı da diyebileceğimiz bir zümre. Sanatımızı aynı küresel liberal ölçekte forse ediyorlar. Halkımızda bu seçkinci zümreye bakıp sanat galerilerinden uzak duruyorlar. Ayrıca Karaağaç yerleşkesi içinde birde İlhan KOMAN Heykel ve Resim Müzesi var.( İlk önce12 Haziran 2002 tarihinde ‘’ Çağdaş Resim ve Heykel Müzesi ‘’ adıyla açılmıştır.) Tarihi Tren Garı kompleksinin içinde yer alan müştemilat binası. Aslında burası bu amaçla bir müze olmaya elverişli değil. Odaların küçük olması izlemede sıkıntı yaratıyor. Ne kadar gezilebiliyor ayrı soru tabi. Yine benim sergilerime gelmeyen halkımız bu müzeye de geliyormu. Kültürel faaliyetlerde hele sanat galerilerine gelebilmeleri adına bizler öncü ve önder olmalıyız. Kermes anlayışından öteye geçmeyen Kırkpınar gibi panayır sergileri açarak seviyesi düşük hatta gereksiz sanatsal niteliği olmayan, el becerilerini mahkum ettiğimiz üç boyutlu sözde resim bayağılığından da öteye gidemeyiz. Deveci han sanat galerilerinde seviyesi düşük amatör naif sergilere koşarak gidersek, bu halkın sanat kültürü vasatın altında kalmaya mahkumdur. Kendimizi hiç kandırmayalım, bunlar sanat falan değildir. Eğitim kurumlarımızın bünyesinde yer alan sanat galerinde ki etkinliklerinden halkımız hem uzak hem de haberdar değiller. Sadece kendi içinde mesajlaşarak al gülüm ver gülüm sanat etkinliği olmaz. Bunu basını da kullanarak halkımıza duyuracaksınız yetmedi çıkıp anlatacaksınız. Yerel basına şöyle bir uğrayın. Bir kare fotoğraf verin ve çağrı yapın. Yine yetmez okul ortamlarının sırça köşküne sığınıp kalmayın halkın içinde olun. Benim mahalle sergileri konseptimin değişik versiyonunu eğitim kurumlarımızda uygularsa gerçekten halkla buluşmuş olacağız. Bu sergileri Kırkpınarın gölgesinde yapmayacaksınız. Panayıra giden adam sergiye gelmez. Hatta üç sanat eğitimi veren bu kurumlarımız bir sanat platformuoluşturup köy sergileri de neden düzenlemez. Ayrıca TRED ve SAYRED olmak üzere Edirne de faaliyet gösteren sanat derneklerimiz de var. Aynı iletişim ve duyuru sorunu onlar içinde geçerli. Eğer ciddi bir sanat platformu düşünüldüğünde bu derneklerinde yer alması kaçınılmaz olmalıdır. Osman İNCİ müzesine de bu konuda görev düşmektedir. Sanatı seçkinci yapıdan halka indirmeliyiz. Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK ün 30 lu yıllarımı değimli tartışmasını bırakalım hakiki Atatürkçüyüm diyenlerin 1923 ile 1938 arasındaki gazinin Türkiyesini referans almalarını hasseten , özellikle istirham ( yalvararak rica ederim) ederim. 40 lı yılların Bürokratik Kremalist seçkinci ayrımcı tavırlardan da olabildiğince de uzak durulmasının da altını çizerim.
Yenigün Gazetesinde sayın Tarık beye ilettim. Sanata destek amacıyla Güzel Sanatlar Fakültesi ve Eğitim Fakültesi Güzel Sanatlar Eğitimi Bölümünün sergi afişlerini açılıştan bir iki gün önce bir kereye mahsus arkada tam sayfa yayınlayacaklar. İlkin geç de olsa Prof. Deniz BAYAVın atölye sergi duyurusu 27 Mayıs 2022 de yapıldı. Tarık beye ve Yenigün Gazetesi ailesine çok teşekkür ederim.