Ölen ünlü bir kişinin hemen ölümünden sonraki günlerde genellikle gazete ve dergilerde yakın çevresinde yer alan kişiler tarafından onun üstün niteliklerinin, erdemlerinin, çalışmalarının ve diğer özelliklerinin anı üslûbuyla anlatıldığı yazılara nekroloji denir.
Ölen kişinin yakınlarından alınan alıntılara, hatırlara veya ölen kişinin meziyetlerini ortaya koyan anılara yer verilir. Onunla ilgili yaşanmış özel hatıralar hatırlatılır. Bu anlamda da biyografinin öğretici, ciddi ve tarafsız amacından koparak duygusal bir havaya bürünmüş olur.
Gazetemizde ve ulusal gazetelerde bizim vefat ilanı dediğimiz, ölen kişinin aynı gün fotoğrafı ile cenaze törenini ve defnedileceği mezarlığı işaret eden ilanları görüyoruz. Yine taziye ilanı dediğimiz aynı zamanda teşekkür metnini de içeren yine fotoğraflı ve daha ayrıntılı ilanlar da yayınlanıyor. Hatta vefat edenin son döneminde eğer tedavi gördüyse hastanenin başhekiminden, hasta bakıcısına kadar teşekkür edilen ilanlar da yayınlıyoruz. Ama bu nekroloji denen şey aslında en çok komşumuz Bulgaristan’da kullanılıyor. Hiç gitmedim ama belki Rusya ve diğer komünizmden geçmiş ülkelerde de vardır.
Öğrendiğim kadarıyla Bulgaristan’ı 45 yıl boyunca yöneten eski totaliter komünist rejiminin iktidarı sırasında yerleşen sokak ve caddelere nekrolog, yani ölüm ilanı yapıştırma geleneği halk arasında günümüzde de sürüyor. Vefat edenlerin ardından, yakınları sokaklardaki duvarlara ve ağaçlara yapıştırdıkları fotoğraflı ilanlarla hasret duygularını aktarıyor.
Ne kadar ilginç değil mi? Acaba Edirne’ye gelen Bulgar turistler de belediyeden yapılan vefat anonsunu duyunca böyle irkiliyorlar mıdır?
Düşünsenize ölen bir sevdiğiniz, komşunuz var. Her gün geçtiğiniz caddede ağacın üzerinde hep fotoğrafı ile karşılaşıyorsunuz. Her geçtiğinizde tekrar aklınıza geliyor. Ya da şöyle düşünün mahallenizdeki boş evlerin, elektrik trafolarının ya da evinizin önündeki ağacın üzeri 5-6 aydır kaybettiğiniz akraba, komşu ya da yakınlarınızla dolu. Bize ne kadar ters geliyorsa başkalarına da ilginç gelmiş olacak ki, bir yerde okudum Bulgaristan'a ilk defa gelen bir İngiliz’in Sofya sokaklarında fotoğraflı ölüm ilanlarını görünce küçücük bir ülkede ne kadar çok aranan suçlu var diye hayretler içinde kaldığını yazıyordu.