23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk bayramına özel olarak Trakya Üniversitesi ve Sezai IRMAK Art Academy' nin birlikte oluşturdukları ortak bir projenin ürünü olarak açılan sergiden bahsedeceğiz. Bilindiği gibi 23 Nisan 1920 TBMM'nin açılış tarihidir. Sayın Rektörümüz Prof. Dr. Ehan TABAKOĞLU serginin açılışında yaptığı konuşmasında ilk meclisin açılışının 102. Yılını kutluyoruz . Ulusal egemenlik ve Çocuk bayramı olarak Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK'ün bu günü çocuklara armağan ettiği anlamlı günde çocuklara verilen önemden bahsetti. Ayrıca ulusal bağımsızlığımız için şehit olan kahramanlarımıza Allah tan rahmet diliyorum dedi. Bizde aynı dilek ve temennilerde bulunuyoruz. Başta Mustafa Kemal ATATÜRK olmak üzere tüm kurtuluş savaşı şehitlerimizin ruhları şad olsun .
Trakya Üniversitesinin kuruluşunun 40. Yılı, Güzel Sanatlar Fakültesinin de kuruluşunun 17. Yılı ve eğitime başlamasının da 14. Yılında böylesine anlamlı bir sergi hayata geçmiş oluyor. 20 Akademisyen hocan farklı tekniklerden oluşan eserlerini 43 çocuk tarafından yorumlanıyor olması serginin özelliğini oluşturuyor. Doç. Ayhan ÇETİN'in yorumuyla, bir tarafta tecrübeye dayalı bilgi donanımlı usta bir dil diğer tarafta çocuğun dünyasında irdelediği saf bir dille oluşturduğu çocuk gözüyle bir bakış olarak ele alınan bu çalışmalar. Güzel Sanatlar Fakültesi ve Sezai Irmak Sanat Akademisi Resim Bölümü ile ortak projenin hayata geçirilmesi. Bu projenin Fakülte ayağında sayın Dekanımız Prof. Melihat TÜZÜN hocamız, projenin koordinasyonunu sağlayan sayın Doç. Ayhan ÇETİN, S. IRMAK Sanat Akademisi proje sorumlusu sayın Beyda ÇETİN ve tüm katılımcı hocalarımıza tüm katılımcı öğrencilerimize çok teşekkür ediyoruz. Sergi 23.Nisan – 8.Mayıs 2022 tarihleri arasında Karaağaç Güzel Sanatlar Fakültesi Fuaye Galerisinde gezilebilir.( Sergi Açılışı Fotoğrafı)
Doç. Ayhan ÇETİN in aynı anda ve aynı kapsamda Osman İNCİ müzesi Sanat Galerisinde, Yüksel Yeşil İlkokulu öğrencileri tarafından yorumlanan 38 yeni çalışması ‘’ Hocanın eserlerinden minik yorum’’ adıyla izleyicilerin ilgisine sunulmuştur. Bu sergi de 23. Nisan / 10. Mayıs 2022 tarihlerinde gezile bilir. ( Minik Yorum)
Aslında Eğitim Fakültesinde yapılması gereken bir deneyimin bu ortak proje ile hayata geçirilmesinden mutluluk duydum. Bu sergi proje olarak çok önemli bir test olmuştur. Bunu yanı sıra Fakülte öğrencilerine Y. Lisans tezi dahi yaptırılabilir. Sanat Eğit Bilimi kapsamında çok değerli bir çalışma olduğunun da altını çizelim.
Görsel Sanatlar Eğitimi başlı başına uzmanlık isteyen bir disiplindir. O nedenle okullarda biz sanatçı değil öğrenci yetiştiriyoruz. Ancak çocuğu tanımamızda görsel sanatlar çok önemli bir araçtır. Böyle bir çalışma yapılması özellikle eğitim bilimleri açısından çok önemlidir. Çocuk resimleri Pedagoglarca ayrı bir kategoride değerlendirilir. Nedeni, gelişim evresinde ruhsal ve grafiksel gelişimi doğrultusunda farklı ekonomik ve sosyal çevrelerden gelen çocukların resimler yolu ile hayata karşı tutum ve becerilerinin de ölçülmesidir. Bunlar sadece sıradan çizimler değildir. Yaşama dair örtülü mesajlar içerir. Bu resimlerle IQ seviyelerini de gözlemlemiş oluruz. Bu çağdaki çocukların resimleri ile psişik dünyalarına girmiş oluruz. Bu çizimlerle bir anlamda seviye tespitini de sağlamış oluruz. Prof. Dr. Haluk YAVUZER in ‘’ Resimleriyle Çocuk ‘’ kitabını da buradan önereceğim. 2.5 yaşında Karalama basamağından sembolik ve şematik anlatım basamağından görsel ifade aşamasına kadar bir dizi süreci gözlemlemiş oluruz. Çok meşhur kafadan bacaklı ( 3 ve 4 yaşlarda)ve çöp adam dan( 5 ve 6 yaşlarda)yola çıkarız. Çocuğun zihinsel gelişimini karalama evresinde, başladığı bir noktadan elini kaldırmadan tekrar başladığı noktaya doğru çizdiği eğrisel dairenin tamamlanması çok önemli bir aşamadır. MANDALA . Bunu başarmış olmak zihinsel gelişiminin olumlu yönde olduğunun göstergesidir. Bu ne kadar gecikirse zeka düzeyinin de ölçüsü olur. Diğer bir sıçrama noktası ise tek çizgiden çift çizgiye geçiş evresidir. İkinci bir zihinsel sürecinde pozitif tamamlanması demektir. Çünkü çift çizgiyle nesne ve varlıkların kalınlıklarının hacminin algılanması sürecini bize verir. Sonraki aşamada resimlerinde yer çizgisi ve gök kavramı gelir. Renk öğesi ise tamamen psişik bir olgudur. Bu en son aşamada tahlil edilmelidir. Bu gün bile yetenek sınavlarında renk çalışması istenmesine karşı olan taraftayım. İşin içine sınavı yapanın da psikolojisi gireceğinden her an yanlış değerlendirme etkisiyle genci seçememe olgusuyla karşı karşıya gelinebileceğini de belirtmek isterim. Görsel sanatlar derslerinde çok büyük sorumluluğumuz var. Renkli boya çalışmalarında renk körlüğü olan öğrencilerinde olabileceğini fark ederiz. Görme kusuru olan öğrencilerimizin velilerini uyarıp tedavisine de yönlendirmiş oluruz. Eğitim de sorun resim yolu ile çocuğun kendini ifade edebilmesidir. Her ne kadar yaratıcı çocuk faaliyeti olarak da geçse de, çocuk resimleri sanat değildir. Çocuk resimlerine sanatçı gözüyle bakmak en büyük yanlışımız olur. (Resim – 1 / Resim- 1.A/ 1.B)
Sezai IRMAK bey de, bu çocuklar 10 sene sonra bu hocalarını fersah fersah geçecekler dedi. Bu etkinliklerde yer alan çocuklar çok özel seçilmiş gelmiş çocuklar. Art Academy de resim çalışmalarına katılan çocuklar. Bu sözleri doğal karşılıyorum. IQ seviyeleri yüksek ve dezavantajlı olmayan çocuklar.
Doğuştan gelen yetilerimiz işlendikçe gelişir. Yoksa körelir gider. Aslında özel yetenekli çocuklar dışında bütün çocukların eğitiminde görsel sanatların apayrı bir yeri olmalıdır. Yetişek diye tanımladığımız öğrenciler el ve beyin korelasyonu sonucu bir dizi davranışlar kazanırlar. Duyuşsal , bilişsel ve pisikomotor davranışlar diye biliriz. Beynin ve zeka gelişimi de uygulama ile bütünsellik kazanır. Homo Erektus – Ayağa kalkan insan ( Pirimat) olmasaydı bu evrim sürecinde ellerimiz tutma yürüme dışında bir fonksiyon – işlev kazanamayacaktı. Teorik dersler, pratik dediğimiz uygulama alanı ile hayata geçmiyorsa bir anlamı kalmaz. Ezberden öteye kalıcı değer kazanmaz. O nedenle eğitim de beş duyumuz içinde görme duyumuz % 87 gibi çok yüksek bir rakama tekabül eder. Bunu hem gözlem hem de yansıtma ve aktarma aracı olarak el uzluğu ile pekiştirmek gerekiyor. Abidin DİNO nun elleri aklıma geliyor. Neden eller ? Bizi Homo Sapiens Sapiens aşamasına ellerimiz getirdi. Beyin kapasitesinin artışında ellerimiz ön plandadır. O nedenle araç ve gereç kullanımına önem vermeliyiz. Eğitimde Demonstrasyon denilen gösterip yaptırma yöntemi de bu açıdan çok önemlidir. Hangi ders olursa olsun derse materyalsiz girilmemelidir. BAUHAUS un iş içinde eğitim modeli İsmal Hakkı TONGUÇ ile ( Tonguç Baba) Köy Enstitülerine girmiştir. Köy Enstitülerinin
‘’ Yaparak yaşayarak’’ öğrenme modelinin tamda merkezini oluşturmaktadır. O nedenle Köy Enstitülerinde Resim, Müzik ve Spor en önemli derslerdi.Bu derslerde başarılı olamayan sınıf geçemezdi. Her öğrenci bir enstrüman çalmayı becermeliydi ( Keman, mandolin vb) Anlıyoruz ki kişisel ve bilişsel gelişimimizin merkezinde el uzluğumuz yatmaktadır.
Bu sergide çocukların yorumları da ‘’Çocukta Yaratıcılık’’ konusunu ağırlıklı olarak bu deneyimde kendisini belli ediyor. Buda Sanat ve İş eğitimi ile uygulamalarında kendini gösterir. Peki, yaratıcılık nedir ?. Genel anlamda kişinin eski bilgi ve yaşantılarına dayanarak yeni nesne ve düşünceler ortaya koyma olayına öğretimde yaratma diyoruz. Kişinin sentez yapma gücü ve yeteneğidir. Dolayısıyla yaratıcı kişi sorunlara yeni çözüm yolları bulan, karmaşık ilişkiler ağı içinde yeni bir dizge bir bireşime (Sentez) gidebilendir. Yaratıcılıkta yeni, özgün ve bütünlük esas dır. Yaratıcılığın ilk koşulu, çok çalışmaktır. Deneyimler , gözlemler ve araştırma bu uğraşının temelini oluşturur. İkinci koşul da algılardır. Doğayı, çevremizi ve sanat eserlerini inceleme aslında algılar toplama ve biriktirmemize yarar. Bu saydığımız ortam içinde , ister birey ister çocuklar veya sanatçılar bu topladıkları algıları özümseyerek yaratırlar. Kişiye özgü davranışlar geliştirmenin yoludur. Öyleyse çocuklarda yaratıcılık bilinç altı ve bilinç üstü birikimlerin çatışması ile ortaya çıkar. Çocuğu doğa ile kaynaştırma çevre ile bütünleştirme, bu ortamı hazırlama sanat eğitimcisin görevidir. Bu işlev yerine getirilirse çocuğun yaratıcı yeteneği gelişecektir. Analiz ve sentez yapma gücüne ulaşabilmesi zihinsel devingenliğin sonucu ortaya çıkar. Yaratıcı zekanın rolü de burada başlar. ( Resim – 2 / 2.A / 2.B ) ( Resim – 3 / 3.A)
Çocukların psikolojik farklıkları ile yaratıcı aşamada davranışlarına da yansır. Sanat eğitimcileri çocukları görücü, yapıcı ve karışık tipler olarak ayırdıkları gibi çekingen ve cesaretli çocuklar diye başka bir ayrımda yaparlar. Bunun da sebebi , çevre faktörü olduğunu belirtelim. Gelişim aşamasında köy, şehir, aile, okul, sosyal çevre ve oyun arkadaşları bütünlükle çevre olgusuna dayanır. Çocuklarda yaratıcılığı geliştiren ve engelleyen etmenlerde burada saklıdır.
Görücü Tipler:
Resimlerinde konuyu bütünü ile ele alır. Bir insan bir hayvan yada ağaç olsun, çizerken ayrıntıya girmeden tümünü çevrel kontur çizimi gibi tamamlar. Sanki eşyanın siluetini çıkartır. Renkli çalışmalarında da bunu görebiliriz. Renkli çalışmalarda daha cesurdurlar. ( Resim- 4 / 4.A)
Yapıcı Tipler: ( İnşacı Tipler)
Bu çocuklar nesneleri parçalar halinde düşünürler. Bir varlığın çiziminde bütünü oluşturan elemanlar parçalar ayrı ayrı çalışılıp birleştirilir. Önce ayrı olarak görür sonra birleştirirler. Daha bilinçli renk anlayışına sahiptirler. Üç boyutlu anlatımlarda çok başarılıdırlar.