Türkiye’de yaklaşık 17 yıldır Çingene/Roman konusunda aynı filmin tekrarı oynanıyor. Filmin ana konusu “Barvalipe-Euro/ Rant” düzeni filmin yönetmeni, aktörleri, senaristleri sürekli aynı kişiler üzerinden devam etmektedir.
Bunca yıl Roman sosyal sorunlarına doktor arıyoruz. Doktoru Avrupa Birliği projelerinde arayanda var, ayarlayabilende var. Ama nasıl?Bu kişilerin başında Elmas Arus, Hacer Foggo, dış kaynaklı Ana Oprisan bulunmaktadır. Gerçeği Hacer Foggo, bu işten şimdilerde elini çekmiş görülmektedir. Tüm beceri,fon kaynaklarınınprofesyonel kadrolarca kullanılmasıdır. Projelerin hiçbiri, Çingene çadırında, derme çatma kulübeye vuran sert rüzgârın altında üşüyen, yarı aç, yarı tok yaşayan Çingenelere yansımadığıdır. Olsun sorun yok, proje var!Peki kimlere?
AB müzakerelerine konu olan Romanlar; “Sosyal içerme” Kapsamında yoksulluk,sosyal dışlanma riski altındakilere olanaklar yaratan ve ekonomik, sosyal ve kültürel hayata tam katılımları için gereken kaynakları sunan ve yaşadıkları toplumda "normal" kabul edilen hayat standartlarını ve esenliğe erişebilmeleri için Avrupa Birliği Türkiye’nin Roman yurttaşlarına bu kapsamda fonların proje bazında kullanımına açmıştı. Ancak, bu fonları kullanabilecek seviyede Roman dernekleri yoktu, araya Roman olmayan kişiler girerek fonların kullanımına yardımcı olduğu bilinmektedir. İlk örneğe bakıldığında; Türkiye’de Edirne’de kurulan kısa adı “ÇİNKAY” olan ’ Edirne Çingene Kültürünü Araştırma ve Geliştirme Derneği başkanı olan Mustafa Taşçeviren, bir söyleşide tarafıma aynen şunları anlatmıştı: “Bizleri Avrupa Birliği fonları ile tanıştıran Hacer Foggo’dur. 2005 yılında proje nedir bilmiyorduk. Projeye de hâkim değildik, Edirne’de yapılan toplantının tüm organizasyonunu Hacer yapıyordu. Hiçbir şeyden haberimiz yoktu. Proje sonunda derneğimize bağış adıyla yardım yapılacaktı. Hacer ‘beşbin lira size verilecek’ demişti. Kendisine ‘sonuç olarak parayı aldınız ama!’deyince ‘aldık ikibin lira’, ’Parayı ne yaptınız?’ dediğimde ‘ derneğin borçları vardı onları ödedik.Projenin Roman toplumuna faydalı olacağına inanıyorduk. Derneğimiz ön plana çıkacak ismimiz duyulacaktı, dernek yönetimi olarak içimizde AB projesi yürütme bilgisi olmadığından, Roman olmayanlar projede görev almaya başladı. Yardım destekli kişiler içinde Hacer Faggo, Ana Oprisan vardı.
Mustafa Taşçeviren’e “bu durumda kullanıldığınızı düşünüyor musun? Soruma “valla kullanıldık mı, kullandık mı orasını anlayamadım ‘ demişti. “Sonra ne oldu?” dediğimde “yürütülen projenin içeriğinde şeffaflık ve harcanan paralarla ilgili Erdinç Çekiç bilgi vermiyordu hesap verilebilirlik yoktu, derneğin adı sonradan Edrom olarak değiştirildi. Dernek başkanı Erdinç Çekiç, fon paralarını hakkaniyet dışında kullanmaya başlamıştı, bu nedenle dernekten istifa ettim” demişti. Mustafa Taşçeviren yaşanan ilk filmi böyle anlatmıştı. AB fonları hep fonlamak üzerine kurgulandığını anlatmıştı. Fonlar, Romanlara yazılı reçetede kaldı.Filmin ilk versiyonubir süre böyle devam etti.
İkinci filmin aktörleri Hacer Foggo, Elmas Arus, bir de yurt dışı kaynaklı Ana Oprisan Roman meselesine dahi oldular, nedeni ortada çok büyük fon pastası vardı. Bu amaçla Sıfır Ayrımcılık Derneği kuruldu. Hacer ile Elmas bazı meselelerde uzlaşamadıklarından Foggo, yolunu ayırarak, Roman Hakları Merkezini, Arus’ta Roman sivil toplum ağları oluşturarak bazı Roman derneklerini yanına çekti, Projeler kapsamında bu derneklerin hepsini kullanım alanına dönüştürdü. Otel toplantıları düzenleyerek sözüm ona kapasitelerini geliştirdi.
Arus, yenidünya düzeninde küresel uzantılı projeleri kullanmakta, ancak projeler Roman toplumsal yaşama dokunmayan, ama kendi ekonomik yaşamına dokunan projeler üretiyor, en büyük yardımcısı yurt dışı kaynaklı Ana Oprisan destekli. Neden sadece bu destek Arus’a yönelik? Bu durum sivil toplum tahammüllerine uymadığı gibi, Avrupa Birliği ruhuna uymayan “hak savunusu ticari unsur olarak kullanılamaz” ilkesine aykırılık taşımaktadır. Sıfır Ayrımcılık Derneği aile şirketi, proje şirketine dönüşmüştür. Bunlar Roman hak savunusu değil, daha önceden yazdığım gibi, yenidünya düzeninde insan ticaretidir.
Asıl vahim olan tarafı; Roman grupların kronikleşen sorunlarına gerçekçi çözüme yaklaştırıcı projelerin olmadığı da bilinmektedir. Yine dikkat çekici bir durum; Elmas Arus, sürekli kimlikler üzerinden hareket etmekte, sorunu sürekli mağduriyetler üzerinden götürmesi de çok düşündürücüdür. Avrupa Birliği fonlarını kendi belgeseli içinde götürmekte, etnik kimlik, yoksulluk, dışlanma filmini uzun tutmak istemektedir. Çünkü dernek başkanlığı kendisine sürekli gelir kapısı yaratmaktadır. Katılmış olduğum Ankara TİHEK (Türkiye İnsan Hakları Eşitlik Kurumu) toplantısında ilgili kişiye Sıfır Ayrımcılık Derneği’nin de istişare kurulunda yer alması gerektiği yönündeki düşünceme “Biz bu kadını tanıyoruz bunu bilin!” demesi çok şeyi anlatıyordu. “Derneğimizi hangi kriterlere göre seçtiğiniz?” dediğimde sizlerin meseleye bakış açınız hak temelli, özellikle senin güven uyandıran, gerçekçi bir yaklaşımın var, Roman sivil toplumunun detaylarına biliyoruz” demişlerdi.
Hacer Foggo’yu Sulukule yıkımlarından, Romanlar için verdiği mücadeleden tanıyor, biliyoruz. Kentsel dönüşüm mağduriyetini anlatması, sahip çıkması anlamında hakkını teslim etmek gerekir. Bir dönem Açık Toplum Vakfı’ndan maaş alındığı bilinmektedir. Ne amaçla çalışıp maaş aldığı bilinmese de, bu vakıftan yararlanmayan “kim yok ki?”Foggo’nun hakkını teslim ederek kimlik ticareti yapmadığını, samimi olduğunu söyleyebilirim. Konunun asıl bam teli Elmas Arus, Ana Oprisan ilişkileri dikkat çekmektedir. Yurt dışında bulunan Avrupa Birliği Roman ofisinde çalışan Ana oprisan, projeler daha açık duyuruya çıkmadan Elmas Arus’a servis ettiği,Arus’un da proje ofislerine para karşılığında yazdırarak kendisine gelir getirici unsur haline getirdiği bilinmektedir. Ana’nın sürekli proje desteği sunduğu, hatta kendisinin desteği ile Arus’un AB ödüllerİ aldığını biliyoruz. Bu ödüller dahi tartışılması gereken konudur Bu durum Ana’ya olan güveni sarsmaktadır. Ana Oprisan’ın bu tür desteği etik olmadığı, eşitlik ilkesine aykırı olduğu zaten çok açıktır ( Bu konuyu gerekirse genişletirim)
Elmas Arus, Roman kimliğini kullanarak Türkiye’de kimliklerin sadece bir boyutunu sembolleştirme gayreti içinde, toplumsal bir hareketin bayraktarlığını yapıyor görünmesi belli kesimleri inandırabilir, ancak Roman toplumunun bayraktarlığı değil, kendi ekonomik bayraktarlığını sürdürmesinin yanında, Roman meselesinde samimi olmadığını, Roman kimliklerini kendi çıkarı için kullandığını net olarak yazıyorum. Bu konuyu tartışmaya da hazırım.
Avrupa Birliği fonları rasyonel bir şekilde kullanılmasına ihtiyaç vardır. Kimlik ticareti,mağdurlaştırma hikâyeleri, ağlama, sızlama duvarından çıkarılması gerekir. 17 yıldır Roman filmi devam etmektedir. Yönetmenler, aktörleri, senaristler yerini korumaktadır. Tüm mesele: kasabın çengele astığı ciğeri çengelden ustaca alabilmektir. Bu düzenin adı“Barvalipe-Euro/ Rant“düzenidir.
Not: Barvelipe Çingenece bir kelimedir.Anlamı:”Zenginlik”’tir.
Kaynaklar:1-www.facebook.com/edirneyenigun/videos/3944827212248455
2-www.kesaninnesesi.com/turan-salli-cingene-hak-savunuculari-cingene-meselesinin-ic-meselesini-konustu