Mahalle resim sergileri sanırım dikkat çekici oldu. Olması da gerekiyor sanıyorum. Özünde kişisel fakat toplumsal yararlılık ilkesi ile sosyal bir etkinliktir. İlk uygulamasını I. Murat Mahallesi Zübeyde Hanım Çay Bahçesi'nde 30 Ağustos Zafer Bayramı haftasında gerçekleştirdik. 30 Ağustos–15 Eylül 2021 tarihleri arasında düzenlendi. Sergimiz mahalle ve Edirne halkının ziyaretine açık kaldı. İkinci ayağını de Kocasinan Mahallesinde, 24 Kasım Öğretmenler Günü’nde gerçekleştiriyoruz. Mahalle kültürüne sanatı da sokmaya devam ediyoruz. Kocasinan Mahallesi Muhtarı Sayın Rahmi KIZMAZ ve serginin açılacağı mekan olan AS Cafe de, Amatör Spor Kulüpleri Federasyonu yönetim kurulu başkanı sayın Emre ALP ile Lütfü ÖZKÖSE’nin desteği ve iş birliği ile düzenlediğimiz bu sergi, 24 Kasım -4 Aralık 2021 tarihleri arasında gezilebilecek.
Vatan Partisi Edirne İl Başkanı Sayın Hasan ATEŞ ve eşi Nihal ATEŞ hanım da açılışta bulundular. İlk sergiye de katılmışlardı. Gelen konuklar arasında yine benim öğrencim olan DR. Öğretim üyesi Lale ASLAN’ın da olması beni çok mutlu etti. Partili üyelerimizden de katılım oldu. (Resim 1 – Resim 2 )
İkinci Mahalle Resim Sergisi için, Edirne Yenigün Gazetesi'nde köşe yazıları da yazan değerli çalışanı sayın Nuran İKİZ , 19 Kasım 2021 tarihli sayısında benimle ilgili ‘’Bravo Enis Hocam!. ‘’ başlıklı bir yazı kaleme almış. Kendisine çok teşekkür ediyorum. Beni onurlandırdığı için eline sağlık. Tabi bu yazı için bir düzeltme gereği duydum. Bravo gibi bir beklentim asla olamaz. Teveccühüdür. Takdir ise sanat olayına ve toplumsal kültüre katkımız ile ilgili olmalıdır.
Tabi ilk sergiye gelenler, figüratif geçmişime dair örnekler dışında halen devam eden çalışmalarım arasında soyutlamalarıma takıldılar. Daha çok da ’’Görsel Yazıt’’ adını verdiğim çalışmam dikkatlerini çekti. Bu çalışma soyutlama (Abstraction) tarzında olduğundan açıklamamı istediler. Bunun üzerine 8.9.10 Eylül 2021 tarihlerinde Yenigün Gazetesi'nde ‘’ Mahalle Resim Sergisi’’ başlıklı yazımda bu sorulara ayrıntılı bir cevap yazdım. Kısaca yinelersem, Orhun Vadisi’nde Kül Tigin (Bilge Kağan’ın erkek kardeşi) yazıtlarından, Anadolu’da Firig Kaya resimleri ve kabartmalarına, yerli Buşmen’lerden Mısır ölü kültü olan mezar odası resimlerine kadar bir dizi anlatımla ‘’Görsel Yazıt’’ adlı çalışmamamın (Kolaj + Guvaş boya ve müdahaleler) esin kaynaklarını sıraladım. Bu gerekli bir açıklamaydı. Çok da yerinde sorular oldu. Temel Sanat eğitiminde dış gerçekliğin gözleminden sonra çizimler üzerinden küçük kadrajla ile detay alıp yeni düzenlemelere gideriz ya, bunun gibi bir örnekle figür resimlerimden alınan ayrıntıya dayalı olarak, bu kez figür kullanmadan oluşan bir düzenleme ile ortaya çıkan soyutlamalar bunlar. Ben hacim ressamıyım. Doğu batı sentezinin de üzerinde duruyorum. Batı sanatının hacimsel(volümetrik) anlayışı ile Doğu kültürünün iki boyutlu(Planimetrik) yüzeyci yaklaşımını bütünsel kılmanın arayışı içindeyim. Resim yüzeyinin iki boyutlu bir düzlem gerçeğini göz önünde bulunduruyorum. Tabi ki Levni ve sonrası Minyatür esinlenmelerine de kimi zaman yer veriyorum. Bu yazıt olayında da alt alta kolaj ve müdahalelere dayalı boyama işlerimi Satır olgusu ile ilintilendirmemin sonucu bu Görsel Yazıt adını verdiğim çalışmalar ortaya çıktı. Yukarda da bunun uzak geçmişe dayalı referanslarını sıraladım. Eğer sorulduğunda net bir şekilde açıkladığınız zaman anlaşılmayacak bir şey kalmıyor zaten. Bunun paralelin de kolaj + yağlı boya tuval den oluşan ‘’ Katmanlar’’ konulu çalışmam da bu sergide yer aldı. (Resim -3). Daha sonrada yine aynı gazete de ‘’Bir serginin ardından‘’ başlıklı yazımla bu serginin değerlendirmesini yayımladım.
Bütün bu sergilerin amacı, mahalle olgusu ve yaşantısı içinde sanata ve kültüre toplum olarak daha yakın olmamızın gerekliliğini vurgulamaktı. Eğer galeri gibi dört duvar arasından sıyrılmak ise, halkın genellikle elit (Seçkinci) kişilerin gidebildiği türden galeri kavramının yanı sıra yaşadığı mekânlara taşımak ve indirgemekti. Bu düşünceden yola çıkıldı. Her zaman belki ayak üstüde geçerken bir uğranılan ya da oturulup çay içilen, hele güzel havalarda açık mekânlarda oturup sohbet edilen, kış mevsiminde biraz da içimiz ısınsın diye kaçamak yapılan, daha çokta mahalle halkının buluşma yeri olan Cafelerin, çay bahçelerinin kapalı mekanların da soluk alınıp verilen, mahallelinin içselleştirdiği ortamlara sanatı sokmak adına önemli bir adımdı diyebilirim. Üstelik bu yaptığımız yenide sayılmaz. Uzun yıllardır kent dokusunda yerini bulmuş uygulamalardır. Farkı, Mahalle Sergisi adıyla olmasıdır.
Edirne de ‘’Bu Sokakta Sanat var‘’ uygulamasının da isim babası benim. 2010 yıllarıydı. Şimdi kapanmış olan ‘’Edirne Kültür ve Sanat Derneği’’ nin yönetim kuruluna girdiğimde ortaya koyduğum bir projeydi. Asıl adı ‘’Kaleiçi Sanat Festivali‘’dir. Önerdiğim buydu ve olmadı. Bu sokakta sanat var adıyla ‘’EFOD’’ Edirne Fotoğraf Sanatı Derneği kurucularından Serdar İYİİZ sahiplendi ve yürüttü. O günlerde sokakta yerleştirme(Enstelasyon) uygulamalarını da ben önermiştim. Adım atılmadan öylede kaldı. (Akademi de ki espiriler aklıma geliyor. Kardeşim gidin manava pazara, adam bir tezgah düzenliyor, en kral Enstelasyonu görürsünüz .) Yalanda değildi hani. Pazarcı konusu benimde ilgi alanımı oluşturuyor. Pazar kurulurken o hengameyi gidip izlemeniz gerekiyor. Mahalle insanlarının selamlaştığı, özellikle alış veriş halleri resimsel kareler oluşturmaktadır. ‘’Lahana alırmısınız’’ konulu resmim de bu esinle yapılmış bir çalışmadır. (Resim -4) Bu sokakta sanat var, aslında ‘’Kaleiçi sanat festivali ‘’ projesi ile ‘’ Mahalle Resim Sergisi’’ adıyla oluşturduğum etkinlikler sosyo kültürel bağlamda mahalle bazında başlayan kentin tümüne yayılan bir dizi sanatsal eylem ve etkinlikler bütünüdür. Ancak ilk adımı olarak Mahalle resim sergilerini oluşturmaya başladım. (Devam edecek)