Merhaba değerli okuyucular, bu yazımda günübirlik Bozcaada gezim hakkında izlenimlerimi sizlerle paylaşacağım.
Edirne’den sabahın erken saatlerinde Türkiye’nin en büyük 3. adasına doğru yolculuğum başladı. 3 saat süren yolcuğun ardından Sabahın ilk ışıklarıyla birlikte Çanakkale’de muhteşem deniz manzarası eşliğinde sabah kahvaltısından sonra Geyikli feribot iskelesine doğru yolculuğumuza devam ettik.
Geyikli feribot iskelesinden feribot ile hareketle Bozcaada’ya, yaklaşık yarım saatlik bir yolculuğun ardından ulaştık. Adaya yaklaşırken Bozcaada kalesi tüm ihtişamıyla bizleri karşılıyor. Bozcaada’ya vardığımızda rehberimizin ada hakkında bizleri bilgilendirmesi ile birlikte ada sokaklarında güzel havada keyifli ada turum başladı. Rehberimiz eşliğinde Rum mahallesini, Türk mahallesini, kilisesini, dar sokaklarını yaklaşık 1 saat dolaştık ve bilgilendik.
Ben zamanımı Bozcaada’da sokaklarında fotoğraf makinemle gezerek, fotoğraf çekerek değerlendirdim.
Buraya gelirken fotoğraf makinenizi kesinlikle yanınıza almanızı tavsiye ederim. Birçok kişi adanın dar sokaklarında, rengârenk duvarlar ve kapılarda fotoğraf çekilmek için adeta birbiriyle yarışıyordu. Burada gelince birçok şey yapabilirsiniz. Günübirlik gezi yapacaklara zamanı iyi kullanmanızı tavsiye ederim. Sahilden kalkan minibüslerle Ayazma Plajı’na yüzmeye gidebilirsiniz. Merkezden kalkan traktörler var, belirli bir ücret karşılığı sizi Ada’nın meşhur bağlarından birine götürüyor. Üzüm toplamanız için size bir sepet veriliyor, topladığınız üzüm sizin oluyor. Bunlar burada hoş vakit geçirebileceğiniz aktivitelerden oluyor. Adayı gezerek birbirinden güzel sokaklarında kaybolabilirsiniz. Adada bir de Yerel Tarih Müzesi bulunuyor. Müze çok güzel, Bozcaada Kaymakamlığı tarafından tahsis edilmiş binada, Bozcaada tarihi ile ilgili 50 ayrı konu başlığında 15.000 den fazla fotoğraf, belge, harita, gravür ve obje bulunmaktadır.
Günübirlik adaya gelmişken gezmenizi tavsiye edeceğim yerler: Bozcaada Kalesi’ni gezin, manzarası müthiş kesinlikle ziyaret edin. Rum mahallesindeki kiliseyi görün. Kilise hafta içi kapalı, hafta sonu pazar günleri açık oluyor. Türk mahallesinde bulunan Alaybey Camisi kendisine özgü üst tarafındaki ahşap işlemeleri ve sadeliği ile ön plana çıkıyor; kesinlikle görülmeye değer.
Adaya gelmişken Ege’nin deniz mahsullerinin mezelerinin ve adaya özgü şaraplarınıh tadına bakabilirsiniz. Yemekten sonra meşhur damla sakızlı kurabiye eşliğinde kahvenizi içebilirsiniz.
Adaya özgü bir diğer popüler yiyecek ise damak çatlatan dolgu çikolatalı kurabiyesi ön plana çıkıyor. Gerçekten lezzetli, hediyelik olarak yakınlarınıza alabilirsiniz.
Ayrıca adanın yerel halkının kurduğu pazarda adaya özgü reçellerin olduğu stantları gezebilirsiniz. Özellikle domates reçeli yoğun ilgi görüyor.
Adadaki zamanın dolmasıyla birlikte saat:17:00 feribotuna binerek adaya veda ettim.
Adaya gelmek isterseniz özellikle yazın temmuz ve ağustos ayları çok ciddi bir kalabalık oluyor. İnsanlar gündüz genelde denizde. Akşamları ise duşunu alıp yeni elbiselerini giyip Rum sokağındaki hoş restorandan bir tanesinde ya da Türk mahallesindeki feribot iskelesindeki denizin kıyısındaki restoranlarda yemeklerini yerler. Dolayısıyla gündüz plajda, akşam vakti adanın sokaklarında geziyorlar.
Eğer imkânınız ve fırsatınız varsa Eylül 15’ten sonra ada boşalıyor ve ada, adalılara kalıyor. Siz de zamanınız uyarsa eylül ayında konaklamalı olarak Bozcaada’ya gelebilirsiniz. Ayrıca her yıl adada bağ bozumu festivali düzenleniyor. Benim için keyifli güzel bir gezi oldu.
Sabah gelirken Lapseki’den feribota binmiştik, dönüşte Çanakkale Merkezden feribotla Edirne’ye güzel fotoğraflar ve anılarla dönüş yolculuğuna başladık.
Bir sonraki yazımda görüşmek üzere sağlıkla kalın.