M. ENİS ŞENSEVER
Bir Serginin Ardından (1)
Yayın Tarihi: 25 Eylül 2021, Cumartesi
Diğer Yazıları

        "Çay bahçesinde resim sergisi, Fazıl Say'ın Ağrı dağındaki piyano resitali gibi." (Ülkü Varlık)

         Bu sergiyi 30 Ağustos Zafer bayramı gibi ulusça gönendiğimiz bir günde açmak çok daha önemliydi. 22 gün süren Sakarya Meydan Muharebesi galibiyeti ile Büyük Taarruz’un, zaferin önü açılmıştı. Kütahya ve Eskişehir bozgununa karşı çok anlamlı zaferler elde etmiştik. Biz bunu kutluyoruz.

          Pandemi nedeniyle yüzyüze etkinlikler 1,5 senedir ertelenmişti. Sanatsal aktiviteler çevrimiçi Youtube da yayınlanır olmuştu. İlk, orta, lise ve üniversite de eğitim uzaktan(Eba) yapılmaya başlanmıştı. Uygulamalı eğitimde çok geri kaldık. Bütün bunlarla birlikte

1 Temmuz 2021’de kademeli normalleşme ile çok farklı bir uygulama olarak Mahalle Resim Sergisi’ni açmaya karar verdim. 30 Ağustos da, bu anlamlı günde açılışı yaptım.

          8, 9,10 Eylül 2021 tarihlerinde Yenigün gazetesinde Mahalle Resim Sergisi başlıklı yazım yayınlandı. Bu yazı soru olarak gelen, muhtemelen gelecek sorulara yanıt niteliğindeydi. Nitekim sordular da. ‘’Hocam bazı resimlerinizi açıklamanız lazım ‘’ diye. Görsel yazıt adlı kolaj çalışmamın açıklamasına örneklerle geniş yer verdim. Figür ile soyutlamaya dönük çalışmalarımın arasındaki geçişi de, figürü kaldırdığınızda geriye kalan form anlayışım olarak özetlemiş oldum. Aslında bu sergi bir deneyim, test olarak çok önemliydi. Tepkiler ve davranışlara yönelik bir gözlem oldu.

          Zübeyde Hanım çay bahçesi işletmesinin sorumlularından Göksel Dal beye bir dilekçe yazdım sergi açmak için. Çok mu resmi oldu bilemem. Memuriyet alışkanlığı diyelim. Ama bir saygı ve ciddiyet adına yaptım. I. Murat Mahallesi Muhtarı sayın İsmail Gül’ün de desteği ile işe koyuldum. Davetiye, Afiş. Pankart hazırlıkları başladı. 2020 bizi o kadar etkilemiş ki, 2020 olimpiyatları da bir hata ile 2021 de 2020 diye yapıldı. Ben de davetiye, afiş ve pankartımda 2020 diye yazdım.  Sonradan düzelttik ama davetiye ve afişler 2020 diye ulaştırıldı.

29 Ağustos Pazar günü afiş ve pankartı açmak için geldim. Hazırlanıyorum. Park ve bahçenin çay ocağı sorumlusu arkadaş geldi, ‘’Dayı, ne yapıyorsun?‘’ dedi. Durdum ve sergi açacağız dedim. Beni tanımadığı için içeriye sordu. İzin almadan bu çalışmayı yapabileceğim aklına gelmedi.

          Akşam olunca gelenler oluyor diye benim panolarım hep yer değiştirdi. 4,5 Eylül’de Çanakkale’de olduğumdan 6 Eylül sabahı panoların daha da geriye çekildiğini gördüm. Meğer Pazar günü dua olmuş. Tabi yeniden uygun bir şekilde görevli arkadaşla birlikte düzenledik. Tabi sorun, bahçede okey oynayan gençlerin ilgi duyup duymadıkları oldu. Önemli ölçüde ilgisiz kaldılar. Anı defteri koymuştum. Açılış günü gelenlerin çoğu yazmadılar. Bunu bir ölçüde anlıyorum. Zaten test etme nedenlerinden biri de buydu. Ne yazacaklardı? Gazetedeki yazımda da bahsettim. Az da olsa gelen oldu. Değerli öğrencim Doç. Dr. Aylin Gürbüz, antik bir büst formunda saksı ile geldi. İçinde canlı çiçeğiyle. Çok hoş bir sürpriz oldu.(Resim -1)

Sonra anı defterinin üzerine koymuşlar. Ben de dalgınlıkla fark etmedim. Sızan sular deftere geçmiş, yazılar dağılmış. Bu deftere bir ön söz yazıp ciltleteceğim. 100 sayfalık defterin 5 sayfası yazılmıştı. Sergime sonradan gelenlerden biri de eski Edirne Barosu Başkanı Av. Faruk Sezer‘in eşi Emel hanım oldu. Epey sohbet ettik. Emel hanım benimle akran. Kendi akranıma hocalık yaptım. Hayatımda böyle bir anım da var. Eğitim Fakültesi Resim -İş Öğretmenliği AD mezunudur. Çok rahat diyalog kurulabilen bir kişiliğe sahip. Resim çalışmalarına devam ediyor. Sanat ve kültür içerikli derneklerde de faal bir insan. Anı defterine yazması için söylemeyi ben unuttum. Yazsaydı altıncı kişi olacaktı.

           12 Eylül günü Köy pazarında, ilerlemiş yaşında Trakya Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih bölümünden 2019 yılında mezun olan Şevki Kılıç beyi gördüm. Zübeyde Hanım Çay Bahçesi’ne çağırdım, geleceğim dedi. Eve gittim. Çok büyük bir sürpriz yaşadım. Bandırma’dan annemin 76 senedir görmediği öz akrabaları gelmiş, şaşırdık. Mahalleyi öğrenmişler, imama sormuşlar. O da muhtara sormuştur.  Tabi bu arada eve dalmışım, Şevki bey aradı telefonla, hocam bekliyorum gelmiyor musunuz? diye. Evden 10 dakika için izin aldım. Geldiğimde özür diledim. Şevki beye gezdiniz mi sergiyi dedim. Lütfen deftere  yazmanızı istiyorum, dedim. Kalem de almamışım, onda da kalem yok. Cebinden yontula yontula ufacık kalmış bir kurşun kalem çıkardı, olur mu dedi. Neden olmasın dedim. O sırada yanımıza çay ocağının sorumlusu arkadaşımız geldi. Güler yüzle ve heyecanla, bir bey geldi, size mutlaka söylememi tembih etti dedi. Ben de gülerek tamam dedim. Gelen bey deftere de yazmış, söyledi. Düşündüm, İki farklı karşılama oldu. Afiş asarken ki bey gitmiş güler yüzlü bir bey gelmişti sanki. Gelen bey, Dr. Ülkü Varlık. Trakya Üniversitesi eski Sağlık, Kültür ve Spor Dairesi Başkanı. Öğretim Üyesi. Daha sonra Çanakkale 18 Mart Üniversitesi’nde de çalıştı. Kamu Yönetimi ve Siyaset Bilimci. Benim bu sefer güler yüzle karşılanmam, benim için değil Ülkü bey içindi. Nasrettin Hoca’nın ye kürküm ye fıkrası gibi. Kişiler kime itibar ediyorsa siz de o vesile ile itibar görüyorsunuz. Mahalle resim sergisinden bana kalan, yaşamın içinden tepkilerdir. Sanat anlamında ilgiyi geçtik sosyal ortamda kim kimle irtibatlıysa davranışlar da ona göre şekillenmekte ve değişmektedir. Tersi de olabiliyor.

         Ülkü beyin notunu da okudum, paylaşıyorum. Kısaca alıntı olarak ‘’ Öncelikle benim de eski mahallem olan I. Murat Mahallesi’’ diye başlamış. Ayrıca ‘’ Edirnelilere bir ilki yaşattınız ‘’ diyor.  ‘’Aklıma Fazıl Say’ın piyano ile Ağrı Dağı’nda resital vermesi gibi, Martı Romanı’nda yazdığı gibi, aslında mesura yoktur’’ düşüncesine katılmamak mümkün değil. ‘’Bir Pazar sabahı bir semt çay bahçesinin kapalı salonunda adeta içim ısındı, tekrar teşekkürler’’ Bu notu paylaşmamın bir nedeni de bu zaten. Mahalle resim sergisinin tek anlamlı geri dönüşü bu oldu. (Resim–2)

        İnsanların içini ısıtmak!...

        Mahallemizin insanlarının içleri ısındı mı bilemem. Kültürlü insan demek, 2 üniversite, 2 yabancı dil bilmek demek değildir. Belli eğitimsel doneleri biz hem okulda, hem de hayatın her aşamasında ediniyoruz. Örgün eğitimin yanında yaşamın kendisi de bir okul değil midir?.. Hayat bize oturmasını, kalkmasını da öğretiyor. Görmeyi, dinlemeyi, konuşmayı da…  Biz bunu söylerken derdimiz Elitist, seçkinci bir zümreyi kastetmiyoruz. Hayatı yakalayabilmek için bu iradeyi koyabilmek amacımız. Bunu ya yakalaya biliriz ya da es geçer kaybedenlerden oluruz. Biri geliyor, sergi açıyor. Bu başlı başına ilgi odağı değil midir? Denizli ‘de sergi açsam beni tanımaları mı gerekiyor? Bir ressam gelmiş, sorumlulardan izin almış, halka açık çay bahçesinde sergi açıyor. Kendi reklamınızı yapsanız üste para vereceğiniz bir olay. Oturduğum ELSASKO Sitesinin yanında By Zihni bar restorantı var. Reklama girmesin. Güçlü ses diye tanıtarak canlı müzik yapan kişiyi afişe ediyor. Müşteri çekecek. Bunu bile kavrayamadıklarını belirteyim. Kaldı ki benim amacım reklam değildi. Ancak yine de iyi niyetli olup günlük nafakalarının peşinde olan, kendi halinde dostlarımız olarak değerlendirelim. Kültürel kimlikler oluşuyorsa, böyle bir etkinliğe sıcak ilgi gösterebilirlerdi. Bunu 1986’dan beri oturduğum mahallemde tam gördüm diyemem. İlk 10 senem üniversite lojmanlarında geçti. (devam edecek)

DİĞER YAZARLAR
Seyide ESEN
Sarı gelini üzdüler
Recep ÇINAR
Nemelazım!      
Ahmet Acaroğlu
BELEDİYELER VE FESTİVALLER
ERCAN KERMAN
İKİ KAVUNA BİR BİRA
Nuri Böcekbakan
Rebîu'l-Evvel Ayı  Mevlid Kandili
Uzm. Psk. Nergis ÖZDİNÇ
ÇOCUKLARDA SORUMLULUK BİLİNCİ OLUŞTURMAK
Şükrü Akıllı
ADALET KASRININ YALNIZLIĞI
MELTEM BABACIK (inst: 360beslenme)
GENÇLİK İKSİRİ KEFİR
Numan Özgür METİN
KAVALA ALEXANDROUPOLİ (DEDEAĞAÇ)GEZİ NOTLARIM
Selçuk Duranlar
EDİRNE GÜMRÜK KAPILARINDAKİ YOLCU SAYISI
Zafer Dereli
TOPLU SÖZLEŞMEDE TEAMÜLÜN DIŞINA ÇIKILMIŞ GÖRÜNÜYOR
Burhan Aytekin
Yaşadığımız Coğrafyada Kırkpınar Yağlı Güreşleri Sarı Saltuk ile başlar
TURAN ŞALLI (Roman Sivil Toplum Gönüllüsü)
  TOGG MU AÇ MI?
M. ENİS ŞENSEVER
   Mezuniyet Sergisi
MUSTAFA ÇETİN
Alevilik ve toplumsal birlik
Doç. Dr. Yeliz YEŞİL
Asma  Ağacının Dallarının Sarılması Gibi…
ŞAHVER HÖBEK
En Son Ne Zaman İzin Verdin?
Hüseyin Erkin
MERİÇ NEHRİ - YAĞMUR DUALARI - HARZA PROJESİ !!
Burak Dipevliler
Görünmez Tehlike Mi Görmezden Gelinen Tehlike Mi? Edirne’nin Yok Olmaya Yüz Tutan Kültürel Mirası
NURAN İKİZ
Bir Yeni Yıl Hikâyesi
HAMİT PUHALOĞLU
Kefenin Cebi Yok…
Mehmet Ali ESMER
ANADOLU’DAKİ TARİHİ YAPILARININ DEPREMDEN KORUNMASI ESASLARI (2)
OLCAY DAL
Cumhuriyet nedir ?
Ertan Çekiç
İNSANLARA NE İSTEDİĞİNİ SORSAYDIM, DAHA HIZLI GİDEN AT ÜRETİRDİM
CELİL ÖZCAN
SAKARYA ZAFERİ’NİN 100. YILI KUTLU OLSUN!
İHSAN KÖSE
İZ BIRAKANLAR
ÖZCAN AYGÜN
EDİRNE GAZİ OSMAN PAŞA ORTAOKULUNUN KAZANDIĞI ULUSAL BAŞARI VE ÇANAKKALE SAVAŞLARININ 106. YIL DÖNÜMÜ
MUSTAFA ERSOY
MUHALEFET ETMEK, BOZGUNCULUK MU? İHANET ETMEK Mİ?
Tülay Çağlarer
ATATÜRK ve ÇOCUK
Teoman ÖZÇUHACI
MESAFELER VE ÖLÇÜLER - ÖLÇÜTLER
EKREM KANTUR
Devlet ihtiyaç sahiplerine destek oluyor!
Yener Yaveroğlu
Allah’ın otu ıspanak neden beş lira?
ÜLKÜ VARLIK
TÜYAP DİYARBAKIR KİTAP FUARI (25/30 EYLÜL 2018) VE CAHIT SITKI TARANCI
Yaver Tetik
Sıcak Sulu Kalorifer Kazanı Yakma Talimatı:(4)
NEDİM ZOBAR
BÜYÜK ve KUTLU ZAFER
Burak Dipevliler
Mehmet Ali ESMER
ŞAHVER HÖBEK