İlköğretim haftası başladı. Kürsülerde hafta boyunca söylevler verilecek. Ancak hemen belirtelim ki, ille de olacaksa, Türkiye’de İlköğretim Haftası bir bayram haftası olamaz. Çünkü ilköğretimin manzarası, Köy Enstitüleri’nin kapatılışından beri bayram yapmaya değil, gitgide ağıt yakmaya daha çok yakışan görünüştedir.
Anayasamıza göre ilköğretim devlet okullarında parasızdır ama Anayasa’nın bu hükmünün yüzde yüz uygulanacağını müjdeleyen bir tek umut ışığı yakında ve de uzakta yoktur. Kaldı ki kitap, kalem, defter gibi öğrenim araçlarının fiyatları her yıl biraz daha yükselmekte, çocuk okutmak, ilkokulun birinci sınıflarında bile zorlaşmaktadır.
İlköğretimde bir de program sorunu vardır. 1962 de başlayan sistemsiz denemeler hâlâ devam etmektedir. Ezberci ve temrin(tekrarcı) eğitime bağlı olarak ilköğretimde bir nitelik buhranı vardır.
Son yıllarda, 4+4+4 ile başlayan sorunlara bir de düzensiz göç sorunu da eklenince okullardaki sorunlar hızla büyümektedir. Kadrolu öğretmen artışı nüfus artışından her yıl biraz daha geri kalmakta, sözleşmeli ve ücretli öğretmen ile sorun geçiştirilmektedir. İlköğretimden yoksun çocukların sayısı her yıl artmaktadır. Sayısal açıdan ilköğretime devamlılık son yıllarda düşüşler göstermektedir.
TÖS’e göre, Öğrenmenin amacı insanı ve yaşamı yükseltmektir. Başta öğretmeni üzen bu manzaranın iyiye dönüşmesi için; sorunların üstüne iyi niyetle, halkçı anlayışla, Köy enstitülerinde uygulanan ilkelerin, anlayışın, yöntemin ve eğitim öğretim tekniklerinin bugün ilkokuldan üniversiteye her kademedeki bütün eğitim öğretim kurumlarımızda uygulanması ile mümkün olacaktır.
TÖS’ün Kurucu Genel Başkanı Fakir Baykurt’un dediği gibi, “Bulunduğu dersliğin, köyün, mahallenin, kentin, en küçükten başlayarak kötü koşullarını değiştirmeye alışan çocuk, giderek, toplum ve ülkesinin kötü koşullarını değiştirme bilincine ulaşır. Kendisi başkasını sömürmediği gibi, başkasının kendisini sömürmesine de göz yummaz biçimde eğitildiği zaman, ülkesinin sömürülmesine karşı koyar. Sömürmenin sadece klasik yollarla değil, “yeni” yollarla da, yani kredi, yardım vb. yollarla yapıldığının ayırdına varır. Bundan kurtulmak için, öteki toplumların bireyleri gibi, yer altı ve yer üstü kaynaklarını kendisinin işletmesi gerektiğini, bunun için yeni araçlar geliştirmesi, tarımı geliştirip yeni endüstri kurması gerektiğini anlar.
Eğitim-öğretim programları ezbercilikten uzak, iş içinde yaparak, uygulayarak, üretime dönük, akılcı ve bilimsel olmalıdır. Öğretmenler önce Anayasa’da yer alan hak ve özgürlüklerin neler olduğunu öğretecektir; bunları öğretmek yetmez, bunları nasıl, hangi yasalardaki ölçülere göre kullanacağını öğretecektir.”
Ülkemizin Kurtarıcısı ve Devletimizin Kurucusu M.K. Atatürk’e göre; “Eğitim işlerinde ne olursa olsun muzaffer olmak gerektir. Bir milletin gerçek kurtuluşu ancak bu şekilde olur. Okul, genç beyinlere insanlığa saygıyı, millet ve ülkeye sevgiyi, bağımsızlık onurunu öğretir.”
2021-2022 Eğitim-öğretim yılında, Atatürk’ün gösterdiği hedefe hiç durmadan yürüyen, fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller yetiştirmeleri yolundaki görevlerinde tüm eğitim çalışanlarımıza başarılar diliyoruz. Yeni eğitim-öğretim yılımız kutlu olsun.