Türk Silahlı Kuvvetleri, Türkiye Cumhuriyeti'nin "garantör devlet" statüsüne dayanarak, 20 Temmuz 1974 tarihinde Kıbrıs'ta baskı ve şiddete uğrayan Türk soydaşlarımızı özgürlüğe kavuşturdu. 46 yıl önce, Rum zulmüne son vererek güvenli bir ortam sağlayan "Barış Harekâtı" gerçekleşti.
Bülent Ecevit başkanlığındaki koalisyon hükümeti, 15 Temmuz 1974 günü Kıbrıs'ta Enosis tezini uygulamak isteyen Nikos Sampson darbesi üzerine büyük bir diplomatik taarruza geçti. Diğer garantör
devletlerin ayak sürümesi karşısında Türk Silahlı Kuvvetleri, ABD başta olmak üzere NATO ülkelerinin bütün engellemelerine rağmen harekete geçerek 20 Temmuz 1974 sabahı kan pahasına Kıbrıs'a barış götürdü.
Türkiye'nin bu müdahalesi, sadece adadaki Türk soydaşlarımıza can ve mal güvenliği götürmedi. Aynı zamanda Kıbrıs'ta yaşayan Rum asıllı halkı da faşist Sampson rejiminden kurtardığı gibi, 1967 yılından itibaren faşist "Albaylar Cuntası" altında inleyen Yunanistan halkına da özgürlük götürdü. Sampson darbesinin önünü açan "Albaylar Cuntası" devrildi.
Kıbrıs Barış Harekâtı ile sadece Kıbrıs'a barış götürülmedi, aynı zamanda Türkiye'nin Akdeniz'deki güvenliği sağlandı. İlk çağlardan bu yana Doğu Akdeniz'deki en stratejik bölge olan Kıbrıs'tan, kendine
gelecek askeri tehdidin önünü kesmenin yanında, batmaz uçak gemisi konumundaki bu güzel adadan Ortadoğu ülkelerine yönelecek tehdidin de önünü kesme konumuna girildi.
Ne var ki Türkiye, Kıbrıs Barış Harekâtı nedeniyle yıllarca Batılı ülkelerin siyasal, ekonomik baskısı ile karşı karşıya kaldı. ABD uzun yıllar ülkemize silah ambargosu uygulamanın yanı sıra ekonomik yaptırımlar getirdi. Ancak Türkiye bu baskılara boyun eğmedi. Kıbrıs'ta adil bir çözüm sağlanamayınca da Rauf Denktaş'ın girişimleri ile KKTC (Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti) ilan edildi.
Unutulmamalıdır ki; Türkiye'nin güvenliği Kıbrıs'tan başlar. Kıbrıs'taki soydaşlarımızın güvenliği de Türkiye'ye bağlıdır. Kıbrıs'ı veren Türkiye'yi verir.
Atatürkçü Düşünce Derneği olarak, 47 yıl önce Kıbrıs'ta barışı sağlayan kahraman şehit ve gazilerimiz başta olmak üzere, dönemin siyasal önderlerini bir kez daha saygı ve minnetle anıyoruz.