Merhaba değerli okuyucular, bu yazımda Bulgaristan’ın 2. Büyük şehri olan Filibe kültür gezim hakkındaki izlenimlerimi sizlerle paylaşacağım. Dünyayı etkisi altına alan Covid-19 pandemisi nedeniyle uzun bir süredir kültür turlarına katılamıyoruz. Covid-19 pandemisinden dolayı hızla artan vakalar nedeniyle herkes gezmeyi, yeni yerler, yeni insanlar tanımayı, sosyalleşmeyi, arkadaşlarımızla zaman geçirmeyi özledi. Pandemi herkesi olumsuz yönde etkilendi.
Geçmişteki pandemi öncesindeki günlerin kıymetini sanırım herkes çok iyi anladı. En son 10 Ekim 2020 Cumartesi günü, günübirlik Ormanya-Maşukiye-Sapanca doğa gezisine katılmıştım. Bu yazımda geçmiş yıllarda katıldığım Bulgaristan’ın Filibe şehrine kültür turlarındaki izlenimlerimi sizlerle paylaşmak, hem de güzel günleri anmak istedim.
Filibe’ye ilk 2018 yılında gitme şansım oldu. Daha sonra 2 kez daha gelmek kısmet oldu. Yedi tepeli bu güzel büyüleyici şehir ayrıca 2019 Avrupa Kültür Başkenti seçilmiştir. Osmanlı kültürünün etkisi ve ondan önceki Roma etkisi altında kalan Filibe içerisinde çok sayıda tarihi eser barındırıyor. Otobüsümüzden inince gezimize şehrin merkezinde olan birçok dükkân ve alışveriş merkezinin yer aldığı Knyaz Aleksander 1 Caddesine doğru yürüyüşe başlamadan hemen önce Roma forum kalıntılarını görebilirsiniz. Buraya gelirken yanınıza fotoğraf makinenizi almanızı şiddetle tavsiye ediyorum. Trafiğe kapalı olan şehrin en gözde, en hareketli KnyazAleksander 1 Caddesinde Belediye Binası, çok sayıda mağaza, kafe, otel ve lokanta mevcut. Keyifli, güzel bir yürüyüş sonrası caddenin sonuna geldiğinizde karşınızda Cuma Camii’ni göreceksiniz. Osmanlı’dan günümüze ulaşmış Cuma Camii hala aktif olarak kullanılıyor. Hemen önünüzde sıra sıra basamakların olduğu bir stadyum kalıntısı var. Günümüze küçük bir kısmı ulaşmış stadyum 240 metre uzunluğunda ve yaklaşık 30 bin kişilik. Dilerseniz Roma stadyumunun 3 boyutlu filmini bilet alıp izleyebilirsiniz. Filibe’ye gelen birçok turistin ilgisini çeken yer, kuşkusuz Eski Filibe adında şehrin en eski bölümüdür. Burada cumbalı eski Türk evlerini görebileceğiniz. Eski evler ve üzerinde yürüdüğünüz harika Arnavut kaldırımlı sokaklar adeta tarih kokuyor. UNESCO tarafından koruma altına alınan bu bölgede yavaş yavaş yorucu bir yokuşu çıkarken Nöbet Tepe’ye doğru yaklaştığınızda Etnografya Müzesini, sanat galerisi olarak kullanılan eski konakları, müzeleri ve kiliseleri göreceksiniz. Yürüyüş esnasında her an bir sokak sanatçısına rastlamanız mümkün.
Filibe’de benim dikkatimi çeken birçok yerde heykeller var. Özellikle sanat galerisinin önündeki, elinde çerçeve tutan adamla ve şehir merkezindeki Milio heykeli ile hatıra fotoğrafı çekilmeden bu güzel şehirden ayrılmayın. Nöbet Tepe’den önce yolunuzun hemen üzerinde bulunan Etnografya Müzesini mutlaka ziyaret etmenizi öneririm; benim Filibe’de en çok beğendiğim yerdir.
Nöbet Tepe’ye gelince tüm şehrin kuş bakışı görünüşü harika. Eminim gece de harika olur buradan izlemesi kenti. inşallah bir gün gece de izlemek nasip olur, hem de görüntüyü fotoğraflamak. Ayrıca buradan Meriç Nehri’ni izleyip hem biraz dinlenebilir, hem de doyumsuz şehir manzarasının tadını çıkarabilirsiniz. Bu arada Hisar Kapı da beni çok etkiledi. Yanındaki tarihi evle harika görünüyor. Filibe’nin en eski kilisesi Aziz Konstantin ile Aziz Elena kilisesini ziyaret edebilirsiniz; gerçekten görülmeye değer. Eski şehir bölgesi içinde bir de Mevlevihane var. İçeri girebilir, girişin hemen sağında binanın geçmişini anlatan tasvirleri görebilirsiniz. Mevlevihane günümüzde restoran olarak kullanılmaktadır.
Eski şehrin en önemli simgesi ise bence Roma Antik Tiyatro. Yaklaşık 7.000 kişi kapasiteli tiyatro halen Filibe’de birçok konser ve etkinliklere ev sahipliği yapmaya devam ediyor. Burada bir konser izlemek harika olurdu.
Eski şehirdeki gezinin sonuna doğru biraz mola verip dinlenmek isterseniz Cuma Camii’nin hemen altında küçük bir kafe var. Ben burayı tercih ediyorum. Türk kahvesi veya çayınızı içerek dinlenebilirsiniz.
Benim tavsiyem imkânınız varsa Filibe’ye kesinlikle konaklamalı olarak gelin, gecesi ayrı, gündüzü ayrı güzel. Tarih kokan bu yedi tepeli şehrin diğer tepelerini görün ve şehrin sokaklarında kaybolun; keşfedeceğiniz bence daha birçok güzel yerler var.
Filibe şehri tüm güzelliğiyle adeta bir açık hava müzesi gibidir. Ben bu şehri seviyorum. Benim 3 kez keyifle gezip fotoğrafladığım Filibe beni çok etkiledi. İnşallah tüm dünyayı etkisi altına alan Covid-19 pandemisinden bir an önce kurtuluruz, özlediğimiz güzel, sağlıklı günlerde nice güzel gezilere katılırız, yeni yerler keşfederiz.
Bir sonraki yazımda görüşmek üzere sağlıklı güzel günler dilerim!