Kısa bir süre önce, yıllarını bu ülkenin kalkınmasına vermiş, çalışma hayatını tamamlayınca da emekli olmuş, siyasi iktidarlarca görmezden gelinen, sıkıntılarına, dertlerine çözüm getirilemeyen, ezilen, yüzleri bir türlü gülmeyen, sayıları 14 milyona yaklaşan emekli kesiminden söz etmiştim.
Bu gün de onların sosyal ve ekonomik sorunlarına, örgütlenmelerine, Sendikal faaliyetlerine çıkarılan engellerine ve hukuk mücadelelerine değinmek istiyorum.
Batı ülkelerindeki emekliler aldıkları maaşlarıyla yurt içi-yurt dışı gezilerini yaparlarken, rahat ve huzurlu bir emeklilik süreci yaşarken , bizde ise 8 milyon emekli açlık ve yoksulluk sınırı altında maaş alıyor. Ay sonlarını zor getiriyor. Kendilerine bakamayan emekliler pandemi döneminde işini kaybetmiş, işyerini kapatmış, çocuklarına da bakmak zorunda kalıyorlar. Seslerini basın ve medyadan duyurmaya çalışsalar da mağduriyetlerine, sıkıntılarına çözüm getiren yok.
Halbuki bu gün 14 milyona yaklaşan emeklilerin aileleri de dikkate alınırsa 30 milyona yakın bir nüfusa sahip oldukları görülüyor. Yasalar el verip örgütlenmiş olsalardı, ülkemizdeki siyasal konjonktürü değiştirebilecek bir potansiyale de sahip olacaklardı. Siyasi parti kursalar tek başlarına iktidar olabileceklerdi.
Son yıllarda emekliler ile ilgili olumsuz gelişmelere bakacak olursak:
-Emekli-Emekçi kesimlerini hak kaybına uğratan bir dizi kanun çıkarıldı.
-Emekli aylığı bağlanmasının hesaplama ve artırma yöntemleri değiştirildi.
-Maaş zamları 6 şar aylık TUİK Tüfe artış oranına endekslendi. Gerçek enflasyon görülmedi.
-Açlık ve yoksulluk sınırı altında maaş alanların sayısı giderek arttı.
-Satın alma güçleri sürekli geriledi. Büyümeden emeklilere refah payı verilmedi.
-Emekliliğe hak ediş koşulları ağırlaştırıldı. Emekli olma yaşı yükseltildi.
-Taban aylık uygulaması kaldırıldı. Aylık bağlama oranları indirildi.
-En iyi emeklilik sıralamasında 37 ülke arasında Türkiye sondan 3 ncü sırada yerini aldı.
-Emeklilik- yaşlılık politikalarına uygun mevzuat düzenlemeleri yapılamadı.
-Pandemi sürecinde 65 yaş üstü olanları koruyacak tedbirler alınamadı. Evlerine kapatılan bu kesimin kronik hastalıklarının yanı sıra psikolojik sıkıntılar yaşamalarına yol açıldı.
- Emeklilerin örgütlenmesine, sendikal faaliyetlerine 25 yıldır engel olundu. Batı ülkelerinde emeklilerin sendikal mücadelesine hiçbir engel yok iken bizdeki aykırılıkları anlamak mümkün değil.
Bakınız değişen dünya koşullarında geçmişte ”Birleşmiş milletler ekonomik sosyal ve kültürel haklar sözleşmesi, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi, Avrupa insan hakları sözleşmesi gibi sözleşmelere ülkemizin imza atarak taraf olmuştur. Ülkemizde AYM kararlarının, AİHM kararlarının tanınmadığı bir süreç yaşadığımızı biliyorsunuz. DİSK’e bağlı 1995 te kurulan Emekli Sen ile 2017’de kurulan Tüm Emekli Sen, yıllardır hukuk sistemimizin noter sistemine dönüştürülmesi nedeniyle uzun bir mücadele verdi. Halen vermeye de devam ediliyor. Son olarak 2017 yılında Ankara Valiliğinin bu sendikanın kapatılması için Ankara 34. İş mahkemesine, izine tabi oldukları gerekçesiyle açılan davaya mahkeme kapatma kararını verince konu İdare Mahkemesine taşındı..
Ankara Bölge Adliyesi 29.Hukuk Dairesi 25.12 2020 tarihinde, uluslararası sözleşmeleri esas alarak, Anayasamızın 17. Madesinde yer alan”Herkes yaşama maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir.” ilkesine dayanarak Emeklilerin Sendika kurabileceğine ve üye olabileceğine hükmetmiştir. O zaman bu kararla emeklilerin örgütlenmesine de olanak sağlanmış oluyor. Bugüne kadar örgütlenemeyen emekliler için bu karar çok önemlidir. Yargı kararlarını tanımayan anlayış bu kararı da tanımam diyebilir mi? Der ise emekliye AİHM yolu mu görünecektir...
Bu karar kesinleşir ise ve bugün yapılması gereken duruşmada aksine bir karar çıkmaz ise emekliler için Sendikal hareket ülkemizde yeni bir ivme kazanacaktır. Yeni süreçte sendikalar emekliye ulaşarak sendikaların hak arama örgütü olduğunu anlatarak, ikna güçlerini kullanarak, güven vererek yeni üye kazanımlarını hızla sürdürmelidirler. Daha sonra da güçlerini birleştirerek tek çatı halinde birleşmeyi sağlamalıdırlar. Örgütlü ve güçlü mücadelenin yolu budur.
İnsanca yaşanacak bir yaşam için, emeklilerin sendikal mücadelesinin kaçınılmaz olduğuna inanan biri olarak; tüm bunlarıngerçekleşmesi halinde emeklilerin yoksulluk ve açlık sınırı altındaki maaşlarının toplu sözleşmelerle düzenlenmesi, maaş eşitsizliğinin giderilmesi, Hak ve hukuklarının savunulması, İntibak yasasının hayata geçirilmesi, EYT sorununun çözülmesi mümkün olabilecektir.