İnsana ve insanlığa hatta doğala düşmanların ürettiği adi kavramlardan biri olan Irkçılık, malum futbol maçı yüzünden yine popüler gündeme geldi. Kısaca belirtmeliyim ki insanlar arasında ırk diye bir gerçeklik yoktur; uydurulmuş kavram olaraksa vardır. Bazı magazin profesörlerin dediği gibi abes de değildir ‘ırk diye bir şey yoktur’ sözü. Irkçılık sapıkça üretilmiş siyasi bir kavramdır. Doğada var kabul eden savunucuları ya da yerenleri hem bilimde hem de politik ortamda (sağdan-soldan) bulunur çünkü ırkçılık aynı zamanda bir piyasa tanımı da olmuştur. Bu erk müptelası insanlar daima ırkçılık kavramını lehte ve aleyhte canlı tutmaktadır. Kurdukları uydurma ırkçılık sistemi adeta maymuncuk gibi siyasi her kanlı kapıyı açar; kölelikten sömürüye hatta hür bırakmaya kadar türetilen eylemlerle karşılıklı dokurlar bu belayı yeryüzünde. Hem ırkçı hem de ırkçılık karşıtı gibi görünürler. Açık ırkçıların ne olduğu üç aşağı beş yukarı bellidir ama ya gizli ırkçılar; onlar da dünyadaki insanları bir yere toplayıp ‘ırklara düşman değiliz, ırkçı değiliz’ diyerek özgürlük namına birkaç sosyal hak karşılığı yine savaş ganimeti köleler gibi işyerlerinde, fabrikalarda sömürür dururlar.
Irk var dediğin zaman, zaten “İblisi tele çıkarttım” da demişsindir! Artık başlar savaşın, yağmanın, talanın, insanı sömürmenin kanlı veya rengârenk parodileri. İnsanlığın zihni aydınlanmasın veya iyice kararsın diye herkesi ırkların var olduğuna inandırırlar. Sağ, sol, faşist, liberal, vesaire… Mesele doğaya ve insanlara hükmetmektir. Vurgulayayım: Irk yoktur ve başka söz de yoktur. Tıbbi meseleler evrensel kimliğe haiz bilim insanlarının doğal doğru örüntü ilkelerine dairdir. Kısa değiniyorum.
Uzaydan gelse dahi İnsan, İnsandır!
Karanlık çağlardan bu yana politik bir uydurma olan ırkçılık kavramı gerçekte doğada yoktur. Bunu kavramanın en basit yolu dünyanın her yerinde yaşayan insanların birbirlerinden çocuk sahibi olabilmesidir. Eğer biri uzaydan da gelseydi ve bir yeryüzü insanıyla birleşseydi, bebek doğsaydı ve bu bebek yeryüzü bebekleri gibi büyüyüp gelişseydi o uzaylı denilen varlık da uzaylı değil insan olarak tanımlanırdı çünkü uzaydaki gezegeninin doğasından edindiği farklı doğal görünüşüne rağmen özünün insan özdeşi olduğu ortaya çıkardı. Burada bir önemli konunun daha altını çizmeli: ‘özürlü’ veya moda deyimle engelli insan da yoktur, aslında. İnsan daima insandır ve tamdır. Bütün bunların böyle olmadığına insanlar inandırılmıştır; farklılıklar doğallıktır ancak zalim insanlar standartlar üzerlerine hayatlarını ve işletmelerini inşa etmiştir bittabi iktisadidir ve hepsi kâr ile ganimet ile iş gördürmek ile ilgilidir; acı ama gerçek.
Çağlar boyu doğaya uyumlanmalarla oluşan farklı insani ve tabii yansımaların ihtişamı özetle ırkçılık kavramıyla rezil edilmiştir. Bunu yapanlar adeta zehirli sarmaşık gibi insani düşünme melekesini ele geçirmişlerdir. Çeşitli eğitimlerle ele geçirdikleri zihinleri eksiksin, farklısın, utanmalısın veya fazlasın, özelsin, niteliklisin, şusun busun ve bunlara benzer içeriklerle kodlamışlardır.