OLCAY DAL - Edirne Yenigün Gazetesi

Bir öğretmen eğitim fakültesini bitirir bitirmez ataması yapılsın, mesleğine başlasın, öğrencilerine kavuşsun ister. Atanamayan öğretmen yoktur, ataması yapılmayan öğretmen vardır zira.

Bir öğretmen öğrencilerinin karşısına hazırlıklı çıkmak ister. Hem bilgi birikimi, hem de taksitlerini nasıl öderim diye düşünmeyeceği kılık kıyafet ve bir çift ayakkabı ile.

Bir öğretmen kirada oturduğu evinden çıkıp, okuluna sorunsuz ulaşmak ister. Okuluna. Çünkü öğretmen işe gitmez, okuluna gider. Ücretsiz servisi, lojmanı yoktur, olsun ister olmayacağını bilerek. Parasını öder ve planladığı zamanda okuluna ulaşmak ister. Ya nöbetçidir ya da ders notlarını fotokopi çekecektir.

Bir öğretmen, okulunda güler yüzlü, liyakatli, işini severek yapan, tek derdi öğrencisini ve öğretmenini mutlu etmek olan idarecileri olsun ister.

Bir öğretmen,eksi bakiyede olmayan, ikinci bir işte çalışmayan meslektaşlarıyla tek konusu öğrencileri olan sohbetler yapmak ister öğretmenler odasında.

Bir öğretmen, alacağı görevde(varsa kendi sendikasından istifa edip) belirli bir sendikaya üye ol baskısı yaşamasın ister.

Bir öğretmen, sınıfına girdiğinde, aklı işsiz anne babasında ya da kardeşinde değil dersinde,defteri kitabı tastamam, karnı tok, sırtı pek öğrencilerle karşılaşmak ister.

Bir öğretmen, akşam evlerinde eline cep telefonu yerine kitabını alan, televizyondaki dizisini değil çocuğunun kendisini izleyen velileri olsun ister.

Bir öğretmen, eğitimden başka derdi tasası olmasın, fikri hür, vicdanı hür, dünya vatandaşı öğrenciler yetiştirsin, meslektaşının dersini ayakta dinlemiş Başöğretmeni Mustafa Kemal’e mahcup olmasın ister.

Bir öğretmen, çocuğunu başka bir şehirdeki üniversitede maddi zorluk çekmeden okutmak,okuttuktan sonra da iş sahibi yapmak ister.

Bir öğretmen, vakti gelince gönül rahatlığıyla emekli olmak ister. Evladının mürüvvetini kredisiz, borçsuz yapsın, doğum gününde torununa düşünmeden hediye alabilsin ister.