Mustafa Kemal Atatürk planlamadır. 1906’da subay arkadaşlarıyla kurduğu “Vatan ve Hürriyet” cemiyetiyle de kanıtlar bunu , “Geldikleri gibi giderler” sözüyle de, 1926’da Alpullu’da kurulan şeker fabrikasının yanında camili, yüzme havuzlu bir şehir planlarken de. Gidişatın kötü olduğunu, bir şeyler yapılması gerektiğini anlayarak 1919’da başlayacağı süreci 1906’da, 1923’te yapacaklarını 1919’da, 1930’larda yapacaklarını da 1923’te planlamış bir liderdir.
Mustafa Kemal Atatürk cesarettir. O günlerde herkesin gözünde ulaşılamaz bir kişi, ilahi bir karakter gibi görünen, söyledikleri emir addedilen padişaha karşı çıkabilmiş cesur bir kişiliktir. Kuzey Afrika’dan Çanakkale’ye, Sakarya’dan Eskişehir’e kadar savaş meydanlarında alışılmamış taktikler vermiş,cesur bir komutandır.
Mustafa Kemal Atatürk alçakgönüllülüktür.Büyük zaferler kazanmış, dünyanın sayılı krallarını, cumhurbaşkanlarını, bakanlarını ağırlamış biri olmasına rağmen yol yapımında çalışan işçilerin yer sofrasına bağdaş kurarak oturan, onların soğan ekmek ve zeytinden oluşan öğle yemeklerine ortak olan bir cumhurbaşkanıdır.
Mustafa Kemal Atatürk gözyaşları kirpiğinin ucunda olmaktır. 35 yaşında hayatını kaybeden Mustafa Necati için “Ne evlattı O” diyerek gözyaşı dökmesi, bam teline dokunan şarkılarda gözlerinden yaşlar dökülmesi göstermiştir ki ömrü cephelerde geçen, kan ve barut kokusu içinde yaşayan, ölümü ömrünün her saniyesinde defalarca yaşamış ama yine de insan kalmayı başarabilmiş bir askerdir.
Mustafa Kemal Atatürk gözlemlemektir, gözlemlediğini kendi kültürüne uyarlamaktır. O güne kadar, savaşmaktan vakit bulamadığı, Bulgaristan ataşeliği yıllarında dinleyerek hayran kaldığı opera sanatı sayesinde, yıllar sonra genç Türkiye Cumhuriyeti’nin sanat yaşamının temellerini atacaktır. Yine Sofya’da, girmek istediği lüks kafeye alınmaması karşısında Bulgar köylüsünün takındığı isyankâr ve haklı tavır, O’na,üreten ama toplum hayatından dışlanmış insanlarımızı, sosyal hayata katmak için projeler ürettirecek ve “Köylü milletin efendisidir” dedirtecek gerçek bir devrimcidir.
Mustafa Kemal Atatürk yaşamayı sevmektir. Eğlenmeyi, iyi giyinmeyi seven bir kişidir. Cumhurbaşkanlığı yaptığı sürede değil Manastır Askeri İdadisi yıllarında da öyledir, İstanbul Harp Akademisi günlerinde de. Klasik bürokrat ya da üst düzey askeri sıkıcılığını göremezsiniz günlük hayatında. Dans etmeyi seven, bunuda halkın önünde yapmaktan çekinmeyen bir centilmendir.
Mustafa Kemal Atatürk okumaktır. Her zaman okumaktır, cephede bile, savaşın en çetin günlerinde hem de. Kuru kuruya okumak değil, okurken yazarla çeliştiği konuları not alan, öğrendiklerini günlük hayatına uyarlayan iyi bir okuyucudur.
Mustafa Kemal Atatürk geleceği görmektir. 1930’larda, manevî miras olarak hiçbir âyet, hiçbir dogma, hiçbir donmuş ve kalıplaşmış kural bırakmayan, bunun yerineilim ve aklı manevi miras olarak bırakan bir ilericidir.
Mustafa Kemal Atatürk gerçekçi olmaktır. “İki Mustafa Kemal vardır: Biri ben, et ve kemik geçici Mustafa Kemal… İkinci Mustafa Kemal, onu "ben" kelimesiyle ifade edemem; o, ben değil, bizdir! O, memleketin her köşesinde yeni fikir, yeni yaşam ve büyük ülkü için uğraşan aydın ve savaşçı bir topluluktur. O Mustafa Kemal sizsiniz, hepinizsiniz. Geçici olmayan, yaşaması ve başarılı olması gereken Mustafa Kemal, O’dur!” diyebilmiş bir insandır.
Mustafa Kemal Atatürk ölümsüz olmaktır. Aramızdan ayrılışının 82. yılında bile.