Soğuk günler geldi. Kimimiz doğalgaz faturasını, kimimiz sızlayan kemiklerini, kimimiz yiyeceği ekmeği düşünürken ninelerimiz, dedelerimiz de bir yaz daha görüp göremeyeceğini düşünmekte. Soğuğun da sımsıcak sesi vardır, duymasını bilene. Tarlalar boş görünse de yeni ürünlerin tohumları soğuğa ihtiyaç duymakta serildikleri toprağın altında. Soğuk, denizde de güzeldir sıcakta kanı kaynattığı gibi. Soğuk mutlaka sevilmelidir ki böylece hayat erbabı yoluna devam etsin.
SOĞUĞUN SESİ
Rüzgâra kapıl da gel bir mızıka ezgisiyle;
Geçtiğimde parıltılar ülkesine
Fırtınalı gecelerde ışıkları sönmeyen fenerlere
Bir mızıka ezgisiyle…
Sadece sana çalsam seni çağıran ezgiyi
Bulacak nefesimin çırpınışı seni, döneceksin bana!
Derinlikler buzul kayalardan ibaret
Fakat buzdan derinlikler sıcak vatanımdır
Bir mızıka ezgisiyle insen derinlere
Balıklar konuşurdu buzul sıcaklığında sana
Başına körpe defne dallarından taç örsem
Uçuşurdu sesin ruhu halende
Bilgiyle burnum sızlayınca geldiğini bilirdim
Sana çıpa ördüm bilinmeyen cümlelerden
Sürüklenme diye büyülerde inerken derinliğe
Duymadın imdadımı, ölüm yüzüme açıldı
Gözlerin bana açılmadı
Tacirin Son Günü adlı şiir kitabımdan…