Yeniden dereleri, ağaçları, kuşları, böcekleri, kırın otunu sevmeliyiz; iyi olanı bilmeli ve tüketmeliyiz tüm bunlar bizim doğal hakkımızdır.
Tüm dünya insanları alışverişin içinde yaratılan bir muammada doğal haklarını iyice unuttu. Sadece elinde kalan hakkın havayı bedava teneffüs etmek olduğunu vurgularsak durumun dramını abartmayız, o da kirlendikçe kirleniyor. Dünyadaki halklar, temel ihtiyaç hakları dâhil alışverişle sersemlemiş durumda. Öyle ki bu durumun televizyonun veya çok çeşitli medya organlarının reklam bombardımanıyla, propagandalarıyla dünyadaki herkesi bir kültür bunalımına soktuğu açık, terör de zaten bundan beslenmektedir.
Reklamı yapılan ürünler doğal haklara binaen etik olduğu sürece reklamın da bir sakıncası yoktur, alışverişin de öyle zira insanın çalışıp üretmek de doğal hakları arasındadır. Tanrı insanı eşit yaratmıştır, bunun anlamı doğada herkesin eşit haklarının bulunduğudur. Bu haklar parasal değildir, takas da edilemez. Deniz gibi, göl gibi, şifa bulmak yemek yemek gibi tüm haklar barınma da dâhil insanların ve diğer canlıların ortak haklardır. Birisinin ne kadar fazla üreteceği de yine doğal haklardan ne kadar çok egoistçe faydalandığıyla ilgilidir. Bitkilerin çoğalmasından hayvanların üremesine kadar doğal dengenin etiğiyle doğrudan ilişkilidir yeryüzünde insan eliyle yapılan her faaliyet.
Biz insanlar doğal haklarımızı yeniden hatırlayalım ve ticaretin iyi olanını koruyup bu yönde doğal haklarımızı ihlal edenlere dair bilinçlenelim. Bunun için şeffaf platformlar kurmak gerekir ve burada devletin, kendi insanları ve doğal varlıkları lehine bir duruş koyması da yine ülkesini ve topraklarını seven gerçek yani doğallığını unutmayan insanlarla mümkündür.
Sadece Türkiye değil, küresel olarak konuyu ele alıyorum. Herkesin farkında olduğu gibi birçok ticari ünite bu doğal hakları suiistimal etmekten geri kalmıyor. İnsanın kendi doğasını sevme ve çevresinde mutluluğu yaşama erkesi bu yönde üretilen çeşitli küresel ve yerel felsefelerle söndürülüyor. Özü doğala yatkın olan ülkemiz de maalesef halkın denetimine kapalı ticari entrikalarla sürüklenerek çelişkili ruh hallerinde vatanına faydalı olamıyor.
Sağlıklı düşünen insanlar doğayı doğal olduğu için sever, zira doğanın bir yaratığı olduğunu yalın ruhunda hisseder. Her canlı gibi biyolojik haklarının korunmasını arzular. Yeryüzündeki tüm insanları birbirine bağlayan bu ortak varoluş politik değil, değişmez gerçekliktir.
Kasten ya da bilinçsizce kurgulanarak doğrudan doğal sevgiyle olgunlaşan insanları hedef alan kötü niyetli ticareti ve onun benimsetici reklamları ancak yine doğru bilgiyle yapılan iyi reklam ve iyi propagandayla dizginlenebilir. Doğal düşünmekten gayri, yapay güdümlü cahillikle kurgulanan sevginin ve sevebilmenin her türlüsünü yozlaştırmaktan geri kalmayan az ama gücünü etkin kullanan bu yapılar hem bilimin hem de sanatın evrensel doğal değerlerini ve etiğini bilerek veya önemsemeyerek talan ediyor.
Biz iyiyi ve doğalı seven ve ülkesinde huzurlu yaşayıp diğer uluslara örnek olmaktan yana üretimde bulunan bireyler her koşulda barış içinde dayanışmalıyız. Birlikte üreterek ülkemize faydalı olmalıyız, küçük hesaplar yapma hatası kötünün ekmeğine yağ sürmektedir. Dünyamızın başına bela olan başta terör ve çevresel felaketler kesinlikle bilgiseldir ve yine tek çözümü bilgiyle ıslah edilebilmesidir.
Sağlıklı bir çevrede sağlıklı bir eğitim şarttır. Düzgün eğitimleri alan bir nesil ancak ülkemizde doğruyu yaygınlaştırabilir. Bunun için doğal doğruluklar ve esenliğin diri tanıtımları lehine dayanışmaktan başka seçeneğimiz yok.
Buradan bu yönde hissiyatı olan tüm firmalara, kurumlara, kişilere bir çağrıda bulunuyorum. Büyüğü küçüğü yok bu işin! Ülkemizi seviyorsak bilinçsizce yapılan hataları düzeltmek için vatandaşlar olarak birbirimizin düşüncelerinden ve yeteneklerinden önyargısızca faydalanalım yoksa kötü olanın oyununda sürüklenir dururuz ayrıca helalinden yediğimiz yemeğe içtiğimiz suya nankörlük etmiş oluruz. Anadolu dolayısıyla Türkiye dünyaya yeni bir ışık olabilir, bundan kuşkum yok. Dünyadaki insanlığın daha az tökezlemesinde inisiyatif almış olmamız inanın atalarımızın da ruhunu şad edecektir.
Kolay değil ama mümkün!