Oyunların doğasını anlamak çok önemlidir. İnsanlar oyunun kurallarına uyar, oyunun kuralları da kendine bağlı verilerle insanlara birtakım meziyetler yükler. Oyun bağımlılık olur eğer kişinin işine yarıyorsa; ileri boyutlarda insanlar ilgilendiği oyunu oynamasa bile oyundan kazandığı verileri daima tekrar ederek, uygulama alanlarını genişleterek yaşar.
Satrancı genellikle okey, tavla gibi oyunlara karşı hep övmüşlerdir. Bilinen tavla ve okey oyun kuralları yalınlığında insanın insana ağ-kapan kurmasına vesile olamaz ancak satrancın oyun kurallarından oyunun sağladığı edinimin iyiye ya da kötüye kullanılma potansiyeli objektif biçimde sübjektifin niteliğine göre indirilmeyi bekler. Bu satrançtaki madalyonun diğer yüzüdür öyle ki satranç oynayanlar sadece sevgiyi, doğala uygun olanı paylaşmak-geliştirmek için düşünüyorlarmış gibi reklam edilirler! Satranç çözüm üretmeye yarayan zihnin zindeliğine vesile olsa da beynin hangi amaçlar için zinde tutulduğu da önemlidir: ölüme mi yaşama mı; doğaya mı endüstriye mi, güçlenenin masumu daha fazla ezmesine mi?
Altını çizmeliyim ki, satranç iyilik ve kötülük örüntülerinde oynayanın genel kültürüne göre iki ağızlı keskin bıçak gibidir. Tavla ile okeyse yalınlığında insani eğlenceden ibarettir. Kaslarını geliştiren boksör ne için dövüşür veya kung fu felsefesi nedir? Bütün bunlar gizli işler için mi, insanın insanı sömürmesi için mi öğreniliyor yoksa doğanın dolayısıyla insanlığın ruh ve beden menfaatine mi? Cevabı uzun…
İnsanların oynamayı ya da seyretmeyi seçtikleri oyunlar kişiliklerini de yansıtabilir. Şu oyunu oynuyor ya da seyrediyor diye de insanlar yargılanmaz. Ama bir gerçek ki oyunlar zamanla bazı bireylerin davranışsal niteliklerini belirler; biyolojik bedeni tıpkı cinsel hissi, açlık tokluk hissi gibi beynine bana “Oyundan beslenen bir tasarım yap” komutu gönderir, zira biyolojik beden oyun yönünde eylem için hazırdır! Okeyle tavla herkesin bildiği gibi şansa dayalı oyunlardır, futbol da aslında temelinde bir şans oyunudur.
Şans ya da talih doğal elemanların manipülasyonuyla açığa çıkan insan ilişkileri temelinde kurmaca bir kazanç ya da kayıptır. Okey ve tavla gibi oyunlar, içine maddi bir mübadele değeri karıştırılmadığı sürece insanların eğlenmesine vesile olan akla ve mantığa uygun oyunlardır; kişileri sosyalleştirir, arkadaşlık bağlarını kuvvetlendirir. Tavla ve okeyin şans yapısı iyilik ya da kötülük üretmeye aracılık edemez; kuralları kapsamında sosyalliği, dikkati ve emniyeti geliştirmesi için zarlardan ve karıştırılmış taşlardan sadece muamma yaratımı edinir. Bazı insanlar bu oyunları kumar ediyorsa o zaman açmaya çalıştığım oyun kavramı değişiyor. Kumar kavramını açmayı gelecek yazıma bırakıyorum.
Okey ve tavla gibi oyunları oynamak için dikkat ve takip gerekir ama asıl güç zarların veya okeyde çekilen, dağıtılan, atılan taşların daraltılmış muammasındadır. Bu insanın kendinden ibaret olmadığını ve kendi dışında olan doğal gerçekleri düşünmesine faydalıdır. Satrançsa bir insanın kendi başına ne yapıp yapamadığıyla ilgilidir; yalınlığında asosyal bir oyundur. Stratejisi için geniş zamanları, taktikleri için dar zamanları etkin kullanmayı öğretir ve satranç kesinlikle bir beyin sporudur, sadece eğlence değildir. Eğlence oyunlardan daha yukarıda bir kavramdır, bazı oyunları doğurur ama tüm oyunlar eğlenceden doğmaz!