Konu miras olunca bazı insanlar durumu ganimet addederek hakkından daha fazlasını ele geçirmek için ne kadar sahtekârlık varsa uygulamaya koyulur; kimileri cinayeti bile hak görür! Öyle ki doğal varlıkların yok edilmesinin; çöplerin, ‘eğlence’ atıklarının bile bununla ilişkisi vardır.
İnsanların buluştuklarında kendilerini daha iyi yaşatacak konular üzerine konuşmak istemeleri doğal bir haktır. Toplumsal hayatın çelişkili hallerinden karışmış akıllarının, yeniden doğru düşünebilmesi ya da bir meslek hakkında ilerleme arayışı diyebiliriz kısaca medeni sohbetlere. Paylaşılan, çözüm aranan konular kişilerin ailesel ve kişisel gelişimine göre çeşitlilik gösterse de herkes kati olarak bilir ki insanlar birbirlerini ya da üçüncü kişileri aşağılamak için buluşmaz.
Düşünün ki birilerinin sürekli buluşma sebebi birbirlerini, birilerini aşağılamak veya birbirlerini dolandırmak olsun… Gıyabında konuşulan, hakkında atıp tutulan kişilerin yani üçüncü kişilerin aslında bu zihniyetteki insanların hedefi olduğunu bilmesi gerekir. Kendisinden bir şey alma arayışıdır ama ne alacaklar? İşte bunun cevabı zamanla ortaya çıkar.
Yalan dolanlar, hileli hesaplar ve daha sonra kendilerindekinden başka hiçbir şeyin önemli olmadığına dair saplantılar. Kişilerin bu hastalıklı zihni bataklığı doğaya ve insan ilişkilerine doğrudan hasar üretir. Delilik, böyle insanların tek başına ya da bir tüzel kişilikle üçüncü kişilerin haklarını adaletle tartmadan sadece kendi akıllarındaki odaklarına (adalete) “Hakkım” diyerek su üstüne çıkar. Aklen sağlıklı insanlar üçüncü kişilerin haklarını somut verilerle gözeterek konuşur ve yapmak istedikleri eylemleri daima üçüncü kişileri de değerlendirmeye katarak planlar.
Hak ile emeğin ayrı şeyler olduğunu kavramak da önemlidir.
Üçüncü kişilerin emek vermedikleri bir faaliyete dair hakları bulunabilir. Daima emek ve hak ayrı hesaplanır. Kısacası birinin emek verdiği bir işte bir başka birinin emek vermesine gerek olmadan da hakkı bulunabilir; bu hakların çoğu yasal olarak koruma altına alınmıştır. Yasalara ve doğadan gelişen adaba önem vermeyerek ‘başkaları hakkından vazgeçsin’ diye birinin bir mirasa dair “Çalışıyorum, onu işliyorum, ben bakıyorum, ben ya da biz etrafını çevirdik” demesi kısmen gerçek olsa da aslında bu gerçeğe tutturulmuş ele geçirme niyetidir.
Örneğin bir mirasta yasal olarak ortak hakları bulunan kişilerden birisinin “Ben baktım ettim” diyerek gözüne kestirdiği yerlere el koyması veya üzerinden para kazanıp hepsini hesabına yatırması hırsızlıktır! Çünkü ikinci ve üçüncü kişilerin haklarını da kendi aile kütüğüne bağlı hanesine geçirerek para veya mal mülk kazanmıştır. Oysaki ilgili mirası işleme hakkı tüm hak sahiplerinindir. Emek veren hak sahibine emeğinden değil anlaşma yapacağı yasal hakkı oranından payını ödemelidir. Çapul yapacak zihnen hasta kişi “Bu kadarı fazla bile; hiçbiri bakmadı buraya; biz ilgilendik veya borcum var, mağdurum” tezgâhıyla kişisel veya ailesel menfaatini, çeşitli yasal veya töresel oyunlarla elde ettiği hırsız malını hanesine taşımayı huy edinir. Kimi zaman rüşvet olarak da kullanılır aldatılan üçüncü kişilerin miras hakları.