Bir bilinmezlik bir karmaşa içine girmişiz gidiyoruz.. İki farklı taraf oluşmuş yine herkes konuşuyor. Bir şeyler oluyor ama ne neden oluyor gerçek nedenini bilen yok. Neden bu haldeyiz? Mehmetçiğimiz sınır ötesinde can veriyor.. O sınır ötesinin insanı daha iyi hayat için yollarda can veriyor.. Bizim gencimizin aklına bir şehadet şerbeti konulmuş gözleri başka şey görmeyen gencimiz gidiyor o şerbetini içiyor.. Onun aklına bunu koyanlar şehidin adını bile anmıyor, üzülmüyor, yas ilan etmiyor ,gülüyor geçiyor..
Şehidimizin naaşı tuğladan yapılı baba ocağına getiriliyor .. Anası babası diyor ama vatan sağolsun farkında aslında oğlu sağ değil.. O sınır ötesinin insanı, genci hepsi bizim toprağımızda her şeyden bedava yararlanıyor. Bizim halkımız geçim derdi ile yanıyor. O sınır ötesi insanı kaçıyor bizim gencimiz o sınır ötesine gidiyor.. Bana ne akla yatkın geliyor ne haklı davranış olduğu.. Bu mudur çözüm sorarım size? Bu yüzyılda çözüm bu mudur? Tank, silah, bomba mıdır? Zaman Çanakkale Savaşı zamanı değil, zaman politika zamanı, görüşme zamanıdır.. Bence bunun çözümü göğüs göğüse değil kalem kaleme anlaşma ile olacak bir durumdur ..Baştakilerin doğru politik adımlar atarak halletmesi gereken bir durumdur . Kendi halkını korunması gereken bir durumdur ..Bilinçsizce açılan kapıdan gelen ne olduğu bilinmeyen o sınır ötesi insanını toprağına sokup kendi halkını tehlikeye sokmak değildir çözüm. Birçok şehirde illet hastalığa rastlandığı söylentileri yayılırken doğru bir davranış değildir bu. Gelen o sınır ötesinin kendini koruyabilecek gencin hırlı mı hırsız mı terörist mi olduğunu bilmeden toprağına sorgusuz sualsiz almak değildir doğru adım. Bu olanlar bana hiç mantıklı gelmiyor. Ben kendi halkını düşünüyorum kendi toprağımı düşünüyorum. O sınır ötesi insanın da burada işinin olmaması gerektiğine inanırım.. Dediğim gibi düşünceler bile ikiye ayrılmış bir dönemdeyiz ama durup bir mantıklı olanı da siz düşünün derim...