Recep ÇINAR
Bu nasıl sözleşme? (1)
Yayın Tarihi: 27 Ocak 2020, Pazartesi
Diğer Yazıları

Hangi sözleşme mi? “İstanbul Sözleşmesi” -uyduruk- ismiyle yapılan ve toplumumuza yutturulmaya çalışılan sözleşme!

Şer güçler, ekonomimizi, eğitimimizi, dış politikamızı… ne varsa bozdular. Şimdi ise sırada son kalemiz “AİLE”yi hedef almış durumdalar.

Siyon liderlerinin protokollerinde, hedefe ulaşmak için, “Aileyi yıkın!” emri veriliyor. İslâmi temeller üzerine kurulmuş aile, düşmanlarımızın bile çok iyi bildikleri bir yapıdır.

Sömürgeciler Müslümanları savaşlarla dinlerinden koparamayacaklarını gördüler. Osmanlı’nın son dönemlerinde bazı gafillerin Batı’ya özentiden cesaret alarak kültürel savaş başlattılar. İnsanı şekillendiren eğitimimize el attılar. Türkiye’nin yabancılara karşı zaafından faydalandılar. Bu sebeple Türkiye’yle yakınlaştılar.

1924’te İsrail asıllı ABD vatandaşı Felsefeci John Dewey eğitime yön vermek üzere Türkiye’ye davet edildi. Bir “rapor” hazırladı. Eğitimimiz 1950’ye kadar bu “rapor”la şekillendi. Tabi önce (1 Kasım 1928) bin yıllık alfabemizden uzaklaştırıldık ve Latin alfabesine geçtik!

1947’de ABD ile “ Fulbright” Eğitim Antlaşması imzalandı. Oluşturulan komisyonun 4’ü Türkiyeli, 4’ü Amerikalıydı. 1950’de uygulaması başladı. Eğitimimiz bugün hala bu komisyonun kontrolünde. Hükümetler aile ve sosyal konularda AB uyum yasaları çıkardı. Aile yapımızın kodlarıyla oynanıldı. Aile reisi baba iken; “Kadın ve erkek aileyi birlikte yönetir” esası getirildi. Aile başsız kaldı; çözülmeye yöneldi. Yaşanan aile faciaları, cinayetler hep Batıcılık kompleksimiz yüzündendir. 3-5 kişiden oluşan bir aile tek kişi ile yönetilemiyorsa, neden Mahalle’ye/Köy’e 2 muhtar görevlendirilmiyor? İlçelere 2 Kaymakam, İllere 2 Vali görevlendirilmiyor? Ülkenin başına neden 2 Başbakan/Cumhurbaşkanı görevlendirilmiyor? Avrupa Konseyi’nin dayattığı bu sözleşme; kamuoyuna haber verilmeden, tartışılmadan TBMM’de komisyonlarda görüşülmeden, büyük bir sihirbazlık oyunu ile kabul edildi. Şimdi, adına “İstanbul Sözleşmesi” denilen felâket ile karşı karşıyayız.

NASIL KABUL EDİLDİ?

Pek çok ülke, Avrupa Konseyi’nin sunduğu bu sözleşmeye şerh koydu veya kabul etmedi. Türkiye, kabul sürecinde tek söz etmedi. TBMM’ye geldiği gibi geçti. 11 Mayıs 2011’de hükümetçe imzalandı. Hem de nasıl? Sözleşmenin varlığı kamuoyundan gizlendi. Uzmanların müzakeresine sunulmadı. Meclis’te komisyonlara getirilmedi!

24 Kasım 2011 tarihinde TBMM’de görüşmeye açıldığında belki milletvekillerinin sözleşmeden haberleri yoktu. Meclis Başkan Vekili Sadık Yakut saat 22.50’de sözleşmeyi görüşmeye açtı. Milletvekilleri saat 15.00’ten beri genel kuruldaydı. 80 maddeden oluşan “sözleşme”nin ilk 3 maddesi okundu. Milletvekillerinin oyuna sunuldu. AKP, CHP, MHP, HDP grupları eksiksiz “evet” dediler. Görüşme 26 dakikada tamamlandı.

Kocatepe Üniversitesi Öğretim Görevlisi Dr. Mücahit Gültekin sözleşmenin tam adının; “Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi” olduğunu açıkladı. Enteresan değil mi? Genel kurulunda neredeyse kavgasız oturum yapılamayan Meclis’imiz, Avrupa’dan gelen sözleşme konusunda sus pus olmuştu. Kavga ve polemikleriyle meşhur 4 parti nasıl da birleşiverdiler!

TOPLUM İFSAT OLDU

İSTANBUL Sözleşmesi’nin kabulünden sonraki ilk Kadınlar Günü’nde 6284 sayılı yasa çıkarıldı. Yasa LGBT gibi sapkın akımların dernekleşmesini sağlıyor; kadın kadına, erkek erkeğe evliliği onaylıyordu. TV’lerde örnekleri bile sunuldu. Toplum nereye götürülüyordu?

İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı yasanın aileyi koruyacağı, kadın cinayetlerini önleyeceği söyleniyordu. Yalnız cezalandırmayı esas alan sözleşmenin şiddeti önlemeye yönelik hiçbir fonksiyonu yok. Veriler de bunu destekliyor. Sözleşme ve yasanın kabulünden sonra kadın cinayetleri artışa geçti. 2012’de 201 olan kadın cinayetleri 2013’te 237; 2014’te 294; 2015’te 303; 2016’da 328; 2017’de 409; 2018’de 440 oldu. Bu nasıl sözleşme; bu nasıl yasadır; Türkiye’yi bitiriyor. (Devamı Yarın)

DİĞER YAZARLAR
Nuri Böcekbakan
ŞÜKÜR SANA ALLAHIM
Seyide ESEN
Kale
MELTEM BABACIK (inst: 360beslenme)
AZI KARAR ÇOĞU ZARAR OLAN BESİN: KAHVE
Selçuk Duranlar
2023 YILI MART AYI DIŞ TİCARETİMİZ
Recep ÇINAR
Bakalım çifte kutlamayı kim yapacak!                                          
Ahmet Acaroğlu
SİYASET YALAMA OLDU
Şükrü Akıllı
UCUBE SİSTEM ve  SEÇİM GARABETLERİ
Zafer Dereli
MESLEKTEN MEN İLE İLGİLİ CEZADA, UCU AÇIK VE SINIRLARI GENİŞ İFADELER KANUN METNİNDEN ÇIKARILDI
ERCAN KERMAN
   HEP SAĞA GİDEREK, SOLDAKİ EVİ BULMAK
Doç. Dr. Yeliz YEŞİL
TURAN ŞALLI (Roman Sivil Toplum Gönüllüsü)
‘Rüzgarsız Havada Dönen Fırıldağın Mutlaka Bir Üfleyeni Vardır’
Numan Özgür METİN
ATATÜRK EVİ KIRKLARELİ
ŞAHVER HÖBEK
En Son Ne Zaman İzin Verdin?
Hüseyin Erkin
MERİÇ NEHRİ - YAĞMUR DUALARI - HARZA PROJESİ !!
Burak Dipevliler
Görünmez Tehlike Mi Görmezden Gelinen Tehlike Mi? Edirne’nin Yok Olmaya Yüz Tutan Kültürel Mirası
NURAN İKİZ
Bir Yeni Yıl Hikâyesi
MUSTAFA ÇETİN
NEVRÛZ
M. ENİS ŞENSEVER
Kaya Sınıfı 2 bölüm
HAMİT PUHALOĞLU
Kefenin Cebi Yok…
Mehmet Ali ESMER
ANADOLU’DAKİ TARİHİ YAPILARININ DEPREMDEN KORUNMASI ESASLARI (2)
OLCAY DAL
Cumhuriyet nedir ?
Ertan Çekiç
İNSANLARA NE İSTEDİĞİNİ SORSAYDIM, DAHA HIZLI GİDEN AT ÜRETİRDİM
CELİL ÖZCAN
SAKARYA ZAFERİ’NİN 100. YILI KUTLU OLSUN!
İHSAN KÖSE
İZ BIRAKANLAR
ÖZCAN AYGÜN
EDİRNE GAZİ OSMAN PAŞA ORTAOKULUNUN KAZANDIĞI ULUSAL BAŞARI VE ÇANAKKALE SAVAŞLARININ 106. YIL DÖNÜMÜ
MUSTAFA ERSOY
MUHALEFET ETMEK, BOZGUNCULUK MU? İHANET ETMEK Mİ?
Tülay Çağlarer
ATATÜRK ve ÇOCUK
Teoman ÖZÇUHACI
MESAFELER VE ÖLÇÜLER - ÖLÇÜTLER
Burhan Aytekin
19 Mayıs Gençlik Bayramı Kutlu Olsun
Yener Yaveroğlu
Allah’ın otu ıspanak neden beş lira?
ÜLKÜ VARLIK
TÜYAP DİYARBAKIR KİTAP FUARI (25/30 EYLÜL 2018) VE CAHIT SITKI TARANCI
Yaver Tetik
Sıcak Sulu Kalorifer Kazanı Yakma Talimatı:(4)
NEDİM ZOBAR
BÜYÜK ve KUTLU ZAFER
Burak Dipevliler
Mehmet Ali ESMER
Hüsnü Sarıgül
ABDULLAH GÜRGÜN
ŞAHVER HÖBEK
Burak Dipevliler
Burak Dipevliler