Kasım ayının ilk günlerinde ıspanaktan zehirlenme olaylarını konuştuk. Ispanaktan zehirlenenler, ıspanağı satan pazarcı esnafı, Sağlık Bakanı, İstanbul İl Tarım Müdürü, bu konuyla ilgili akademisyenler, doktorlar görüşlerini belirttiler. Bizler de bu vesileyle sadece ıspanağın başına geleni değil, birçok sebze ve meyvenin soframıza gelene kadar nasıl bir işleme tabi olduklarını öğrendik. Ben de bugün, herkesin yaptığı açıklamaları, yazımda bir kez daha sizlere duyuracağım. Neticede hepimiz bu sebze ve meyveleri yemeden önce ne gibi işlemlerden geçirmemiz gerektiğini öğreneceğiz ve sağlığımızı korumamız için bir kere değil bin kere düşüneceğiz.
İstanbul’da yediği ıspanaktan zehirlenen bir kadının(S.K.) ifadelerini okuyalım:
“Esenyurt’tan marketten ıspanak aldım. Onun içersinde bilmediğim bazı otlar vardı ama ben ısırgan olarak algıladım. Onu da doğradım içine, şifa olur niyetine. Onu yedikten kısa bir süre sonra baş dönmelerim başladı. Görme bozukluğum başladı. Diz kapaklarımın dermanı kesildi. Ondan sonra ne olduğunu anlamadım. Midem bulandı ama çıkartamadım. Bayağı bir kötü oldum. Sonra hastaneye geldim. Cumartesi günü hastaneye geldiğimde gıdadan zehirlendiğimin bilgisini aldım.
Olayın ardından İstanbul il Tarım Müdürlüğü tarafından açıklama yapıldı. Açıklama şöyle: “Zehirlenmeye, ıspanaklara karışan patlıcangiller familyasından atropin ve scopalamin içeren yabancı otların neden oduğu yapılan analizlerle ortaya çıktığı görülmüştür. Bu otların halk dilinde Datura Stramoniun(Şeytan Elması) ve Atropa Beladonna(Güzel Avrat Otu) tabir edilen yabani otlar olduğu bilgisi verildi. İl Müdürlüğümüze ulaşan tüm ihbarlar değerlendirilmekte, konuyla ilgili değişik ilçelerimizden sağlık kuruluşlarına başvuranların ıspanak satın aldıkları işletmeler, resmi kontrole tabi tutulmakta, numune alınmakta ve alınan numuneler laboratuvarlara gönderilmektedir. Halkımızın tüketecekleri tüm gıdaları olduğu gibi, yeşil sebzeleri de dikkatlice kontrol ederek, yabancı otları ayırt etmeyi ve çok iyi şekilde temizledikten sonra tüketmeleri gerekmektedir.
Bir açıklamayı da Sağlık Bakanı Fahrettin Koca yaptı. Açıklama şu şekildedir:
“Besin zehirlenmeleri ıspanaktan değil, yabani otlardan kaynaklandı, bu dönemde hastanemize müracaat eden toplam 196 hastamız oldu. Ağırlıklı İstanbul’da müracaatlar oldu. İstanbul’da toplam 149 hastamız var. İstanbul dışında Edirne, Tekirdağ ve Kocaeli’deki hastalarımız tedavi edilip taburcu oldular. Hala tedavi görenlerin durumları da iyi olup taburcu edildiler. Vatandaşlar sebzeleri otlardan iyi ayıklayıp iyi yıkasınlar”
Bu açıklamalara bilim insanlarımız pek itibar etmediler.
İstanbul Rumeli Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Oğuz Özyaral, Adam Otu ile ıspanağın rahatlıkla ayırt edilebilecek yapıda olduğunu belirtiyor ve bu sayı reddediyor. Özyaral, “Tarlanın biri zehirle dolu otla dolu olmalı. Ev kadınları ıspanaklarını bile yıkarken otu nasıl ayırtetmez. Bu ot işi, işin kolaya kaçması oluyor.” diyor.
İstanbul Üniversitesi Onkoloji Enstitüsü Radyasyon Onkolojisi Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Yavuz Dizdar, ıspanaklara uzun süre dayanması için marketlerde bazı maddeler sıkılmış olduğunu belirterek, “Geçenlerde bir çiftçi ürünlerini piyasaya vermeden bir gün önce ilaçladığını belirtti. Muhtemelen yeşil kalmasını sağlamak için bir gün önceden ilaçlıyor. Bu maddeyi ıspanağa verdiğiniz zaman soluk alıp verme zincirini durdurur. Böylece ıspanak sararmadan yeşil olarak kalmaya devam eder. Bir cins ilacın içine işlemesi lazım. 0 işlemeyi sağlayan deterjan maddeler var. Deterjanları koyarsanız ilacın içine o zaman nüfuz ediyor. Aslında normalde üstünde kalır. Muhtemelen birisi hata yaptı, o hatanın ceremesini vatandaş çekti. Bizim kadınlarımız kum olmasın diye ıspanağı tek tek yıkar.” dedi.
Ispanak zehirlenmesinin olduğu günlerde Kayseri’de yaşayan Çakar ailesi de yedikleri nardan zehirlendiler. Hastanelik oldular. Çocukları S.Ç. müdahalelere rağmen yaşamını yitirdi. Bu durum üzerine Kayseri İl Sağlık Müdürü Ali Ramazan Benli, otopsi sonuçlarını beklediklerini söyleyerek “Özellikle bizim, böceklere ‘organofosfat’ dediğimiz tarım ilaçları ile ilaçladıktan sonra mutlaka koruma önlemleri almamız gerekiyor. İlaçlayan kişiler de zehirlenebilir. Organofosfat dediğimiz şey tabiri caizse vücuttaki herşeyi bir anda pause(duraklama) yapıyor. İnsanın her şeyini pause yapınca rahmetli olabiliyor. Bunun için zehirlenme vakaları önemli.” diye konuştu.
Kayseri Devlet Hastanesi Başhekimi Uzman Doktor İsmail Altıntop, nar ve diğer bitkisel yiyeceklerin kimyasal maddelerle korunduğuna dikkat çekerek, “Nar ve diğer bitkiler koruma amaçlı birçok kimyasala maruz kalmaktalar. Bunlar basit yıkamayla çıkmamaktadır. Muhtemelen bu tür ilaçlar narın kabuğundan içine geçebilir. Nar yiyen vatandaşlarımız azami derecede buna dikkat etmeliler. Narı oğuşturarak yıkamalılar. Ellerine yapışkansı, ya da yağımsı bir şey geldiğinde de kullanmamalılar. Bu konuyu sadece nar olarak düşünmemek lâzım. Benzeri tüm bitkilerde özellikle elmalarda bunu görebiliyoruz.” dedi.
Bu haberlerin ardından Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bitki Koruma Müdürü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Necip Tosun, meyve ve sebzedeki ilaç kalıntıları ile kalıntıları giderme yöntemleri hakkında bilgiler verdi. Roka, maydanoz, ıspanak, soğan ve diğer yeşilliklerin iyi görünmesi için nitratlı ya da azotlu suyun kullanıldığını anlatarak “Ürün çok iyi büyüsün diye azotlu gübreler kullanılıyor ama, insan sağlığını tehdit eden en büyük unsurlardan biri nitrattır. En önemli zehirlenme türlerinden biri de nitrat zehirlenmesidir. Doğal ve normal boyutta ürünleri tercih etmemiz gerekiyor.” dedi. Tosun, ilaçlama ve hasat şartlarına uyulmadığı takdirde insan sağlığına zararlı sonuçların ortaya çıkabileceğine dikkat çekti. “Elma için bir yılda 20’nin üzerinde ilaçlama yapılıyor.” ifadesini kullanan Prof.Dr. Tosun, “Elma kabuğunun çok sağlıklı olduğunu söylerler ama ilacı atmazsan. En önemli zararlılardan iç kurdu tarımsal ilaçlar nedeniyle elmanın kabuğunu asla yemez, tükürür. Beyni olmayan kurtçuk dahi elmanın kabuğunu yemezken biz niye yiyelim? 20 ilaçlama ne demek? İlaçlardan başta cilt etkileniyor. Deformasyonlar oluşabiliyor, gözlerde sorunlar ortaya çıkabiliyor. Başdönmesi, tahammülsüzlük yaşanabiliyor. Tarım ilacı vücudumuzda karaciğerde yağ dokularında birikiyor. Genetik materyallerimize bağlı olarak kronik zehirlenmeye yol açabiliyor. Çok yerseniz ani ölümlere yolaçabiliyor.” dedi. Riskli diğer tarımsal ürünlerin de salatalık ve domates olduğunu vurgulayan Tosun, şöyle konuştu: “En büyük tehlike salatalıktır. Salatalığa çok fazla ilaç atılıyor. Kabuğunu soymadan yemeyelim. En fazla ilaç onda var. Sebze ve meyveleri zamanında tüketmeli. Domatesi de kabuğu ile yemenin bir anlamı yok.”
O halde sebze ve meyveleri nereden almalı, nasıl temizlemeliyiz? Tosun, gıda mühendisi çalıştıran merkezlerden tarım ürünü satın alınabileceğini, alınan ürünlerin önce akan suda temizlenmesi gerektiğini, yıkandıktan sonra en az 5 dakika süre ile meyve ve sebzelerin sirkeli, ya da kalıntı çözücü madde içeren suda bekletilebileceğini, mümkünse soyma işlemi yapılmasını önerdi.
Bu konuda Doktor Ömer Saltan’ın da bize tavsiyeleri var.
Tüketilecek meyve ve sebzelerin üzerindeki kimyasal kalıntıların giderilmesi için halk arasında sık yapılan sirke ile yıkanması görüşü doğru değil. Sirke aslında pestisitlerin etkisinin daha da artmasına sebep oluyor. Bu nedenle pestisitler gibi zehirli bileşiklerden gıdayı arındırmak için en doğru yöntem karbonatla yıkamak. Neticede sirke yerine karbonat kullanarak önce pestisitlerden kurtulup, sonra sirkeli suyla temizlemek daha doğru. Ama asla ikisini bir arada kullanmamak gerekir. Zira birbirlerinin etkisini nötralize ederek hiçbir yarar sağlanmayabilir. Konuyla ilgili uzmanların görüşlerine göre, ıspanağın uzun ömürlü ve taze görünümde olması için kullanılan bir tarım ilacının kalıntılarına bağlı zehirlenme olduğu üzerinde birleşiliyor
Doç. Dr. Yavuz Dizdar, ıspanağın nasıl tüketilmesi konusunda bizleri şöyle bilgilendiriyor: “Batı mutfak kültürü ıspanağı ana yemek olarak görmez. Oysa bizde yemeğinden yumurtalısına, böreğinden kavurmasına kadar çok fazla türde pişirilebilir bu bitki. Burada dikkat edilmesi gereken esas unsur ıspanağın taze olmasıdır. Bir diğer akıldan çıkarılmaması gereken nokta da kırmızı kök kısımlarının mutlaka kullanılmasıdır. Zira bitkinin tüm marifetleri burada toplanmış durumda. İnternet sitelerinde ıspanak için belirtilen faydalar daha çok bu kırmızı kısımlar için geçerli. Her kökte olduğu gibi kökler ‘Bitkinin karaciğeridir.’ desek hiç yanlış olmaz. Önceden yıkanıp torbalanmış ıspanaklar ne yazık ki aynı performansı vermiyor. Bir kere mutlaka evde de yıkamak gerek. Madem yıkanacak tazesini almak daha mantıklı. Bence ıspanak tembelliğe gelmeyecek kadar önemli bir gıda. Bize öğretilmiş son bir bilgi de ıspanak taze pişirilip tüketilmeli, ertesi günlere saklanmamalı.”
Tavsiyelerini çok değerli bulduğum Doktor Osman Müftüoğlu, “Mutfağımızda lütfen ıspanağa daha çok ve sık yer verin ve mümkünse sadece pişmiş haliyle değil, çiğ olarak da yemeye gayret edin. Ispanak salatası gerçekten çok leziz oluyor.” demektedir.
O halde ben bir ıspanak salatası tarifi vereyim.
Malzemeler: 150 gram ıspanak
1 adet küçük boy kuru soğan
1 adet orta boy havuç
1 adet orta boy salatalık
2 adet küçük boy domates
4 yemek kaşığı konserve mısır
Yarım çay bardağı kırık ceviz
Tuz
Zeytinyağı, limon suyu, nar ekşisi
Yapılışı:
Ispanak ayıklanıp yıkanır. Suyu süzülüp istenilen büyüklükte doğranır. Kuru soğan ay şeklinde doğranır ve derin bir kap içine konur.
Ayrı bir tabakta havucun kabuğu soyulup rendenin iri tarafı ile rendelenir. Salatalık ve domatesler istenilen büyüklükte kesilir.
Bu hazırlanan malzemeler ıspanakların üzerine eklenir. Ardından içine mısır ve kırık ceviz de katılır. Ayrı bir kapta istediğimiz oranda zeytinyağı, tuz, limon suyu, nar ekşisi karıştırılarak bir sos hazırlanır. Servise yakın bir zamanda salatanın üzerine konur karıştırılır.
Salatanız afiyet olsun, fakat ben bundan böyle anılan sebze ve meyveleri alacağım zaman bütün duyu organlarımı kullanacağım. Gözümü dört açacağım. Koklayacağım. Duyduklarımı, okuduklarımı aklımdan çıkarmayacağım. Elle temasım biraz fazla olacak. Bundan emin olabilirsiniz. Ama bir süre alıp yiyebilirmiyim. Bundan emin değilim.