Yaşım "ah eski günler, ah neler vardı, neler yaşadık" demeye yetmese de kendimce 90'ların sonunda bir şeyleri yakalayabilmiş olmanın şanslılığını hissederek bazı şeyleri paylaşmayı kendimde hak buluyorum. Rahmetli dedem gibi Cumhuriyet öncesinden twitter zamanına kadar bir yaşamışlığım yok. Ama bluetooth kulaklıkla müzik dinlemeden önce wolkman ile müzik dinlediğimizi söyleyebilirim; teyp ile kaset doldurduğumuzu, şimdinin oyun bilgisayarlarından önce ateri ile oyun oynadığımızı mesela.. Yeni bir oyun çıktığında büyük bir heyecan ile ateriye takıp oynadığımızı söyleyebilirim.
Tabanca ile ördek vurma oyununu, canter oyununu her genç bilmez mesela.. Ya da çoğu çocuğun elinde bir tetris oyununun olduğunu.. Adını tam hatırlayamasam da küçük saat gibi bir oyuncak ve içinde sanal köpek olan oyunumuzu bilmezler. O köpeği uyuyup beslerdik ve bakılmadığında ölürdü. O zamanların popüler abur cuburları vardı. Cino isimli tatlı her çocuğun elindeydi. İçinden taso çıkan cipsler.. Kimin tasosu daha fazla? Onları kendimizce savaştırırdık ve kaybeden tasosunu kazanana verirdi. Leblebi tozu ile eğlenirdik. Sırf birbirimize gülmek için alırdık leblebi tozunu atardık ağzımıza ve konuşurduk.
Şimdiki gibi evlerimizde sepet dolusu oyuncaklarımız yoktu. Kendi oyuncaklarımızı kendimiz yapardık. Ya da oyunlarımızı sınırsız hayal gücümüzle oluştururduk. Okuldan sonra dışarı çıkar ve ezan okunana kadar içeri girmezdik. Acıkınca salçalı ekmeğimiz olmazsa olmazımızdı. Şimdikilerin gibi çikolatalı ekmeğimiz yoktu. Ama ondan daha tatlı el yapımı salçamız vardı. Kar yağdığında şimdiki gibi ailelerimiz içeri hapsetmezdi bizi. Bırakırlardı, kar kış demeden yine dışarıda oynardık. Ayakkabılarımızın içine poşet giyerdik. Kar suyu çorabımızı ıslatmasın diye..
Ayakkabı demişken, her zaman ayakkabı ve kıyafetlerimiz bir sene sonra da giyelim diye büyük alınırdı.
Kışın soba ile ısınırdık. Şimdilerin doğal gazı yerine soba bizi tek odada birlikte tutardı. Kahvaltıda soba üzerinde ekmek kızartırdık. Gece ise sobanın tavana vuran alevini izleyerek uyurduk. Şimdinin gençleri bunu da bilmez. Bunları tekrar yaşayalım demiyorum ama zamanın imkânlarının da tadına vararak geçmişimizi de hatıralarımızda her daim yaşatarak geleceği o şekilde yaşayalım diyebilirim.
Kış mevsiminin ilk haftalarında tatlı bir nostalji yaşatmak istedim. Geçmişimizi gönlümüzde geleceği bilincimizde yaşatmak dileğimle...