Ağzımızda sakız misali küfür. Nerede olursak olalım konuşurken iki lafından birinde küfür olan insanlara rastlarız. Kızdığı zaman küfür, heyecanlandığı zaman küfür, sevindiği zaman küfür, kavga ederken, hele felakette küfür…
Derdimizi neden bu şekilde anlatır olduk?.. 50 yıl öncesinin Hasan amcası böyle mi konuşuyordu? Tüm kurallara dikkat ederdi, tonlamasına dikkat ederdi, seçtiği kelimelere dikkat ederdi. Hele hakaret bile etmezdi. Yetişen çocuklar da o kültürde yetişirdi. Edep sahibi nesildik..
Bırakın küfür etmeyi karşımızdakini kırmamak için kötü bir söz bile söylemezdik. Ve küfrü içimize sokan temel etkenlerden biri olduğuna inandığım Amerikan dizi ve filmleri televizyonlarda verilmeye başlandı. İnsanımız izledi.. Ah yok mu o f..you. Ne olduğunu öğrendik. Yabancıların bu konuşmalarına özendik.. Bu lafların ağza alındığını gördük, normal olduğunu sandık.. Ve birileri cesaret etti. Onlar konuşuyor, biz de konuşabiliriz... ve insanımız da bu kelimeleri kullanmaya başladı.
Neden ama? Ne kadar düşünsem de derdimizi bu kelimelerle neden anlatmaya çalışıyoruz bulamıyorum. Bir yerlere koymak, bir şeyler etmek.. Yazık.. Bir insanın acizliğini ortaya koyan birkaç ıvır zıvır. Derdimizi anlatmıyoruz aslında, kendimize hakaret ediyoruz. Kendimizi küçük düşürüyoruz. Kelime dağarcığım derdimi anlatmaya yetmiyor diyoruz. Ve en kötüsü de çocuklarımız bu lafları duyup öğreniyor. Ağzı süt kokulu çocuklarımızdan bile bu lafları duyuyorsak durum gerçekten vahim..
Bırakın onlar temiz yetişsin, bırakın dertlerini anlatmaya yetecek doğru kelimeleri öğrensin. Edep nedir bilsin, saygı nedir bilsin. Küçücük çocuklarda bile duyuyorsak durup bir düşünün.. Küfür marifet değil, küfür büyüklenme değil, küfür güç değil; küfür acınası hale sokan batak, küfür basitliğin simgesi..
Kendiniz için yapmıyorsanız da gelecek için ağzından küfrü def edin, ortaya insanlık koyun.. Derim.