Yazımın konusu yerel seçimler sonrası, CHP belediyelerindeki partizanlıkla işten çıkarmalar, çifte maaşlar ve kayyum atamaları. Gündem öylesine akıyor ki . Yıllar sonra gelen çığlıkla, Hacire AKAR anayla, bilinen ama söylenmeyen suskunluğun patlaması oldu. Arkası gelmeye başladı. O, Kürt kökenli bir anne. Önce 17 yaşındaki oğlu Fırat AKAR‘ı iş bulacağız diye Irak’a götürdüler ve dağa çıkardılar. Yemekte çıkan tartışma ile infaz ettiler. 4 sene sakladılar. Asker vurdu dediler. En son, 21 yaşındaki oğlu Mehmet AKAR Diyarbakır HDP il Başkanlığı binasına girerken görülüyor. Bir daha haber alamıyor. HDP il parti binasının kapısına oturuyor ve çocuğunu istiyor. ‘’Bu kapıdan giren bir daha geri gelmiyor ,, diyor. “Şimdi küçük oğlum Mehmed ‘i vermem, oğlum gelene kadar buradayım.” diyerek oturma eylemi yapıyor.
‘’Ne insan hakları, hepsi menfaatlerinin peşinde. Bir evden iki insan almak nerede görülmüş. İlaçlarla, haplarla beyinlerini uyuşturuyorlar. Demek bu işte bir sakatlık var. Hani analar ağlamasın , nerde yanımda bir anne göremiyorum ,, demişti. Parti kepenkleri kapatıyor.( 24. . 2019 Basın )
Şimdi ondan güç alan diğer analarda birer birer gelmeye başlıyor. Fevziye ÇETİNKAYA , 11 çocuğundan 17 yaşındaki oğlunu HDP’den soruyor. Baba Şahap ÇETİNKAYA ‘’O şerefsizler oğlanı Suriye’ye kaçırdı. Önce HDP’ye sonra dağa .Geri alana kadar buradayım,, diyor.
Kaçırılan gencin kuzeni Aysel BOZKURT, HDP’ye sesleniyor. ’’Başlarım sizin Kürdistan davanıza, Diyarbakır’da genç bırakmadınız. Ya cezaevinde, ya toprağın altında. Size verecek çocuğumuz yok. Bunların çocukları lüks okullarda okuyor, garibanın çocuğu dağa kaldırılıyor. 30 yıldır bu oyun sürüyor. Yeter artık, insanlar biraz gözünü açsın,,
17 yaşındaki Mustafa BİÇER‘in annesi Ayşegül BİÇER , HDP’liler parti binasının önünde basın açıklaması yapıp slogan atarak anneleri suçlarken, anne BİÇER 17 yaşındaki tek çocuğunu PK’ lılardan kurtarma kararlılığı ile haykırıyor, ‘’ Sen gel içimdeki yangını gör, çocuğumu Amerikan uşaklığına gönderen sizlersiniz ,, diyor. “Tehdit edildim, hiçbir şeyden korkmuyorum, oğlumun peşini bırakmıyorum.” diyor. (4.9 .2019 Basın) HDP parti binaları, PKK için askerlik şubesi gibi çalışıyor. Vatan Partisi genel başkan yardımcısı ve öncü kadın genel başkanı Meltem AYVALI annelere destek verirken, HDP milletvekili Remziye TOSUN ise burada Vatan partisini istemiyoruz defolun diye saldırıyor. Kadınlarda ‘’ Vatan partisi size kurban olsun,, diye saldıranlara karşı savunuyorlar.
Türkiye’nin gündemine oturan anneler için sözde özgürlük ve insan hakları savunucularından çıt çıkmıyor. 1 Eylülde utanmadan CHP, HDP ve DİSK, KESK, TBMM ve TTB ile SGDF gibi gençlik örgütleri, Dünya Barış günü tiyatrosunda bir araya geliyorlar. Terör örgütü PKK ve uzantılarına kol kanat geren sivil toplum kuruluşları, aydın, gazeteci ve siyasetçiler, çocukları ölüme gönderilen annelerin çığlıklarına kayıtsız kalarak üç maymunu oynuyorlar. HDP de ailelerin isyanını bastırmak için tehdit ediyor. CHP, sırf ERDOĞAN düşmanlığı için HDP ile her türlü ittifakta yer alıyor. Tabi CHP sessizliğini koruyor. Tek açıklama da İstanbul M.Vekili Mehmet BEKAROĞLU’ndan geliyor.(87.9.2019 Basın) ‘’ Artık yeter barışı tesis edelim,, diyerek hala ne anlıyor. Yeniden açılımı öneriyor. Peki HDP ne yapıyor, grup başkan vekili OLUÇ, ‘’Sizin soracağınız yer biz değiliz, AK parti ve MHP’ye sorun ,, pişkinliği ile yanıt veriyor. Annelerin çocuklarını istemesini, Perinçek, Erdoğan ve Bahçeli ittifakının provokasyonu olarak değerlendiriyor. Böyle demagoji, böyle ikiyüzlülük görülmemiştir. HDP’nin oylarının peşindeki CHP’yi HDP kullanıyor.(7.92019- H.Basri YALÇIN .Sabah) CHP, HDP ile yaptığı ittifak ile siyaseten bitme noktasına gelmiştir. Yazının devamında okuyacaksınız.
Haber Türk tv’de Ahmetr HAKAN’ın programı .( 9.Eylül 2019) CHP’li Necdet AYGÜN ve Erdal AKSÜNGER. Kızıyor köpürüyorlar. Konu, çocuklarını isteyen anneler. Hani niye ses gelmiyor dediğimiz CHP. N.AYGÜN, illa çözüm sürecine getirip HDP bu konuda açıklama yaptı diyerek örtülü HDP savunusu yaparak mecliste görüşülsün diyor. Tabii bu en doğrusu, fakat Kürt sorununa kadar bütün sorunları görüşelim diyerek açıkça saptırarak, illa HDP’den çocukların istenmesini perdelemeye çalışıyor. Neden HDP kapısındaymışlar? HDP’nin, PKK’nın askerlik şubesi gibi çalıştığını bilmiyormuş gibi. İstanbul’dan gelen Yakup’un babası Saih EDİZER, HDP, 2015 seçimini kazanınca oğlunu ve dört arkadaşını HDP Kağıthane İlçe binasından yönlendirilerek dağa çıktığını anlatıyor. 81 ilde PKK’ya asker devşiriyor. E.AKSÜNGER de faili meçhullerden tutun Cumartesi annelerine kadar suçlayarak günün konusu olan çocuklarını istemeyi es geçiyor. Hala vekalet savaşlarında kullanılan PKK’nın legal yüzü HDP’yi aklamak için, nasıl savunacağını bilemiyor. Cumartesi anneleri olayında, PKK ile çalışan DHKPC, MLSPB ve TİKKO gibi örgütlerle devletin askerine ve polisine kurşun sıkanlardır. Çoğu toprağın altındadır. CHP burada. Ancak, HDP binasının önündeki anneler, PKK için kaçırılan çocukları için oradalar, ancak CHP orada yok. Mesele bu zaten. Faik ÖZTRAK da aynı yerde, annelerin haklı savunusunun adresi bir parti değil devlettir diyor. Amaç, aynı Amerika’nın müşterek harekat önerisi ile PKK /PYD ye operasyonu sulandırmak ve kantonları korumak için oyalama taktiği gibi. CHP mecliste işi sulandırmanın zeminini aramaktadır. Hiç şaşırmıyoruz artık. CHP vekillerinin HDP‘nin Diyarbakır vekili Musa FARİSOĞLU’ndan farkları yok. M.FARİSOĞLU açıklamasında aileleri HDP’li belediye başkanlarının görevden alınmasına bağlayarak, annelerin eylemlerini kayyım atamalarına karşı yapılan eylemleri gölgelemek içinmiş? Al CHP’yi vur HDP’ye. Anlamak istememeleri, bu kadar batıya biat etmelerinden kaynaklanıyor.
Kandil liderlerinden Mustafa KARASU, anneler için, ‘’ Kürt özgürlük hareketi ezme, tasfiye etme, sonunda da soy kırımı tamamlama politikasını en başta gerillaya katılımı engelleyerek yapıyor ,, Yani anneleri T.C . devleti örgütlüyor. Çok ilginç, soykırımı tamamlamak?! Demek Türkiye soykırım yapıyor. HDP , Hakkari vekili Leyla GÜVEN de, ‘’ PKKK ya katılım olacak, çatışma da çıkacak, savaş da çıkacak,, diyor. Amerikan projelerini ters yüz edip, bunu Türkiye’ nin soykırımına bağlıyorlar. Bu kadar büyük yalan böyle olur.
Bülent ARINÇ da çıkıyor, Ahmet TÜRK’ü tanıyorum, teröre bulaşmamıştır, barışçıdır, diyor. (bu barış kelimesini de siyaseten Hastag – heştek yaptılar. Kürdistan için Trend Topic olsun diye.)Aslında o istemiyordu, HDP onu istedi, hayır diyemezdi, seçildi, diyor. Aslında PKK /CIA’ya hayır diyemezdi demek istiyor ve savunuyor. Sorun, R.T.ERDOĞAN , Fetö ile mücadele edecekse ARINÇ’ı kollayarak bu hatayı nasıl yapıyor?
Zaten Necdet AYGÜN de dört parçalı Kürdistan kuruldu, diyerek çocuklarını isteyen annelere karşı, ne kadar ABD politikalarına bağlı olduklarını ortaya koyuyorlar. PKK’nın HDP ile çocukları kaçırıp, Amerika ya sahada asker yapmalarını CHP görmek istemiyor, bu kadar basit. 96 yılını kutlayan CHP, önce ABD, PKK ve Fetö vesayetinden kurtulmalıdır.
Ok yaydan çıktı bir kere. Bunun arkası gelecek. Avro-Atlantik güçlerine karşı mutlaka Fırat’ın doğusuna, ABD’siz, müşterek harekat oyununa gelmeden operasyonumuzu gerçekleştirmeliyiz. Bu ABD oyununu görelim. Sözde Müşterek harekat içinde devriye gezmede Amerika PKK /PYD’nin üst yapısı SDG’yi de katarak PKK’ya bayrak sallatıyor. Bu olmaz. Biz neye oradayız? PKK’yı kollamak için mi? ABD destekli Kanton oluşumlarını söküp atmalıyız. Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı ve son operasyonlar yapılmasaydı jeopolitiğimiz çiğnenecekti ve ABD ye bu günkü tavrımızı koyamayacaktık.!
CHP li Belediyeler, kayyım, HDP ile ihanet ve huzur hakkı.
31 Mart Yerel seçimleri sonrası, AK Parti belediyelerine seçilip göreve gelince, büyük şehirlerden belediyelere kadar karşı kıyıma geçtiler. Gerekçeleri ise AK Partili belediyelerin yandaşlarını işe alarak ihtiyacın ötesinde kadroları şişirmesiydi. Bu söylemlerin karşılıklı olarak bir hınç alma, rövanşist bir tavırla öç almaya dönüşmekte olduğunu görüyoruz. Yani işten çıkarmalar gerçekten gereksinim ötesinde alınanların çıkartılması mı. İşten çıkarılanlar kim? T.C devletinin, 80 milyonluk bir ülkenin vatandaşları. İşe alınmışsa iş vereceksiniz. Bankamatikten maaş alan varsa bir önceki başkan ve alt kadroları hakkında usulsüzlükten soruşturma başlatıp dava açacaksınız. Yeni CHP’li başkanlar, bu kanunsuzluk hakkında dava açma yoluna gitmişler mi? Ancak basından edindiğimize göre çok komik gerekçelerle ve yöntemlerle çalışanların işine son verildiğini görüyoruz.
Adana Büyük şehir Başkanı(ABB Başkanı) Zeydan KARALAR, işten çıkarmalara tebligatı cep telefonu mesajı ile (SMS)iletiyor. Belediye şoförüne mesaisinde, otobüsün içinde yolcular olduğu halde şu mesajı alıyor. İşten çıkarıldınız, derhal aracınızı terk ediniz? Bunu sürücü koltuğunda alıyor.
Düşünün siz, otobüsü içindeki yolcularla kenara çekip kontağı kapatıp el frenini çekip gideceksiniz. Otobüste CHP’li yolcular bile olsa isyan eder . Uğur MUMCU’nun RABITA ve H. Hakkı KAHVECİ’nin U. MUMCU’dan sonra RABITA kitaplarında, İslamist Terörist – Siyasi İslam’ın sloganı ‘’Tek yol İslam,, gibi bir dönemin ‘’ Tek yol Devrim,, sloganlarının atılması, bir aşık atmaya dönüşür. Şimdiki CHP, AKP belediyelerinin karşılıklı restleşmesi ve senin benim adamım çekişmesi baştan yanlıştır.
2. kez seçilen Edirne Belediye Başkanı Recep GÜRKAN’ın skandal açıklamasını çoğu kişi video’dan izlemiştir ( 21.6.2019) Belediye Meclisinde, hiddetle kürsüde ‘’ CHP’lilerden başkasını işe almayacağım,, sözleri , bayağı sert ve öfkeliydi. Skandal bir değil ki. 15 Temmuz hain darbe girişimi akşamı kadeh kaldırarak sanki bu girişime destek verir gibi görüntüleri hala konuşulmaya devam ediyor. Belediye başkanı olduğunuz sürece Edirne li ya da bu şehirde yaşayan herkes, meslek ve kadro ilanına göre uygunsa, belediyede işe alınır. Partiye göre alım var mıdır? Çok demokratlığını öne çıkaran CHP, başkaları yapsa dahi sen yapmayacaksın. Bunun adı ‘’tencere dibin kara, senin ki benden kara ,,demektir. Hiç farkınız kalmaz. Kalmadı zaten. Notum olsun, Edirne’yi yerel basına bırakıyorum.
Şimdi AK Parti yanında yer alan ve CHP’ye destek veren medya da karşılıklı olarak tarafların eylemlerini suçlayan başlıklarla son bir ayın gündemini oluşturmaktadır. Karşı tarafı eleştirirken kendi tarafınızın yaptıklarının hatalı olduğunu yazmıyorsunuz. Demek hem CHP, hem de AK Parti belediyeleri benzer usulsüzlükleri yapmışlar. Bir saptama yaparsak, belediyelerin belli yasa ve kurallarının dışında keyfi ya da örtülü uygulamaları tüm dünyada aynıdır. Meksiko Ctiy, Mısır’da Kahire veya İtalya’da Lecce , Milano belediyelerine gitseniz değişmez. Adam kayırma ve avantacılık adeta evrensel bir uygulama gibidir. Diyelim bir yerel yönetimde bir büfe işletmesinden çevre halkının şikayeti yoksa bile kapatılıyorsa bilin belediyeye avanta vermemiştir. Bu işlerin ne CHP’si nede AKP’si olur. Neo Liberal kapitalist sistemde belediyeler, her şeyi özelleştirip taşerona vermeye başladılar. Şirketler kurdular. Bir tek tapu ve kadastro işini özele veremediler. Onu da verirler, göreceğiz.
İşte örneklerini görüyoruz. Avantadan maaş gelsin diye belediye başkanları bu şirketlerin yönetim kurullarının başına geçtiler. Eş, çocuk, akraba, yeğen ve partilileri işe almak olağan durum haline geldi. Basında çıkan belediyelerle ilgili bu çarpık gelişmelere bir bakalım.
K. KILIÇDAROĞLU ne demişti ’’Bütün işçilere namus sözü ve garanti veriyorum, kazandığımız belediyelerde belediye başkanı, haksız yere bir işçinin işine son verirse gelecek beni bulacak,,
(18.12.2018) Bundan önce AK partide olan Bolu Belediyesine seçilen CHP’li Tanju ÖZCAN, işçi çıkarmaya başlayınca , belediyenin işten çıkardığı , ekmeyi ile oynadığı personeli açlık grevi kararı aldı. CHP’li başkanlar gelir gelmez kıyıma başladılar. Bolu’dan Ankara’ya, CHP Genel Merkezine yürüyen işçiler, taleplerini ilettikleri CHP’li yöneticiler tarafından dinlenmediler bile. Tam da 23 Haziran’da, iptal edilen İstanbul seçimleri günüydü. CHP ve HDP’ye geçen belediyelerde yaşanan skandallar.
Sendikal baskılar, mobbing ( psikolojik baskı), sürgün ve işten çıkarmalara kadar vardı. 12 gün, yağmur çamur demden geçen yürüyüşün sonunda geldikleri Ankara’da CHP işçilere duvar oldu. Bolu belediyesi önünde çadır kurdular. Kurban bayramına kadar bekleyişe girdiler. 97 taşeron işçiyi işten çıkaran CHP Bolu Belediyesi başkan yardımcısı İsa ÖZCAN, eski başkan seçilemeyeceğini görünce, bilinçli olarak 1001 olan çalışan sayısını 1500’e çıkardı, ihtiyaç fazlası oluştu, dedi. Demem oluyor ki karşılıklı işçi alımı ve sokağa atılmak söz konusu. Partizanca kirli bir oyun bunlar. Partileri bırakın, belediye başkanı, eski adıyla Şehremini , şehirden emin olan , sorumlu yönetici değimlidir. Çöp konteynerlerinin toplanması, kanalizasyon, yol , atık arıtma sistemi, su vs . Partiyle ne ilgisi var. Soruyorum?
Yerli ya da yabancı marka bir teçhizat , iş makinesi vs alınacaksa bunun partiyle ne gibi bir bağı olabilir. Kentin ihtiyaçları karşılanacaksa belediye personeli o kentin insanı değil midir? Kimi alıp atıyorsunuz? Çok konuşulan, belediyelerin yaptığı makyaj diye tanımlanan, tretuvarlara( kaldırımlara) çiçek ekimi için, belediyelerin tedarik ettiği firmaların partisi mi olur? Yandaş firma ise para kazandırılır. Ülke yönetimi ile yerel yönetimlerin iç içe geçmesinin adı, kurumların partizanca kullanılmasıdır. Kim seçilmişse yetkisini kullanıp işe alımda, ihalelerde hısım ve partililere çıkar ve kazanç temini, siyasi partilerin tüzükleri ile bağdaşıyor mu? Eğer ihale kapmak için partilere giriliyorsa, partiler buna göz mü yumuyorlar.
Etnik ve meshepçi yapılarda bu oyunun bir parçası olarak mı siyasi partilerde yer alıyorlar. Sonuçta kim kim kimi kullanıyor. Kim kimden gözükerek bir yerlere gelme hesabına giriyor. Keselerini doldurmak için mi? Sonuçta bir partili olacak ve ihaleleri kapacak. Bir belediye başkanı hizmet için A firmasıyla iş yapıyorsa, o firmanın partiden olmasına ne gerek var? Ama o firmanın patronu bize oy kazandırıyor diyorsanız, doğacak sıkıntıların da sorumlusu olacaksınız demektir. Tabi o firmada ihaleyi alacağı için komisyon da verecektir. Belediyelerde ve devlet kurumlarında rüşvet ve komisyon alma çok bilinen bir şeydir. Dolayısıyla tatlı para kazanmanın yolu belediye başkanı olmaktır. Belediye başkanlarının bir kısmı bu yolu kullanmaktadır. Bizce bunun AKP’lisi CHP’lisi vs yoktur.
Seçimlerin ülkemize ve demokrasimize hayırlı sonuçlar getirmesini diliyorum, beylik laflarının ardından 97 taşeron işten çıkarılıyor. Bolu Belediyesi başkan yardımcısı İsa ÖZCAN, 19 Aralık’ta başkanın adaylığını açıkladığında ‘’Açıklandıktan sonra herhangi bir işe almayı kabul etmeyeceğiz ,, diyor, ancak eski başkan seçilemeyeceğini görünce bilinçli olarak 1001 olan kadro sayısını 1500’e çıkardı, ihtiyaç fazlası oluştu açıklaması yapıyor. Yani karşılıklı nişçi alımı ve sokağa atımı. Tam bir partizanca kirli bir oyun. Partileri bırakın, belediyecilik, eski adıyla Şehremini – şehirden emin olan , sorumlu yönetici değil midir?
Çöp konteynırların toplanması, kanalizasyon, yol, atık arıtma tesisi vs. Demek partiyle ne alakası var bu sorunların, soruyoruz. Eğer yerli ya da yabancı marka makine ve aksamı alınacaksa partiyle ne alakası var. ( Bir ilgisi varsa bu markanın, uluslar arası ilişkilerde ki politik konumuna bağlıdır) Kente hizmet verilecekse belediye personeli de o kentin bir insanı değil mi? Hani işsizlik vardı? CHP’li işçi işçide AKP’li işçi işçi değil mi? Benim bankamatikim daha iyi yarışımı yapıyoruz.
Kaldırımlara(Trottoir) çiçek ekimi için belediyenin tedarik ettiği firmaların partisi mi olur. Edirne belediyesi Lale soğanı dikerken bu Lalelerin partisi mi olur. Yandaş firma olur ama?.Ülke yönetimi ile yerel yönetimlerin belediye hizmetlerinin böylesine iç içe girmesinin adı, kurumların partizanca kullanılması içindir. ( Meclis deki bütün siyasi partiler bunu yapıyor) AKP döneminde Bolu Belediyesinde, AKP kadın kolları başkanı Arzu GÜLER, belediyeye bağlı BOSES şirketinde geçici işçi kadrosundan maaş aldığı tespit ediliyor. İstifa etmek zorunda kalıyor. Doğru. Tanju ÖZCAN gelince ne değişiyor peki?
Kim seçilirse yetkisini kullanarak işe alımda, ihalelerde partili olması nedeniyle, çıkar ve kazanç temini içinde, siyasi partilerin ideolojisi ve tüzüğüyle hiç bağdaşmayan, hatta tamamen zıt insanların bile bile partilere girmesi, çıkar için rol yapmasıdır. HDP de dahil, etnik ve mezhepçi partilerde de öyle gözükerek bir yerlere gelmek, cepleri doldurmak .Tabii amaç partili olarak ihale kapmak. Kente hizmet için iş yaparken A firması uygunken neden A olmaz B olsun, bizim adamımız olsun diyoruz? Devlet kurumlarında rüşvet gibi, tatlı para kazanmanın yolu belediyecilik oldu. Taşeron işletmeler belediyelere de girdi.
Taşeron işletmeler her yerde. İhaleyi alan firmalar 2 milyarlık bir işi taşeron firmaya 1.5 milyara yaptırıp havadan 500 milyonu cebe atıyorsa, acaba belediyeler bu ihaleyi verdiği firmalardan ne komisyon alıyor? Yüzde almadan çalışan belediyeler var mı soruyoruz.? O zaman resmi işlemleri kitabına uydurarak neyin çalışması yapılıyor. Tabi ihaleler partili adamlara veriliyor. O kazanıyor, komisyonunda veriyor. Dolayısıyla partili bu adamların aracılığı ile oylar konsolide edilmiş oluyor. Adama iş ver oda partiye oy kazandırsın. CHP’li bir belediye partili olmayan firmaya neden iş versin değil mi? AKP de öyle. Oy gelmese seçilemezler ve partilerin müesses nizamı çöker. Bizler de oy vererek bu adamların figüranları oluyoruz, değirmenlerine un taşıyoruz. Zaman zaman iman tazelemek gerekiyor. Ver Mehteri ver kalpaklı Atatürk bayrağını vs. Aslında bu batıcı partilerle Emperyalizmin uşaklığına devam ediyoruz. Uyandırmayın kazları
Belediyelerde kazan kazan politikası hakim. Çoğu hizmet kalemlerini özelleştirdiler. Buna CHP nin itirazı var mı? Yok. Kapitalist sistem bu işte. Komünist kepçeyle kapitalist kazandan çorba içmek güzel oluyor.
Adana CHP’li B. Belediye Başkanı Zeydan KARALAR, 31 Mart’tan buyana büyük işçi kıyımını resmen itiraf etti. (9. Ağustos 2019. Basın. Yeni Şafak.) Belediye Meclisi toplantısında konuşan KARALAR, ‘’Belediyen attığımız ( çıkardım demiyor) eleman sayısı 537 kişi ,, diyor. ASKİ dahil 879 kişinin iş akdini sonlandırdı. 125 kişi emekli olmuş, 88 kişi de istifa etmiş. Çalışanlar Temmuz , Ağustos maaşlarını alamamışlar. Neden sorusuna belediyenin parası yok, borç çok. Belediye meclisinden 169 milyon lira borçlanma yetkisi istedik. Meclis vermedi deniyor. Belediye meclisi AKP grup başkan vekili, maaş için istenilen 23 milyon lira, Belediyenin ASKİ dahil geliri 150 milyon liradır. AKSİ personeli dahil işçi maaşı 30 milyondur. KARALAR’ın 169 milyon liralık yetki istemesi soru işaretidir. Seçim zamanı benim bile cep telefonuma mesajları yağdı. Oy istemek için. Edirne neresi Adana neresi. Ekrem İMAMOĞLU’nun Keşan İlçesi yollarında, trapezlerde seçim ilanlarını vermesi gibi. İstanbul yerel seçimi ile Edirne’nin ne ilgisi var? Adana’ya döneceğiz.
İstanbul seçimlerinin iptali, sandık görevlilerinin devlet memuru olmamasıydı. Hatta Maltepe İlçesinde İstanbul’da ikamet etmeyen kişilerin sandık görevlisi yapılması iddiasıydı. YSK’nın sorumluluğunda bu nasıl oluyordu. Bu kişiler, AKP’ye gidecek oyları nasıl oluyor da CHP hanesine işliyorlardı. Daha önce AKP ile iş tutan HDP/PKK ile ittifaka girerseniz, FETÖ’ ye sahip çıkarsanız bunlar olacaktır. Yılanla çuvala girdiniz. Erdoğan düşmanlığı yaratarak sanki gittiğinde her şey düzelecek diye hava yaratıldı. Yerel değil genel seçime döndü. Maltepe ve Küçükçekmece gibi ilçelerde sayımlar tekrarlandı. 40-50 bin fark CHP’nin aleyhine 10 binlere düştü. CHP’nin istemi ile sayım durduruldu, seçim iptal edildi.
Seçimlerin iptali hiç de iyi olmamıştır. Elbette CHP’nin HDP ile ittifakı, işin içine PKK’nın da karışmasını engelleyememiştir. Kandil’den talimatlar gelmeye başlamıştır. Ayrıca hiç inkâra yer olmayacak bir sorun da Fetö’nün de işin içinde olmasıdır. İllegal çalışan bu grupların örtülü olarak devreye girmesi, bu sorunu doğurması muhtemeldir. Gezi olaylarından beri bir iç savaş teraneleri, toplumda içten içe endişe yaratıyordu zaten. Erol MÜTERCİMLER tv kanallarına çıkıp,2019 yılı çok kanlı olacak diye yaptığı konuşmaları , halkta gerçekten bir infial yaratıyordu. 23 Haziran’da eğer AKP, 40-50 bin oy farkla seçimi alsaydı Sarı Yelekliler gibi ayaklanma hazırlıklarını duymaya başlamıştık. Fransa’da Sarı Yelekliler haklı bir tepkiyle sokağa çıktılar. Ancak bizdeki SOROS’un Turuncu ayaklanması olacaktı.
Ben de 23 Haziran’da 200 bin farkla halkın tertipleri gördüğünden CHP’nin alacağını tahmin ettim , ama 800 bin fark beklemiyordum. Bu tepki oyları sadece iptal değil, kanlı iç savaş çıkmaması içindi. Şimdi birileri soruyor S. SOYLU’ya, İstanbul’a da Kayyım gelecek mi diye. SOYLU da ‘Teröriste resmi araçlarla destek olursa’ diye cevap veriyor. Yani soru tuzak. Aslında 2.5 aydan beri İMAMOĞLU, Kayyım atanan belediyeleri dolaşarak HDP’ye sizin yanınızdayız mesajları ile sanki görevden alınsın diye uğraşıyor. Kaz dağları da tutmadı, ne yapsak da çatışma çıkarsak diye uğraşıyor.
Ekrem İMAMOĞLU seçildi, destek verenlere iade ziyaretlerine başladı. İyi güzel de, buna ne gerek var. Sana oy verenler iş yapmanı bekliyor. Yerel seçim değil partizanlık boyutunda genel seçime çevirdiniz. Kolları sıvayıp plan ve projelerle sabaha kadar belediyenin ışıkları yanarak çalışmaya gömülmeniz zaten teşekkürdür. Halk sizden şehir emini olarak görev yapmanızı bekliyor, çalışanların işine son verin diye değil. Devam edeceğiz.
31. Mart’ın üzerinden bir ay geçti, TKP’li eski Ovacık Belediyesinin parlatılan belediye başkanı Mehmet Fatih MAÇOĞLU, Tunceli Belediye başkanı olunca ilk işi belediyenin adını Dersim’e çevirmek oldu. HDP’li üyelerin çoğunlukta olduğu bu meclisin aldığı karar yasa dışıdır. Belediye isim değiştiremez. Bu karar TBMM’de alınır. İkincisi Tunceli’nin bir Valisi var. Adı mı değişti ki belediyenin adını değiştirmeye kalkıyorsunuz. Tabii dizayn edilen CHP’nin belediyelerinde de HDP/PKK’lı belediyelerle
kardeş olma yarışı var. Şimdi MAÇOĞLU, Dersim Dernekleri Federasyonu(DEDEF )üyesi 50 kişiyle E. İMAMOĞLU’nu ziyarete, İstanbul’a geliyorlar. Ne mutluluk tablosu değil mi?
Partizanlık almış yürümüş. 80 milyon T.C vatandaşı yok, kim hangi partinin adamı var. AKP’liler kadroları şişirmişse CHP’li belediyelerde işten çıkarma furyasına girdiler. KILIÇDAROĞLU gibi İMAMOĞLU da sözünde durmadı. Binlerce çalışanın sesi olan ve İBB önünde bildiri okuyan 23 yıllık trafik uzmanı Murat KAZANAZMAZ ‘ı kapının önüne koydular. FM bandında yayın yapan radyolarında haberlerinde hava ve yol durumunu almak için bağlandıkları kişiydi. İBB’de çalışanlara büyük iftira atılıyor. Mobing uygulanıyor. İstifa etsinler diye yıpratma kampanyası neden yapılıyor. Devlet kurumlarında vatandaşlar AKP’nin CHP’nin vatandaşı mı? M.KAZANASMAZ’ı işten atan sözleri. ‘’ Biz İstanbul için varız. Kutsal görevimizi gece gündüz demeden azimle sürdürüyoruz. Fakat, bu süreçte emeğimizin yıpratılmaya çalışıldığını üzülerek gördük. Bazı faaliyetler çarpıtılarak iftiraya dönüştürülmekte ve binlerce çalışan söylemlerin aksine hedef gösterilmektedir,, İBB şirketleri İSPARK, İSTAÇ, BELTUR, BELBİM, MEDYA AŞ, İSFALT ve İSTGÜVEN gibi, işte çıkarılan sayısı en son 3984 olmuştur. C.KAFTANCIOĞLU Saraçhane eylem yapan işten çıkarılanlara alay eder gibi, devletin mağdur ettiği 200 bin cv var, işe alınacak diyor. KILIÇDAROĞLU’nun verdiği namus sözü hatırlatılınca, bir şey yapamayacağını söylüyor. Edirne’de Recep GÜRKAN’ın, CHP’lilerden başkasını almayacağım demesi gibi.
17.8.2019 günü meteorolojik hadise, sağnak yağışla Eminönü’nü su bastı. Tatilde olan İMAMOĞLU, ne var canım tatil mi yapmayacağız? dedi, Pişkin pişkin . Bize orta şiddette yağmur bilgisi verildi. Ne olursa olsun atlarsın uçağa gelirsin. Senin şehrinde olağan üstü durum var. Başkan nerde diyenlere kızan bir başkan. Esnaf, zabıta bile yoktu dedi. Selden 24 saat sonra ortaya çıkan İMAMOĞLU, o da defalarca aranınca lütfen geldi. Eminönü esnafı, elektriği bile kestiremedik, suda kaçak var ‘’ Bizi yalnız bıraktın, nerdesin başkan ,, deyince , cevabı; geç uyandık oldu. Meteoroloji ise bunu yalanladı. 13. Ağustos Salı gününden itibaren kuvvetli sağnak yağış geleceğini, Türkiye’nin kuzey ve kuzey batısını etkisi altına alacağını 06.00 ve 18.00 haberlerinde tv’ler yayınladılar diye açıklama geldi. Elleri cebinde lâkayt bir duruşla poz veren başkan, belli ki beyni tatil modunda, Bodrum’da.
Şehrin hizmetinde yaz ve kış ayları için önceden planlamalar yapılır. Kanalizasyon ve mazgallar önemli yer tutar. Olay şu. İSKİ’nin 24 Temmuz 2019 tarihinde yapılacak olan Tünel ve pompa emme haznesi , temizlik hizmetleri ihalesi 8 gün önce başkanlık genelgesi ile iptal edildiği ortaya çıkmış.Dolayısıyla kanal ve mazgallarında temizlenmediği ve yer altı çarşısının da bu nedenle suyun aniden yükselmesi buna bağlanıyor. Tuhaf olan ise başkanın yükselen tepkilere ‘’Bunlar işin basit kısmı, boş boş konuşuyorlar ,, demesi gerçekten trajikomik bir durum yaratmıştır. İstanbul’a geldi ve Bodrum’a tatile döndü. Zaten hep tatilde ve ziyarette. Van, Diyarbakır ve Mardin belediyelerine getirilen kayyımı eleştiriyor, ama onun İBB başkanı olduğu şehri Vali Ali YERLİKAYA , esnafın sorunlarını dinliyor. Selden etkilenen esnafa Cumhurbaşkanı R.T. ERDOĞAN’ın talimatı ile kira yardımı ve kredi desteğini açıklıyor. Bu işte bir terslik yok mu? Kayyım atanan belediyelerden ne farkı kalıyor. Siyaseten getirildiği belli oldu. Bundan sonra her olayda demagojik laflar edecektir. Tipik Sosyal Demokrat ağzıyla konuşmadır. Yandaşı HDP’nin eliyle ve küresel aktör Amerika’nın talimatıyla Kürt sorunu üzerinden meşgul edilen Türkiye’de, İstanbul kenti de bu oyalama taktiğine kurban edilmektedir. O günün şartlarında Nurettin SÖZEN’in Halk Ekmek gibi iddialı bir projeye benzer bir çalışma da göremeyeceksiniz. Kaldı ki Halk Ekmeğe de % 70 zam geldi. Amerika’nın istemleri doğrultusunda oyun oynayan CHP’nin İBB Başkanından manzaralar görmeye alışacaksınız.
Bakın CHP’nin Genel Başkanı K. KILIÇDAROĞLU’nun gaflarına. ( 19.8.2019 – M.BARLAS. 20.8.2019 S.TUNA ) Nevşehir’de CHP il başkanları toplantısında yaptığı konuşma, herkesi şaşırttı. ‘’ Doğu Akdeniz’de zengin petrol var, doğal gaz yatakları var.Amerika orada, Yunanistan orada, Kıbrıs Rum Yönetimi orda, Mısır orada, Katar orada, hepsi orada. Bir tek devlet( ? ) yok, Türkiye yok. Niye yok? Başarılı dış politika yürütüyorlar sözde. Niye yok ? Hangi gerekçeyle yok orada,, Ne ilginç değil mi.
Suriye’de Fırat Kalkanı, Zeytin dalı harekâtlarında da aynı şeyleri söylemişti. Hangi gerekçeyle oradayız diye. S 400’leri neden alıyoruz, bize saldıran mı var diyecek kadar sorumsuz bir genel başkan. Bunları bile bile mi söylüyor, kasten mi yapıyor. Geçen haftalarda İYİ Partiyle birlikte EGE’de, Münhasır Ekonomik Bölge(MEP)konusunda AB’ye sert çıkışlar yaparak Türkiye’nin haklarını savundular. Sözde. Bunun adını koyalım. Bu gerçek bir savunma değil. CHP’li belediyelerdeki sıkıntılar nedeniyle seçmenin de iman tazelemek için siyaseten söylenmiştir.
AB bizi Doğu Akdeniz’de tehdit etti, çekilmemiz için. Vazgeçmeyince yeni bir ambargoyu gündeme getirdi. Aylardır Mavi Vatan konuşuluyor. Biz de Mayıs 2019’da FATİH, Haziran 2019 da YAVUZ sondaj ve BARBOROS sismik araştırma gemilerini bölgeye gönderdik. Hatta vururuz tehditine karşı TCG bandıralı Fırkateyn ve Muhriplerimiz eşliğinde gönderdik. Türkiye neden yok, zekice yapılan bir demagojidir, çarpıtmadır. Nisan 2017’den beri BARBOROS sismik gemisi ve Gaziantep Fırkateyni eşliğinde oradaydı.
Konumuz yerel seçimlerdi. Ancak bu seçimler sonrası yaşananlar ve açıklamalar, muhalefet partisi CHP’nin, Genel Başkanından belediye başkanlarına Türkiye gerçeğinin nesrinde oldukları açısından çok önemli olduğundan kaleme alıyoruz. Dış siyasete şaşı bakışları ve iç cephede de partizanlıklara varan tutumlarını görelim diye yazıyoruz. Türkiye‘nin giderek her sıkıntılı duruma karşı olumlu gelişmeler göstermesi ve duruşunu görmek istemiyorlar. NATAOTÜRK kafalı bakışları, KILIÇDAROĞLU başta, Doğu Akdeniz’e bu kadar uzak olmaları ile yerel yönetimlerdeki partizanlıkları o kadar örtüşüyor ki.
Adana Büyükşehir’de büyük kıyım. (Mehmet AKKAYA – 5 Temmuz 2019 Aydınlık) Ne çok kin birikmiş belediyelerde diye kaleme almış. 31 Mart’ın ertesinde, işten çıkarmalar, Balıkesir Belediyesinde 400, Bozdoğan belediyesinde 88, Bekili’de 7, Gemerek’te 13, Akyazı’da 19, Orhangazi’de 7, İsparta belediyesinde 10 vb. Böyle devam edip gidiyor CHP’li belediyeler. HDP’li beledilerde Sur Belediyesinde 145, Mardin’de 30 işçi sokağa atılmış. MHP’de de aynı şey. Aliağa’da 200 işçi sürgüne gönderilmiş. Üç ay içinde 300 işçi sokağa atılmış. CHP’li belediyelere yine dönelim. Esenyurt’ta 96, Atakum’da 100, Enez’de 4, Çiğli’de 7, Torbalı’da 30, Gaziemir’de 40, Bolu’da 97, Ceyhun’da 5’i engelli 188 işçiyi sokağa atmışlar. CHP’li belediyelerde sürgünler. Aydın Belediyesinde 40, Finike’de 60, Döşemealtı Belediyesinde 100, Enez’de 24 işçi sürgüne gönderilmiş.
1980’li yıllar aklıma geldi. Kamu kurumlarında Mobing’in her türlüsü vardı. Amiri memuruna haritada yer beğen diyebiliyordu. Bu gün ağızlardan demokratlık sözleri pek düşmüyor ama haritada yer gösterilebiliyor demek ki. Bu ülke 81 milyon, her yerde dostluk , barış, kardeşlik lafları. Demek bunlar lafın gelişi söylenen sözlermiş.
Adana Büyükşehir Belediyesi’nde ise dev bir kıyım haberi var. ASKİ’de 1.750 kilinin işten çıkarılacağı planlanmış. Yukarıda değindik. 23 Haziran İstanbul seçimi ardından Adana Belediye İş Sendikasının üyelerini sokağa atıp DİSK, Genel İş Sendika başkanları ile görüşüp Belediye İş’te kalanları Genel İş’e geçmeye zorlamak .
Belediye başkanının, işaret ettiği sendikaya üye yapmanın neresi demokratlık. 4857 sayılı iş yasaları ve iş güvenliği yasalarında tarif edilen kurallara uyulmadan . Atılanlar arasında 10-15 yıllık çalışanlar da var. Nesini uygun görmediniz? KILIÇDAROĞLU’nun verdiği sözler havada kalmış. Canan KAFTANCIOĞLU’nun, CHP’de genel başkanlığa adayım açıklaması basına yansıyınca , 10 Aralık hareketinin önde geleni, HDP/PKK aşkının önemli ismi ve partinin örgütlenmeden sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Oğuz Kaan SALICI , ‘’Bunu kendisine sorun, 31 Mart ve 23 Haziran sürecini çok iyi yöneten ve iktidara yürüyen genel başkanımız K. KILIÇDAROĞLU olduğu sürece bu konuşulmaz,, demiş. Sayın KILIÇDAROĞLU, sizin sözlerinizi çiğneyen sayısız belediye başkanı varken, siz nasıl iktidara yürüyeceksiniz.
Kayyıma olan tepki, HDP’den CHP’den ve Amerika’dan, AB’den geliyor! Bu iç işlerimize karışmak değil mi? Tekrar edelim. ‘’ Başkanım, adayları Kandil belirledi,, HDP’li Sırrı Süreyya ÖNDER‘in sözleri. 26.Nisan 2014 de, İmralı’da ÖCALAN’ın, adayları kim belirledi sorusuna verdiği cevap. PKK’nın, TBMM’deki uzantısı HDP’nin, yerel seçimlerde(genel seçimlerde dahil ) kırsaldaki Kandil ile şehirlerimizdeki bağlantıyı açıkça ortaya koyuyor. Kandil’in belediyelerine kamu müdahalesi olunca, önce PKK yöneticileri hop oturup hop kalkıyor. T.C.’nin resmi plakaları ile dağa hizmet götürünce, gerillaya hizmet edince ve Kayyım gelince bunca tepki neyin nesi?.. EVET KANDİL İN ATAMASINA KAYYIM GELİYOR. Bu kadar basit. ATATÜRK’ün partisinin(ihanet edenlerin) gençlik kolları başkanı Emre YILMAZ ‘’İstanbul u birlikte kazandık, Diyarbakır’ı, Van ‘ı, Mardin’i de birlikte kurtaracağız,, açıklaması.
Kimden neyi kime karşı kurtarıyorsunuz? AKP’nin 2015’de çözüm sürecini bitirmesine duyulan tepki bu. Çözüm demek, Türkiye’yi çözmek ve parçalamaktır. ABD projesidir. İçişleri Bakanlığı tarafında 3 büyük şehir belediyesine atanan kayyım HDP’den çok nedense CHP’yi rahatsız etti. CHP Ankara Milletvekili Murat EMİR ,PKK marşının okunması ve marş okunurken ayağa kalkılması size göre kayyım atanması için yeterli mi, değilmi sorusuna ‘’ Yeterli değil,, cevabını vermiştir. HDP, Hakkari Vekili Leyla GÜVEN‘in ‘’PKK’ya katılım olacaktır, çatışma da olacak, savaş da çıkacaktır,, sözleri de demek yeterli olmuyor.
Diyarbakır B. Belediye başkanı Adnan SELÇUK, Mardin B. Belediye başkanı Ahmet TÜRK, Van B. Belediye başkanı Bedia ÖZGÖKÇE , devletin imkanlarını halka değil terör örgütüne harcamaktadırlar. Kayyım bunun için getirildi. FETÖ/CIA’nın adamları A. GÜL ve A. DAVUTOĞLU’ndan ve E. İMAMOĞLU’ndan açıklamalar geliyor. A.GÜL, ‘’Daha yeni seçilmiş belediye başkanlarını bu şekilde, demokrasimiz için doğru olmamıştır,, twitter‘ini atıyor. Colin POWEL ile(eski ABD Ulusal Güvenlik danışmanı) 2 sayfalık 9 maddelik ihanet anlaşmasını yapan(Kürdistan’da dahil )asıl tehlikeyi göremeyen CHP, ERDOĞAN fırtınası koparıyor. Asıl sebep, ERDOĞAN’ın çözümü bitirmesi. ERDOĞAN GİTSİN DE KİM GELİRSE GELSİN propagandasını HDP ile iyi götürdüler. Biz belediyeleri ne konuşuyoruz. Yeni Anayasa projesini konuşan CHP değil, dayatan ABD ve HDP. Belediye seçimleri bu iş için mevzi kazanma adına yapılıyor.
Gelelim belediye başkanının görevden alma yetkisinin CUMHURBAŞKANLIĞI ‘ nda oluşuna.
27 Aralık 2018 , Haber Türk yazarı Muharrem SARIKAYA ‘’Büyük şehirlere yeni protokol,, başlıklı yazısı ile önce belediye kanunun, ardında Anayasa’nın Mahalli İdareler ile ilgili 127. Maddesinde, düzenlemeye gitme konusunda karara varılmış ifadelerine yer verdi. Kanuna göre, belediye başkanlarının görevden alınması yetkisi İçişleri Bakanlığında bulunuyor. Ancak, seçilmiş iradenin hükümetteki karşılığının da Cumhurbaşkanı olması nedeniyle, önce Belediye Kanununda, ardından da Anayasanın mahalli idarelerle ilgili 127. Maddesinde de düzenlemeye gitme konusunda karar alınmıştır. Bu kapsamda da ilk adım, belediye başkanlarını görevden uzaklaştırma yetkisini düzenleyen 5393 sayılı belediye kanununun 47. Maddesinde düzenlemeye gitme, hazırlığı tamamlanan kanun teklifinde, İçişleri Bakanı yerine Cumhurbaşkanı tarafından görevden uzaklaştırılabilir ibaresi yer almıştır. 127. madde, Anayasanın 104 Maddesiyle yürütme yetkisi Cumhurbaşkanına aittir, denilerek, tamamen Cumhurbaşkanına bırakmıştır. Bu koz kullanılmalıydı.
Yine soruyoruz, Anayasamızda Eş Başkanlık diye bir kanun var mı? Yoksa olmayan yetkiyi HDP’li belediye başkanları nasıl kullanabiliyor. 15 Temmuz 2019 özel oturumunda TBMM başkanı Mustafa ŞENTOP, genel kurulda HDP’li eş başkana söz veriyorum nasıl diyebilir? Bunlar yasaya aykırıdır.
E. İMAMOĞLU’nun seçilişi ile birlikte 10 Aralık hareketinin isimlerinden C. KAFTANCIOĞLU da, eş başkan gibi davranmaya başlamıştır. Dolayısıyla 40 bin oy farkıyla seçimi CHP’ye verecektiniz. Zaten eş başkanlarla her gün anayasal suç işleyen bu insanlara soruşturma başlatmak daha kolay olacaktı. Yetki sizdeydi. Ziyarete gelen DERSİM Federasyonu ne demek, bunu kabul eden İMAMOĞLU’na derhal soruşturma açılmalıydı. AYRICA BURADAN BU VESİLE İLE CUMHURİYET SAVCILARINA , HDP’NİN YASAL OLMAYAN EŞ BAŞKANLIKLARI İÇİN SUÇ DUYURUSUNDA BULUNUYORUM.
R.T. RDOĞAN, Türkiye İttifakı ve ‘’dün bitti artık yeni bir gündeyiz,, açıklaması. Aydınlık Türkiye açıklaması. 18 yıl kutlamalarında eski AKP’nin misyonunun bittiği gerçeğini ilan etmesidir. Dolayısıyla eş başkanlık tiyatrosu da bitecektir.
Diyarbakır’da HDP’li büyük şehir ve ilçe belediyelerinden haksız yere işten çıkarılan işçiler ile yakınları eylem yapıyorlar. ‘’ Hiç bi devlet kurumu Kandil’den yönetilemez,, Kovulan çalışanlar, ‘’ seçilen başkanlar bayrakla sorunumuz yok dediler, ilk işleri masamızdaki Türk bayrağını kaldırma emrini verdiler,,.
Belediyede Basın Yayın ve Halkla İlişkiler kalemi olarak görev yapan Elif BAT, şehit ve gazi yakınlarının işten çıkarılmasını ilgilendiren, 29’uncu madde kapsamında işten çıkarıldı! Seçimden iki hafta sonra yanına 2 görevli yollanıp, masamdaki Türk bayrağını kaldırmamı istediler, diyor. Nedir bu 29. madde. İş verimsizliği adı altında yetersiz çalışma anlamına geliyor! Zaten devlet kurumlarında kimseyi siyasi tercihinden değil de işi kötüye kullanma, sahte rapor alma, izinsiz göreve gelmeme, zimmetine para geçirme, sarkıntılık vs nedenlerle soruşturma açılır. Hatta isterlerse 5 dakika geç geldin diye tutanak bile tutarlar, işlem yaparlar. Bu partizanlık, siyasi partilerimizin çoğunda geçerlidir, bunu biliyoruz.
Bir tespit daha. 15 Temmuz gecesi Ankara Gölbaşı’nda şehit olan Özel Harekât polisi Halit GÜLSER ‘in babası Ömer GÜLSER de, Çevre Koruma ve Kontrol Daire başkanlığı emrinde belediye şirketi personeli. PKK bağlantısı nedeniyle önceki Kayyım döneminde görevden uzaklaştırılanların açtıkları davaları kazanarak dönmeleri nedeniyle, onlara yer açmak için işten atılıyor. PKK ile iş tutanlar nasıl göreve iade ediliyor? Bu da bir açmaz.
31 Mart seçimlerinden sonra, Diyarbakır Belediyesinde işten çıkarılanlar 234’e ulaştı. Çalışanlar basın açıklamasında, önce MOBİNG uygulanıyor, etkili olmazsa KANDİL’den gelen emir ile çıkışımız veriliyor, dediler. APO’nun eski avukatı İ.D , ‘’Kırsalda ve Türkiye’de iki komisyon var. Dağda Sabri OK, Murat KARAYILAN ‘a isimler gidiyor. Orada listeler oluşuyor. Sonra KCK’ya (şehir örgütlenmesinin çatı yapısı)gidiyor. Kubbettin YAZBAŞI aracılığı ile APO’ya gidiyor. Onun da onayını alan adaylar genel ya da yerel seçimlerde aday olabiliyor.,, açıklamasını yapıyor. T.C kanunları çerçevesinde kurulan HDP, ülke sınırları dışında ki, illegal–yasadışı terörist bir yapının talimatıyla karar alıyor.!?...( 17. 8.2019-basından) TR 705 kodlu (CIA ajanı) CHP’li Sezgin TANRIKULU, açıklama yapıyor.
YPG’yi (PKK’lıları) vurmayın diyor. Skandalın da ötesinde, bir vahamet. Kuzey SURİYE’de KANTONLAR kuran , Türkiye’ye saldıran YPG’lilere operasyon yapmayın, diyor. ‘’Onlar kendilerini korumak için silahlandılar,, diyecek kadar Amerikanın isteklerini ortaya koyuyor. CHP’de ki ortak tez de, PKK’ya operasyonların çözüm getirmeyeceğidir. Kandil de Duran KALKAN, Murat KARAYILAN “PKK asla silah bırakmaz” açıklamasını yapıyor. CHP neyin açıklamasını yapıyor? Amerika , her hafta 500 TIR silah ve cephaneyi , Suriye de kurduğu hava alanlarına indirerek PKK’ya sevkiyat yapıyor. Bu çirkefliğin korunup kollanması da HDP’li belediyelere düşüyor. UTANMADAN KAYYIMA KARŞIYIZ NE DEMEK OLUYOR. Teröriste yardım ve yataklıktan HDP kapatılmalıdır. KCK başta tüm elemanları T.C devletine karşı işledikleri suçlardan yargılanıp en ağır cezalara çarptırılmalıdır. CHP’ye de aynı suçlardan dava açılmalıdır.
Devleti yıkmak için ayaklanmalar çıkaran, bombalayan, orman yakan PKK ile iş tutan belediyeler suç işliyor. İçişleri Bakanlığının terörle bağlantısı olduğu için görevden aldığı Van, Diyarbakır, Mardin B. Belediye başkanları, sanki haklıymış gibi İstanbul’da toplantı yapıyor. Mardin B. Belediye başkanı A. TÜRK‘e ,terör örgütüne para aktardığınız için görevden alındığı hatırlatılınca, bir yere aktarılan para yok, biz göreve gelmeden karar almışlar, diyor. Mardin Valiliğince, naylon fatura ve pahalı hediyelerle belediye kasası boşaltıldığı iddialarının da yalan olduğunu tekrar ediyor. Bakalım öylemi?
Başkanlığı döneminde HDP ve CHP’li milletvekillerini belediye bütçesinden binlerce lira harcayarak ağırladıkları ortaya çıktı. 31 Mart’tan buyana(daha 3 ay olmuş) ağırlama faturaları ,145 bin lira yemek faturası. HDP eş başkanı Sezai TEMELLİ, CHP Genel Başkan Yardımcısı Orhan SARIBAL ve HDP’li vekiller için yemeğin verildiği otelin, Belediyeye iş için başvuran bir kadına taciz ettiği için göz altına alınan MARSU Genel Müdür Yardımcısı A.D.’ye ait olduğu tespit edilmiş? HDP eş genel başkanı S.TEMELLİ ile Pervin BULDAN , 27 Nisan’da aynı otelde ağırlanarak 790 kişilik yemek için 42.680 lira fatura çıkarılıyor.
CHP G. Başkan yardımcısı Orhan SARIBAL ve yazar Güler BUĞDAY da, 29 Nisan’da A. TÜRK’ü belediyede ziyarete gidiyor. 20 dakikalık görüşmenin ardından yine aynı otelde 528 kişilik yemek bedeli olarak 28.512 lira fatura ediliyor. Soruyoruz, bu şişirilmiş faturalarla yenmemiş yemekler, yenmiş gibi gösterilip devletin parası cebe mi atılıyor? Yine misafire ikram diye çay, kuru yemiş, çikolata, kolonya vs için 84.466 lira harcama gösteriliyor. Bunlara inanıyor musunuz? Halka hizmete gelince paramız yok deniyor. Çöpler dağ gibi toplanmıyor. Hani çağdaş, ilerici, demokrattınız. Kayyım atamalarını siyasi diyeceksiniz, yolsuzluklarınızı görmeyeceksiniz, R.T. ERDOĞAN’ın terör örgütlerine peşkeş çekilmesine müsaade etmeyeceğiz, sözlerine karşılık, tepkimizi yüksek sesle çıkarmazsak bunlar üç şehirle yetinmez, diyerek İstanbul’da da kayyıma görevlendirme yapılacağı imasında bulunacaksınız.
İmaya gerek yok. Görevden alınan, hakkında soruşturma başlatılan B. Belediye başkanlarına yapılan ithamlar belli. PKK’ya destek vermek. E. İMAMOĞLU soruşturma bitmeden kalkıp bu 3 belediye başkanına destek vermişse, aynı suçu işliyor demektir. Burada başka planlar var. İMAMOĞLU bilerek yapıyor. Görevden alınsın, kayyım gelsin ki kargaşa çıksın. Kaz Dağları tutmadı. Yeni senaryolar üretilsin. 23 Haziran seçimlerinde halk CHP’ye bilerek oy verdi. 2015’ten beri PKK’ya yönelik hendek savaşları ile iç savaş çıkacak söylemleri. Yukarıda yazdık. E. MÜTERCİMLER, 2019 yılı çok kanlı geçecek açıklamaları. Yenilenen seçimden sonra ne iç savaş çıktı ne de Mütercimler ortada yoklar. Tekrar ediyorum. Halk, Sarı yeleklilerin çakmasını gördü. Ayaklanmalara prim vermedi. 23 Haziran seçimini AKP alsaydı, ayaklanmalar başlayacaktı. Halk bilerek ve iptale karşı CHP’ye verdi. Ayaklanma tutmadı. Kaz Dağları olmadı. Orman yangınları çıkarıldı. PKK, 27 orman yangınını üstlenmiştir!(Ağaç katliamı edebiyatını gördünüz mü) Ateşin Çocukları İnsiyatifi. Sürekli ve kesintisiz ateşten eylem sürecini başlatıyoruz. Sosyal medyadan paylaştılar. 11 Temmuz, 24 Ağustos 2019 arasındaki yangınları üstlendiler.
2 Eylül 2019’da, Denizli İYİ Parti İl Başkanı Hüseyin BOZKURT, düzenlediği basın toplantısı ile partisinden istifa etti. Doğu Akdeniz, Fırat’ın doğusu ve Suriye’de ABD tarafından kurulmak istenen terör devleti konusunda partisinin tutumu. Kayyım atanan Üç B. Belediye başkanlarının kaynaklarını terör örgütüne aktarmaları. Belediyelerde Türk bayraklarının indirilmesi, şehit yakınlarının işten çıkarılması ve Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile kayyım atamasına millet ittifakı vekillerinin karşı çıkmaları neden gösterilmiş. Çok doğru bir karar. İYİ Parti konjonktürün getirdiği bir partiydi ve gidecektir. ABD projeleri gereği oluşturulan CHP, İYİ Parti, SP ve HDP ittifakı da çözülecektir.
Küresel güçlerin Türkiye’deki uzantısı olarak görev yapan bu MİLLET İTTİFAKI, 1 Eylül Dünya Barış Gününde de kol kola girmiştir. CHP ve HDP, Barış mitinginde, PKK’ya yapılan operasyonları hedef almışlardır. Şimdi barış platformuna bir bakın. İstanbul Kartal meydanındaki mitinge katılanlar. CHP M. Vekili Mahmut TANAL, Ali ŞEKER, Onursal ADIGÜZEL, Sera KADIGİL ve Sezgin TANRIKULU. HDP Grub Başkan Vekili Fatma KURTULAN, HDP M. Vekili Hüda KAYA, Alper TAŞ, Oya ERSOY, Halk Evleri G. Başkanı Nuri GÜNAY. CHP İl Başkanı Canan KAFTANCIOĞLU. DİSK, KESK, TTB ve TMMOB. SGDF ve Barış anneleri!? Aynı takım, sözde barış mitingi.(Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu. Bunları Suruç’taki patlamada görüyoruz. Kobaniye- Ayn el Arap oyuncak götüreceklerdi. 33 kişinin öldüğü saldırıda IŞİD’li bombacı bir gün önce gelip bu gençlerin eylem yaptığı Amara Kültür Merkezi‘ne yerleşiyor! Amara K.M de PKK’nın askerlik şubesi olarak çalışıyor.) CHP de burada yardım ve yataklık görevini üstlenmiştir.
CHP G. Başkan Yardımcısı Seyit TORUN, işten çıkarmalarla ilgili açıklama yapıyor. 6 Mayıs–23 Haziran arasında işe alınan işçiler, diyor. Aynı şeyleri de o söylüyor. Hiç belediyeye uğramayan, bankamatikten maaşını çeken çalışanlar, diyor. Yerel seçimler 31 Mart’ta bitti, ifade edilen tarihlerle İstanbul’u kastediyor. İtiraz ile sayımda fark 10 bine inince CHP’nin sayımı durdurmasıyla iptal ve yeniden seçim oldu. Seçimi AKP kazanmış değildi ki. Kim işe aldı?..
1990 tarihinde bir Kürt raporu var SHP’nin. Erdal İNÖNÜ dönemi. Çekinceleri vardı. Ancak 1991 seçimlerinde ciddi oy kaybı yaşadılar. Bu kopuş SHP’yi etkiledi. APO’ya 22 kontenjanın da verilmesi. CHP adını aldıklarında, Avrupa Konseyi Özerklik Şartı konusunda en şahin tavrı sergilediler.(Mahmut ÖVÜR Sabah- 3.9.2019)Şimdi KILIÇDAROĞLU, E. İMAMOĞLU öncülüğünde HDP ile, Cumhur İttifakı karşısına yine Özerklik şartını çıkarıyorlar. ERDOĞAN düşmanlığı altında bu yapılıyor. Ancak 1991’deki hüsranı yaşaya bilirler. Bu kadar maddi ve manevi, can ve mal kaybına, ekonomiyi sarsacak derecede mali kaynak harcamasına yol açan PKK sorunu CHP’yi bitirecekse bitirsin. O noktaya geldik ki, CHP mi Türkiye mi diye sorulsa, Türkiye diyeceğiz. CHP kurucu değerleri tepe tepe aşındırdı.
Diyarbakır’da annelerin yanında değiller ama Mustafa Kemal ATATÜRK’lü tişörtlerle Bodrum’da dolaşmak herhalde müthiş haz veriyor olsa gerek. Türkiye, an gelecek ATATÜRK’ü de CHP’nin elinden kurtaracaktır. Emekli Hava Pilot Tuğgeneral Beyazıt KARATAŞ da “İBB başkanı E. İMAMAMOĞLU’nun Diyarbakır ve Batman’a giderek görevden alınan belediye başkanlarını ziyaretinde, utanmadan ATATÜRK’ün bir köylü ile sohbeti ile çekilmiş fotoğrafını taşıması bir hakarettir. Bunun adı demokrasi falan değil, terör örgütüne destek vermektir,, demiştir. 23 Haziran’dan beri gezilerde olan İMAMOĞLU’na görevini sormak gerekmiyor mu? Sürekli HDP/PKK mahfelerinde. Şu ana kadar İBB’den atılanlar 1.244 kişi. Yukarıda bunu belirtik. Danışmanı MURAT ONGUN, bu kişilerin iki seçim arası (31 Mart-23 Haziran) alınanlar olduğunu söylüyor. İçinde 10 yıllık, 13 yıllık çalışanların da olduğu gerçeği karşısında yalan söyleniyor. Adana’da Zeydan KARA gibi SMS ile işten çıkarma modası İstanbul BB’de de uygulanıyor.
Atakan HATİPOĞLU’nun kayyım değerlendirmesi.(31.8.2019-Aydınlık) Aslında seçimler, Amerika’nın istemediği bir ERDOĞAN ve AKP’nin devrilmesi üzerine kurulmuştur. ‘’İçişleri Bakanlığının (Cumhurbaşkanlığı kararnamesi) HDP’li üç belediyeye Kayyım ataması, basit bir idari tasarruf olmasının ötesinde, Türkiye’deki temel siyasal saflaşmaya müdahale eden bir eylem oldu. Bilindiği üzere HDP, Millet ittifakının dışarıdan müttefiki. Bu ittifak, AK partiye karşı iktidar seçeneği olma iddiası taşıyor. HDP/PKK ilişkisini deşifre eden ve bu partinin(HDP) oylarının düşmesine hizmet edecek her türlü gelişme , Millet İttifakını kırılganlaştırıyor. Bu nedenle söz konusu ittifakın bileşenleri, şu aralar HDP’ye zarar verecek hiçbir şeyi duymaya tahammül edemiyorlar. Öyle ki orman yangınlarını PKK’ nın üstlenmesi bile görmezden geliniyor. CHP, İYİ Parti ve SP açısından kayyım meselesi, HDP’nin terörle ilişkisi meselesi olmanın ötesine oturuyor. Bu partiler açısından HDP yoksa AKP karşısında iktidar olma umudu yoktur. ABD ve AB açısından, HDP yoksa günün birinde PKK ile yeniden masaya oturma ve Kürt devleti çalışmalarına Türkiye’yi ortak etme umudu da yoktur,,
Bu kadar açık, bu kadar net daha ne söylenir! Her şey bir kenara, yerel yönetimmiş, halkın sorunlarıymış, genel anlamda stratejik konumu gereği, ekonomik sıkıntıları da dahil, T.C devletine karşı bir saldırı ve yıkım projelerinin sahte hedeflerini yaşıyoruz. Bütün kirli oyunları oyna, al eline ATATÜRK fotoğrafını çık ortaya?! ATATÜRK’ün arkasına saklanarak yapılan aşağılık ve iki yüzlü sahtekârlıklar. HDP ve PKK, Amerika’nın içimizdeki TRUVA ATIDIR. Gaffar YAKINCA(29.8.2019- Aydınlık) Bu gün Türkiye, alçak bir düşmanla, HDP/PKK terörü ile savaşıyor. Tüm millet, çocuklarımızı öldüren, ormanlarımızı yakan bu şebekeye karşı mücadele ederken, CHP’yi yöneten isimler terör örgütüne adeta siper oluyorlar. Demokrasi kavramını istismar ederek ürettikleri kirli propaganda ile samimiyetinden şüphe etmediğim bazı sosyal demokrat, Atatürkçü dostlarımızı da maalesef etkisi altına alıyor. Çocuklarımıza kurşun sıkanlarla yan yana düşüyorlar,, açıklamasını yapıyor. Daha ne söylesinler. AKP’nin oyları düşsün diye Türkiye’yi bitiriyorsunuz.
Demek her şey güzel olacaktı. Adı yerel seçimlerdi. CHP, AK Partilileri suçluyor. Onların aldığı yandaş bankamatik çalışanları çıkartıyoruz, diyorlar. Aynısını CHP’li belediyeler yapıyor. Tabi sloganınız FETÖ’den olursa şaşılacak bir şey yok. Adalet yürüyüşü yapan CHP, hak, hukuk, adalet diye veryansın etmedi mi. SARAÇHANE’de eylem yapanlar da bu sözleri size söylüyorlar. Siyaset sanal bir oyuna dönüştü. Küresel Kapitalizmin geldiği nokta yalan bir dünya yaratmak. Ama Küreselcilik sanal değil gerçek! Gerçek bir oyun kurucunun eşliğinde sanal alemde emperyalizmi destekleyen sahte sol gruplar gibi, Türkiye’nin de yaşadığı bu, sürrealist emperyalist sol ile kitleleri uyutmak. HDP, PKK–DHKPC–TİKKO, FETÖ’yü kurtarıcı gibi görmek. CHP’nin de sanal alemi bu. Buna Para MİLİTER Cemaatleri de katalım. Akın İPEK’in kapısına kendini zincirleyen Mahmut TANAL’ı hiç unutmayacağım.
Kayyıma veryansın etmek! PKK, belediyelerin araçlarını kullanarak bombalı saldırılar yaptı. İçişleri Bakanlığının raporlarında 94 HDP’li belediyeye kayyım atanmasının gerekçeleri. 2014-2109 döneminde PKK ile açık işbirliğini gösteren raporlara dayanıyor.
- MAZIDAĞI Belediyesine ait 8 ton bomba yüklü kamyonla Cevizli karakoluna saldırı. 2 asker bir sivil şehit oldu.
- CİZRE de ŞIRNAK Belediyesine ait 10 ton bomba yüklü hafriyat kamyonu ile Çevik Kuvvet’e saldırdı. 12 polis şehit oldu.
- BİTLİS’in GÜROYMAK , İZAN, YOLALAN ve IĞDIR ın HOŞHABER belediyelerinin araçlarıyla terör örgütünün kırsal kadrosuna silah ve cephane taşımak.
- HAKKARİ belediyesi nin araçlarıyla patlayıcı taşımak.
- SİLOPİ’de belediyenin cenaze aracını terör fotoğrafları ile donatılması.
- SİLOPİ ve VARTO belediyelerine ait iş makineleri ile teröristleri korumak için hendek kazmak.
- ÇATAK belediyesinin kamyonunda patlayıcıların ele geçirilmesi.
- DİYARBAKIR B.Belediye otobüslerine PKK bayrakları asıldı.
- VAN B.Belediyesi su işletmesi tarafından teröristlerin ailelerine araç kiralama. Bu araçlarla terörist taşıma. Bu araçlar içinde, çıkan çatışmada ölen teröristlerle çok sayıda mühimmat ele geçirilmiş.
HDP’li belediyelere terör örgütü elemanlarının yakınları yerleştirildi. Bunların çoğu çalışmaya gelmediler. Zaman zaman göstermelik olarak uğradılar. Demek bankamatik memurluğunu bütün siyesi partiler çok sevmişler. Teröristlerin cenazelerine sözde ‘’temsil ağırlama ödeneği ,, den para yardımı yapıldı. Doğrudan temin sınırında kalınarak örgütle ilişkili firmalara ihaleler verildi. PKK’ya mesafeli olan mahallelerin temizlik ve çöp gereksinimleri bilinçli olarak yapılmadı. Cezalandırıldı. PKK’ya destek veren şahısların, imara aykırı her türlü inşaatlarına müsaade edildi. PKK’ya, örgüte yakın firmalara ödeme yapılırken kaynak aktarmak için, ihtiyaca binaen kullanıldı, denilerek kullanımdan çok fazla yakıt aktarıldı. Hibe edilmiş . Faturalar şişirildi, yukarıda değinmiştik. İş makinelerini örgüte müzahir( Arka çıkan – desteleyen) yerleşim yerlerine ve terör kamplarına alternatif yol yapımı çalışmaları yaptılar. T.C devletinin kara yollarında çalışan mühendis ve işçilerini koruyan jandarmaya saldırıp bir uzman çavuşu şehid ettiler. Sosyal belediyecilik faaliyeti adı altında yapıldı. Devletin resmi araçları bu işlerde kullanıldı.
CHP, seçilmişler yerine atanmışları getiriyorsunuz, diye Kayyıma karşı çıkmaktadır. İçişleri Bakanı Süleyman SOYLU’ya karşı bir linç kampanyası başlatıldı. Bir yalana inanan CHP kirli politikaların destekçisi olmuştur. Yine bu CHP’nin İBB başkanı İMAMOĞLU, Diyarbakır B.Belediye başkanı Adnan Selçuk MIZRAKLI ve Mardin B. Belediye başkanı Ahmet TÜRK ‘e ‘’ Kendimizi sizinle aynı yerde görüyoruz,, diyebiliyor. ‘’Ahmet bey tam bir tecrübe abidesi. Çok zorluk yaşamış bir başkanımız ve kıymetli bir siyaset adamı. Dolayısıyla, her zorluğun bir fırsat önümüze koyabileceğini düşünüyorum. Şuradaki atmosferi de bir kaynaşma olarak görüyorum. Bir siyasi kaynaşma değil. İstanbul’daki seçim de bir siyasi seçim olmaktan çıkmıştı. Bizim bu konuşmayı vicdanda bir buluşmaya, hak, hukuk ve adalet arayışında buluşmaya dönüştürmemiz lazım,, 40 senedir Amerika’nın bir NATO ülkesine, stratejik ortağım, dediği ülkeye, kendi maaşlı elemanları ile ülke sınırları dışından NATO’nun 5. Maddesini de kenara koyup terör ihraç etmekte, asker , sivil binlerce insanın canına mal olmakta. Bu ülkenin TBMM’sine de bu örgütün adamlarını sokarak hem yasal, hem de yasadışı yolla parçalamak için elinden geleni yapmakta, ama kurucu iradenin partisi, kendisini yok etmek isteyenlerle vicdani bir buluşmaya gitmekte. Dünyada böyle bir oyun tekst’i (Fr. Texte ) yazılmamıştır.
Şimdi daha ilginç olanına geldik. Belediye başkanlarının çifte maaşları. Bunu da HUZUR HAKKI adıyla almaları!. CHP’li İzmir – Karaburun belediye başkanı İlkay GİRGİN ERDOĞAN ‘ın belediye şirketinden maaş aldığı ortaya çıktı.(26.7.2019–basın) Bu çifte maaş, CHP belediyelerinde moda oldu. Avukat olan ve babadan zengin olan kadın Belediye Başkanı ERDOĞAN’ın 8000 lira maaşının dışında 7500 lira huzur hakkı adıyla aldığı tespit edildi. Meclis toplantısında kendisini personel şirketinin müdürlüğüne atadı. AKP’lilerin red oyuna karşılık oy çokluğu ile karar alındı. Meclisin 12.04.2019 tarih, 04-19 sayılı kararıyla, 1. 06.2019 tarihinden geçerli olmak kaydıyla 7500 lira huzur hakkı ödenmesi kararı alınmıştır. Halbuki, 696 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye( KHK ) göre bir belediye başkanı şirketlere müdür olamıyor. Huzur hakkı adı altında maaş alamıyor. 657 Sayılı Devlet Memurları Kanuna tabi olarak görev yaptıklarından belediye başkanları ticaret yapma, şirketlere ortak olma hakları da bulunmuyor. Seçimde önce eşitlik sözü veren başkan, göreve gelince yakınlarına kıyak geçmesi tepki de çekmiştir. 23 yaşındaki yeğeni Derya GİRGİN ‘i müdürlük görevine, halasının kızı Yıldız SEDEF’i Halkla İlişkiler Müdürü ve eşinin akrabasını Handan KALDI’yı da, muhasebe müdürünün işine son vererek onun yerine yerleştirmiştir.
Bir diğer örnek de CHP’li BURDUR Belediye Başkanı Ali Orkun ERCENGİZ. Belediye şirketinden 4.000 lira ücret alması. Belediyenin iştiraki Burdur Akaryakıt Hizmetleri AŞ’den, yönetim kurulu başkanı sıfatıyla 4 bin lira huzur hakkı alması. Belediye başkanı olarak brüt maaşı 14.422 lira. Encümen ve meclis toplantılarıyla birlikte 16.500 lira. 2013’de, dönemin AKP’li belediye başkanı Sabahattin AKKAYA’nın Burdur Akaryakıt AŞ’den kendisine ve üyelerine ücret ödememesi kararını iptal ederek yönetim kurulu başkanına 3 bin, üyelerine 500 lira olarak düzenlemiş. Şimdi de bunu 4.000, üyeler için de 750 liraya çıkarmış. AKP Burdur İl Başkanı Volkan MENGİ, Kılıçdaroğlu’nun sözlerini hatırlatarak, Burdur Belediye Başkanı için talimatlarınızı uygulayın diyor. 26.7.2019’da KILIÇDAROĞLU, çift maaş alan belediye başkanlarının şirketlerden istifa etmesini istediğini duyuyoruz. Bunu yaptıktan sonra istifalarını istemekle ne değişecek. Buraya seçilen insanlar bunun olacağını bilmiyorlarmıydı Söylemek mi gerekiyordu?
İZMİR B.Belediye Başkanı Tunç SOYER de kendine 2 belediye şirketine yönetim kurulu başkanı olarak atadığı çıktı. İZFAŞ ve İZBETON yönetim kurulu başkanlıklarına atamasını yaptı. Aylığını ikiye katladı. TORBALI, CHP’li Belediye Başkanı İsmail UYGUR da tasarruf diye 435 kişiyi işten çıkarıyor. Ancak oğlu Efe UYGUR ‘u (şu an İşletme Fak. öğrencisi) TORBEL’de genel müdür yardımcısı yapıyor. ‘ ‘’Güvenebileceğim başka kimse yoktu,, diyor. Seni seçen CHP’lilere mi güvenemiyorsun başkan? TORBER’in 3 olan yönetim kurulu üyesini 7’ye çıkarıyor. Kendisi dahil hepsi huzur hakkı alıyor. CHP’li MENEMEN Belediye Başkanı Serdar AKSOY, belediye şirketi olan META SU’ya kendini müdür yapıyor, yönetim kurulunda oy çokluğu ile kendine 10 bin lira Huzur Hakkı maaşı bağlıyor. CHP belediyelerinde yeni değil ki. 2014’de 800 bin nüfuslu MALATYA Belediyesinde 11 milyon liralık özel kalem harcaması, 171 bin nüfuslu BODRUM Belediyesi’nde( CHP’li) 10 milyon 458 bin liralık, 92 bin nüfuslu MARMARİS Belediyesi’nde (CHP’li) 2018 faaliyetlerinde 10 milyon 461 bin lira özel kalem harcaması çıkıyor. Misafir ağırlama gideri olarak göstermişler. Aslında Fuar, Kongre, genel yönetim, sosyal güvenlik vs gibi başlıklarda belirtilmesi gerekirken. MİLAS Belediyesi 2018’de 3 milyon 235 bin lira harcama. Temsil ve ağırlama sınırlarını aşarak. HDP/PKK’lı belediyeler gibi yandaşa kaynak mı aktarılıyor? Ancak CHP’li milletvekilleri, AKP’li belediyelerin özel kalem harcamalarını linç kampanyasına dönüştürdüklerini görüyoruz. Tencere dibin kara seninki benden kara!
Şöyle diyor Saadet Partili(SP) başkan, ‘’AKP döneminde öyle harcama yapmışlar ki, 600 bin liralık elbise, 17 bin liralık tespih bile var, 30‘a yakın bankamatik tespit ettik,, Ne güzel işte, birbirinizin partizanlığınızı ortaya çıkarıyorsunuz.
İşte size MUĞLA, CHP’li B.Belediye başkanı Osman GÜRÜN. Kent CHP elinde yıllardır alt yapı sorunlarıyla boğuşuyor. Bodrum, Marmaris kanalizasyon sorunuyla, Fethiye atık su, Datça çöp sorunuyla boğuşuyor . Gelin görün ki asaleten çalışacak kimse yokmuş gibi aynı kişilere birden çok vekaleten makamlar vererek 2.3 kat maaş almaları sağlanıyor. Muğla belediyesi genel sekreteri Hüseyin DAŞGIN, aynı zamanda kendi yatırımcılığını yaptığı yönetim kurulunda yer alıyor. Ayrıca MUTAŞ yönetim kurulu başkanlığı var. Yukarıda yazdık 696 sayılı KHK’ya ve 657 sayılı devlet memurları kanuna sığıyormu?!.
CHP İstanbul Milletvekili, KILIÇDAROĞLU’nun baş danışmanı Erdoğan TOPRAK(Fetö’nün Abant toplantılarında boy gösteren adam)en fazla akraba sokan adam. CHP’nin 1000 kişilik akraba kayırma listesinde yarısı onun adamları. Parti yöneticilerinin, akraba ve yakınlarından oluşan torpil listesinde Erdoğan TOPRAK, Selvi KILOÇDAROĞLU, Seyit TOSUN , Tuncay ÖZKAN vs öne çıkan isimler. SGK Genel Müdürlüğü döneminde 70 akrabasını sınavsız işe alan KILIÇDAROĞLU’nun kadrolaşma eğilimi tüm CHP belediyelerinde var.
Tasarruf adı altında binlerce işçinin ekmeği ile oynayan İMAMOĞLU, yöneticilerine Huzur Hakkı adı altında ballı maaşlar bağladı. Eren SÖNMEZ – Danışman. 3 maaş, 40 bin lira. Murat KALKANLI -Danışman . 3 maaş 42 bin lira, Ertan YILDIZ – Danışman. 3 maaş 45 bin lira. Yavuz SALTIK – Özel Kalem. 3 maaş. 33 bin lira. Y.Oğuz DUMAN – Danışman. 3 maaş, 45 bin lira. Mehmet ÇAKILCIOĞLU – GENEL SEKRETER YRD. 3 maaş, 38 bin lira. Gürkan AKGÜN . Mimar ve şehircilik daire baş. 3 maaş.33 bin lira. Yavuz ERKUT–Genel sekreter .2 maaş 30 bin lira. Resul Emrah ŞAHAN. İBB meclis üyesi . 3 maaş. 29 bin lira. Taylan ENGİN . Ulaşım daire başkanı . 3 maaş 33 bin lira vs.
Kemal KILIÇDAROĞLU ne demişti. ‘’ Namus sözü veriyorum. Kimseyi kayırmayacağız. İşten atılırsa gelecek beni bulacak,, Bizde diyoruz ki, işten atılanlar, Diyarbakır HDP’İl Başkanlığı kapısında oturan Hacire AKAR gibi, gidin Ankara’da CHP genel merkezinin önünde oturun.
Bu yazı çok uzayacak. Ancak nokta konacak gibi değil. Seçimlerle PKK sorunu iç içe girmiş bir kere. Kürdistan olgusuna köpürüyoruz, doğru. Ancak sorun bu değil. Muharrem İNCE’nin, Kürdistan’a hayır ama bir Kürt sorunu var, anadilde, eğitimde içinde demesi gibi yanılgıları da göreceğiz. Bu proje T.C devletini yıkma, Türkiye’yi ele geçirmek. Bakın yoksul maraba anaları çocuklarını istiyor. Kürdistan davasına da karşı çıkıyor. Onlar üzerinden Kürdistan projesi , Kürt kökenli vatandaşlarımızla hiç ilgisi yok. Türkiye’nin güçlenmesi ve iddiası büyüdükçe , batılı sözde müttefiklerimizin dost değil düşman olduğunu gördük. Bu gerçek en büyük İllüzyondu ve Türkiye bunu ortadan kaldırmaya çalışıyor. Biz olmaya başlayınca bu iradeyi gösterince tertipler ve oyunlar başladı. Zaten hep bu yüzden yapılıyordu. Darbeler tarihi, NATO’ya mahkum edilmemiz, Alevi-Sünni çatışmaları, tarikatlar, Kürt sorunu? Komprador-İşbirlikçiler, yemez ama evet’çiler, Neo Liberal solcular, Liberal sahte CHP, PKK/ HDP, FETÖ, DHKP-C, TKP, ÖDP, RABITA’nın tarikatları. Elbirliği ile emperyalizme hizmet ediyorlar. K. KILIÇDAROĞLU bunları neden görmüyor, 2010’da Fetö darbesiyle getirilen görevli dediğimizde, bir kesim çılgına dönüyor. Dönsünler. MYK üyeleriyle bir araya geldiğinde, Parti Meclisi öncesi açıklamalarında HDP/PKK’yı ağzına bile almıyor. Diyarbakır HDP İl Başkanlığı önünde oturan anneler için, R.T.ERDOĞAN ve S. SOYLU’ya çatarak, ‘’Sen Bakansın, yetki, güç, ordu, polis, hakim, Kaymakam, Vali, general sende, Diyarbakır annesinin elinde ne var, sadece feryat var. Oğlunu, evladımı istiyorum, diyor. Elbirliği ile çözeceğiz ,,. Bu yalanlardan bıktık.
ÇÖZMEKMİ İSTİYORSUN KILIÇDAROĞLU, ÖNCE ABD PROJESİ PKK/HDP DEN ELİNİ AYAĞINI ÇEKECEKSİN. NE YEREL, NE DE GENEL SEÇİMLERDE BU İŞBİRLİKÇİ PARTİYLE SEÇİME DAHİ GİRMEYECEKSİN. ABD VE AB’NİN DAYATTIĞI YERİNDEN YÖNETİM ÖZERKLİK ŞARTI GİBİ DAYATMALARDANDA UZAK DURACAKSIN. AVRUPA BİRLİĞİ KONSEY BİNALARINDAN, BÜRÜKSEL’DE AB –TÜRKİYE ZİRVELERİNDEN ELİNİ AYAĞINI ÇEKECEKSİN. CENEVRE’Yİ DE ADRES GÖSTERMEYECEKSİN. SURİYEDE NE İŞİMİZ VAR, S 400’LERİ NEDEN ALIYORUZ, BİZE SALDIRAN MI VAR? DİYE ABUK SABUK KONUŞMAYACAKSIN. ORTA DOĞU BATAKLIĞI DİYEREK SORUNUN TEMELİ OLAN AMERİKAN İŞGALİNİ GÖRMEZDEN GELEREK İŞBİRLİKÇİ HAİN KONUMUNA DÜŞMEYECEKSİN. PYD BİZE Mİ SALDIRIYOR? DİYEREK ABD’NİN SAHADAKİ ASKERİM DEDİĞİ MAAŞ VERDİĞİ PKK’YA KARŞI FİİLEN CEPHE ALACAKSIN. GENÇLİK KOLLARIN DA KOBANİLERE OYUNCAK GÖTÜRME İKİ YÜZLÜLÜĞÜNÜ YAPMAYACAK. İSTANBUL’U BİRLİKTE KAZANDIK, DİYARBAKIR, VAN, MARDİN’ İ DE BİRLİKTE KAZANACAĞIZ TÜRÜNDEN SAÇMALIKLARA DA SON VERECEKSİN. T.C.’NİN ASLİ UNSURU KÜRT KÖKENLİ VATANDAŞLARIMIZI DA, AŞİRET, HDP,PKK,MOLLA OLMADAN , T.C DEVLETİ ADINA SAHİP ÇIKACAKSIN.