İŞSİZLİK çok arttı.
Enflasyon çok yüksek.
Benzin, mazot, elektrik faturaları el yakıyor.
Evlerde tencereler boş, pazarcı sebzesini ve meyvesini satamıyor, esnaf sinek avlıyor.
Piyasalar durgun, fabrikalar üretimi azaltıyor, işçilerin çoğunu çıkarıyor, kalanlar da yarın ne olacak endişesi içinde.
Enflasyon rakamlarına kimse inanmıyor, Çarşı-Pazar fiyat artışları ile resmi enflasyon rakamları birbirini hiç tutmuyor.
Maaş artışları resmi enflasyon oranına göre yapıldığından, maaşlar da fiyatlara hiç yetişemiyor.
Tabii istisnalar var.
Sıradan vatandaşa göre çok yüksek gelire (ve maaşa) sahip olanlar, bu yüksek maaşlarına yüzde 26’dan yüzde 40’lara varan zamlar alabiliyor, onlar bizim hesabın dışında olan bir avuç istisna. “Edepsiz” olmamak için onlara hiç bulaşmayalım.
Kıbrıs cıvarındaki petrol ve doğal gaz kaynakları şu sıralarda Doğu Akdeniz sularını iyice ısıttı.
ABD, Rusya, İngiltere, Fransa savaş gemileri ve uçaklarıyla bölgede boy gösteriyor.
İtalya, İsrail, Mısır ise sıradalar.
Yunanistan ve AB’DEN UFAK UFAK TEHDİTLER GELMEYE BAŞLADI BİLE.
HEPSİ Kıbrıs Rum Yönetimiyle anlaşmalar yapıyor, çıkacak gazdan pay almaya çalışıyor.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetini tanıyan da yok, haklarını kabul eden de yok.
Dev petrol şirketleri Doğu Akdeniz’in altını üstüne getirmek için bölgeye el koymaya hazırlanıyor.
Bütün bu saydıklarımız gözler önünde, açıktan açığa oluyor, göz göre göre devam ediyor, biz de sadece seyrediyor, seyrediyoruz. SAHİ, BÜTÜN OLAN BİTENDEN ZERRE KADAR SORUMLULUK ÜSTLENEN BİRİNE RASTLAYAN VARMI?
“Büyüklerimiz gereken tedbirleri alıyordur” düşüncesiyle kendisini rahatlatmaya çalışanlar;beka tartışmaları eşliğinde askerliğin 6 ay’a indirilmesine,hatta parası olana bir aya indirilmesine hiç şaşırmıyormu? (Belki beka tehdidi yani varlığımıza yönelik telike varsa askerlik süresi neden azalıyor diye düşünenler de vardır ama sessizce düşündükleri için onları duyamıyor olabiliriz.)
S-400 tartışmalarını izleyenler ister istemez “İran bile kendi füzelerini yaparken, biz niye kendi hava savunma sistemimizi kuramadık acaba” diye düşünmeden edemiyordur.
“Bu gökdelenler, saraylar, malikaneler ve beton yığınları yerine Hava Savunma Sistemlerine öncelik verilseydi bu durumda olmazdık, acil olana öncelik vermek esastır “ düşüncesini taşıyanlar hata mı ediyorlar acaba?
Kıbrıs politikalarındaki git-gelleri, Suriye politikalarındaki ülke menfaatlerine uymayan acemilik ve hatalı uygulamaları eleştiren insanlarımız da oldu, olmaya devam ediyor. Gelelim sadede:
Milletin bekası(istiklali) tehlikeye girdiği takdirde ne yapılması gerektiği;
, Atatürk başkanlığındaki kahraman temsilcilerimiz tarafından tam 100 yıl önce Amasya’da karara bağlanmış, hem milletimize , hem de dünyaya ilan edilmişti:
“Milletin istiklâlini, yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır.” O halde yapılacak şey bellidir:
Milli Hakimiyeti esas kabul edip, Miilli İradeyi hakim kılmak.
Meclis var, milli iradeyi tecelli ettirebilir görüşünde olanlar vardır, elbette o görüşün sahipleri de saygıdeğer ve vatansever yurttaşlarımızdır. Ancak meclisteki vekillerin 5 parti genel başkanı tarafından seçmen önüne konulmuş listelerden-mecburen-seçilmiş kişiler olduğunu unutmamak gerekir.(Ayrıca yetkilerini budayan düzenlemeler, yaratılan fiili durumlar da ortadadır) Adayları milletin belirlediği, temsil kabiliyeti yüksek bir meclis: Bekası tehdit altındaki bir ülke ve milletin en acil ihtiyacıdır.
Gidişattan kendi sorumluluğunu inkar temayülündeki idarecilerin ivedilikle milli iradenin gerçek anlamda tecellisine yol açacak katkılar yapmalarını beklemek herkesin hakkıdır.
Millet iradesi tam olarak tecelli etse de, önümüzde katedilmesi gereken çok uzun ve zahmetli bir yolun bulunduğu artık her vatandaş tarafından açıkça görülmeye başlandı. Eğer millet kendi kaderini gerçek anlamda kendisinin tayin edeceği, kendi istikbalini kendi gayreti ve hür iradesiyle inşa edebileceği bir konuma gelirse, elbette çıkış yolunu bulacaktır. Milletin bu çıkış yoluna gidişinin önündeki engelleri kaldıran, milletin önünü açan devlet adamları tarihe altın harflerle geçecek, hak ettikleri şerefe kavuşacak, saygı ve minnetle anılacaktır düşüncesindeyim.