ÇEKYA; en çok merak ettiğim yerlerden biriydi. Nihayet bu ramazan bayramında oraya da gitmek kısmet oldu.
Çok eski yıllardan beri hafızamdan silinmemiş olan Aslan Asker Şvayk’la(temsili mankeniyle) Çekya sokaklarından birinde karşılaştık ve bol bol fotoğraf çektik. Fotoğrafları çektikten sonra, tanımaktan çok bahtiyar olduğum, şeref duyduğum yol arkadaşlarımızdan biriyle Şvayk hakkında konuşurken; ikimizin hafızasında kalan küçük bilgi kırıntılarını birleştirdiğimizde ise, Şvayk’ın mankeniyle müşerref olmamızdan doğan memnuniyetimiz kat kat fazlalaştı, çok sevindik, mutlu olduk. Kendimizi adeta tarihin içinde geziyor gibi hissettik. Bu duygu bizi gerçekten çok heyecanlandırdı, çok hoş bir duygu seli akıp gitti...
İkinci Dünya Savaşı'nı, tüm anlamsızlıkları ve gülünçlükleriyle Çek yazar Jaroslav Hašek'in, savaş çığırtkanlığını, militarizmi, devlet buyurganlığını gülümseten bir uslupla eleştirdiği bir mizah klasiğini buruk bir gülümsemeyle anmış olduk. Bu ünlü yapıtın kahramanı olan Şvayk ise dünya edebiyatının en unutulmaz karakterlerinden biri olarak tekrar(gıyaben de olsa) aramızda bir süre dolaşıp, hatıralarımızı tazelemiş oldu.
Okuyanlar hatırlayacaktır; Hašek'in kahramanı Şvayk, Prag'da bir yandan soysuz soylular ve hilkat garibeleriyle başı dertteyken bir yandan da dizlerindeki romatizma ağrılarıyla uğraşırken, bunlar yetmezmiş gibi kendini bir de böylesi bir boğazlaşmanın içinde buluverir.
Ama Aslan Asker Şvayk romanında, bu uluslararası kapışmanın yanı sıra, Çek ulusunun Avusturya İmparatorluğu'na, Habsburgların egemen kılmaya çalıştığı Alman dili ve kültürüne karşı gösterdikleri direnişin, verilen bağımsızlık savaşının gündelik yaşamdaki yansımalarını da görürüz.. (kuşkusuz, Hašek'in bilinen ince alaycılığıyla) O yüzden, Aslan Asker Şvayk, savaşa karşı apaçık bir edebî manifesto olmasının yanı sıra, Avusturya ve Alman buyurganlığına karşı Çek kültürünün benzersiz bir kafa tutuşu olarak tarihlere geçmiştir.
Bir haftalık gezi boyunca birçok Orta Avrupa ülkesini ziyaret ettik, ama sanırım Çekya beni en çok etkileyen ülke oldu.
Atatürk’ün ve birçok ünlü kişinin bir dönem kaldığı ve tedavi görüp dinlendiği KARLOVY WORY’ DE BİR GECE KALMAK VE O MASALSI ORTAMI DAHA FAZLA GÖRMEK, HİSSETMEK İSTERDİM. TUR PROGRAMI BUNA UYGUN OLMADIĞINDAN BU İSTEĞİMİ GERÇEKLEŞTİREMEDİM.
Bu küçük burukluğun yanında büyük sevinçler de yaşadım. En büyük sevincim “insan” ve “dost” biriktirme konusundaki şansım nedeniyle oldu. Son derece kaliteli ve mükemmel insanlarla yol arkadaşlığı yaptım ve son derece aziz dostlar edindim, gezinin en keyifli olan tarafı bence bu dostlar oldu. Nice doyumsuz sohbetler de tüm güzelliklerin cabası oldu, seyahatin anıları çok fazla ama okuyanları sıkmadan bu seyahat öykümüzü burada kesip, Editörümüzü de mizampajla fazla uğraştırmadan selamlayalım.
Herkese en kalbi mutluluk dileklerimle, geçmiş bayramınız kutlu, kalbiniz her zaman mutlu olsun.