1950 yılı milletvekili seçimlerinin yapıldığı günün akşamı babam seçim sonuçlarını öğrenmek için evden çıktı. Şimdiki gibi televizyon başından seçim sonuçları izlenmiyor, bazı kahvehanelerde pilli radyolar var, ajans (haberleri) orada dinlenebiliyor.
Babam bir süre sonra geldi ‘Kaybettik, hayırlısı olsun’ dedi.
Dokuz yaşında idim, seçim kaybetmenin ne olduğunu bilmiyordum. Babam birkaç cümle ile konuyu özetledi. Her zamanki gibi belli bir saatte yattık. Belli bir süre sonra davul zurna sesi ile uyandım. Sokak kapısına yürüdüğümde babam seçimi kazanan Demokrat Partililerin kapımız önünde davul zurna çaldırdıklarını söyledi.
Baktığımda birkaç Çingene de oynuyordu. Yıllar yılları kovaladı, bugüne kadarki bütün seçimlerde partime, dolayısıyla partimin adayına oy verdim, böylece de öleceğim.
Seçmen kalmayı düşündüğümden adaylık uğraşı vermedim. 1950 seçimlerinden sonra ceçen 70 yılda ne milletvekilleri, ne belediye başkanları gördük. Son olarak halka daha yakın olmak, daha iyi hizmet etmek üzere Milletvekilliğinden ayrılıp Belediye Başkanlığına aday olduğunuzu duyduk. Partimiz aday gösterince partimize verdiğimiz oyla Belediye Başkanı seçildiniz, kurulu düzeni devam ettirdiniz. Sadece vahşi çöp toplama işine son verip çöp ayrıştırma ve işleme tesisi kurdurmuşsunuz, sağolun. Bir de insanlarla alay eder gibi, şehir su şebekesinin yenilenmesi işi ile, şehir kanalizasyon yapımının aynı anda mı, yoksa ayrı ayrı mı yapılması konusunda halkoylaması yaptırdınız.
İnsanlar ayrı ayrı yapılsın şeklinde oy kullanıp sokaklarının ikinci kez kazılmasını neden istesinler ki? Temizlik hizmetleri ihale ile yaptırılıyor, caddelere mevsim çiçekleri Belediye Park ve Bahçeler Müdürlüğünce mi, yoksa bir firmaya mı yaptırılıyor araştırmadım. Her neyse şehrin çehresi biraz olsun değişiyor. Alipaşa Çarşısının üst kapısının önü kestaneci, ayakkabı boyacısı, seyyar satıcılar tarafından işgal edilmiş durumda. Bu seyyar satıcılar suratlarında pis bir sakal, bazılarının kafalarında takke var. Takkeliler İsmailağa Cemaati mensubumuymuş mu ne.
Orta kapıdan Kaleiçine çıkış da öyle. Esas felaket, Çilingirler Caddesi’nde başlayıp, Eski İstanbul Yolu Lari Camii’ne kadar ve Balıkpazarı felaketi olarak Polis Parkının sonu. Postahanenin arkasından Çilingirler Caddesine arabalarını çeken seyyar satıcılar müşteri çekme adı altında o kadar çok bağırıyor ki çarşıda bir uğultu yükseliyor. Hele balıkpazarına girildiğinde tahammül edilemeyen bir bağırış ve balık pazarlama işi. Balıkçılar zaten yolun yarısına kadar tezgâhını uzatmış durumda. Balık tezgâhlarından sonra da sıralanmış seyyar satıcılar. Yayaların yürüyüş yolu bir kere daha işgal ediliyor, bu sokakta rezaletin son perdesi oynanıyor.
Edirne bu çirkinliği hak etmiyor. Sarıcapaşa Mahallesinde panayır görünümünde sebze ve meyve pazarı oluştu. ETUS firmasının duraklarında ve reklam panaolarında isminizi görüyoruz, Belediye Başkanı değil de Receep Gürkan olarak Eski Cami karşısında, yeni yılımızı kutlayan afişinizi de gördük. Biraz da güzel Edirne’miz için yaptıklarınızı görebilsek