M. ENİS ŞENSEVER
Toplumda Sanat
Yayın Tarihi: 27 Aralık 2018, Perşembe
Diğer Yazıları

2018 yılına veda ederken, halen devam eden ve hem de yılsonu sergilerinden bir kaçını sizlerle paylaşalım istedim. Bildiğimiz gibi sanatın insana dair bir olgu olması, ilk çağlardan buyana kültürün önemli bir parçası olarak, işlevini 21.yy’da da sürdürmekte olduğudur. Yaşamımıza dair hem not düşülen, hem de kendimizi ifade aracı olarak toplumsal bir niteliğe sahip oluşudur. Dolayısıyla sanat, insana dair söylenecek ne varsa içine alır. Tek bir fark, ifade etmek için kullanılan araç ve yöntemlerindeki çeşitliliktir. Önceliği, kuşkusuz Atatürk ün Edirne’ye gelişi nedeniyle açılan sergiye veriyoruz.

21. Aralık, Atatürk’ün Edirne’ye gelişi anısına.

Osman İNCİ Müzesinde, SAYED – Sanatın Yedi Rengi Derneği’nin organize ettiği bu karma sergi aynı zamanda da yılsonu sergisidir. 21 Aralık/31 Aralık 2018 tarihleri arasında gezilebilir.

Kurtuluş savaşı döneminde Edirne’ye iki kez gelen Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK, 21 Aralık 1930 tarihinde üçüncü kez Cumhurbaşkanı sıfatıyla gelmiştir. 2018 yılı, gelişinin 88’inci yılıdır. 4 gece kaldığı Edirne Belediyesi binasındaki odası yine ziyaretçilere açılmıştır. Osmanlı tarihi boyunca ve Cumhuriyet ile birlikte Edirne, çok önemli gelişmelerin yaşandığı bir ilimizdir. Balkan Savaşı’nda elden çıkması(1912–1913)Bulgar işgali ve mezalimini yaşamasıdır. 500 yıllık balkan coğrafyasını 5 ayda kaybettiğimiz muharebelerdir diye geçer. 1. Balkan Savaşı’nda(Ekim 1912–26 Mart 1913) Bulgar 2. Ordusu tarafında Sırpların da katılımıyla işgal edilmiş, Bulgar askerleri Çatalca’ya kadar gelmişler. Destan yazan bir ŞÜKRÜ PAŞA vardır. Enez- Midye(Kıyı köy) hattı terk edilmiştir. 2. Balkan Savaşında(16 Haziran 1913–18 Temmuz 1913) ENVER PAŞA komutasında Yarbay ALİ FETHİ(OKYAR)ve Binbaşı MUSTAFA KEMAL Edirne’yi geri almıştır.

ATATÜRK’ün ilk gelişi, Trablusgarp’ta(1911) gözünden yaralandığından Viyana’da göz tedavisi gördüğü zamanlara denk gelir. Bolayır Kolordusu Harekat Şube Başkanı olarak(Binbaşıdır) 21. Temmuz 1913 tarihinde Edirne’nin geri alınmasında o da vardır. Kaleiçi’nde bu gün Sarı Pansiyon olarak kullanılan binada 20 gün kalmıştır. Aslında bu binanın da özgün halinin korunması gerekiyordu. İkinci gelişinde yıl 1916’dır. Anafartalar kahramanı olarak Edirne’ye gelir. Çanakkale zaferi üzerine üç terfi birden alarak Albay rütbesiyle 16. Kolordu Kumandanı sıfatıyla Edirne’dedir. Bu gelişinde bir buçuk ay boyunca, İskender Köyü Mahmut(Pilevneli) Ağanın evinde kalır. Bu evde koruma altına alındı mı? Ancak bu gelişinde büyük çoşkuyla karşılanır. Üçüncü ve son gelişi, 21 Aralık 1930 tarihindedir ve Cumhurbaşkanı sıfatıyladır. Kaldığı yer ise bu günkü Belediye binasıdır.(Belediye Başkanı Dilaver bey tarafından yaptırılmıştır. 1900 yılında hizmete girmiştir) Üç Şerefeli ve Selimiye camileriyle yakından ilgilenmiştir. Bayındırlık ve Vakıflar Müdürlüğünden de tamirat ve bakımları için bir bilançonun hazırlanmasını istemiştir. 25 Aralık 1930’da şehrimizden ayrılır. En kısa zamanda da istenilen ödenekler tahsis edilir.

Atatürk’ün bu kadar kısa sürede ayrılmasının bir nedeni de, 23 Aralık 1930 tarihinde

 İzmir Menemen’de şeriat yanlılarınca Asteğmen Mustafa Fehmi KUBİLAY’ın şehit edilmesi haberiyle Edirne ziyaretini yarım bırakıp dönmüş olmasıdır. Vatanın müdafası için şehit olanları rahmet ve saygıyla anıyoruz.

Bu serginin anlam ve önemi itibarıyla çok önemli bir yeri olduğu kanısındayım. Aşağıda yer alan isimler arasında dernek başkanı ve yardımcılarıyla, üye ve katılımcılar ayrıca teşekkür ediyorum. Mehtap KODAMAN, Aylin BEYOĞLU, Figen GİRGİN, Ayşe ÜSTÜN, Ş.Gürkan UZUNKÖPRÜ, Şerife BİLGİ, Nazmi METİN, Ömür METİN; Nergis ÇANAK, Aybike KINALI, Aynur SARICA, Aysun CANÇAT, Candan ÖNAY YARAŞ, Tuğba BAYRAKTAR, Asena SARCAN, Renziye İSMİHAN, İbrahim ERDEK, Belgin, PEKPELVAN, Mert BAŞKAYA, Şükriye AKSOY BAHŞİ, Meral PER, Funda CAMELMAS, Emsele BAL, Büşra İNCİRKUŞ, Müberra BÜLBÜL, Ayşen KARAKOÇ, Zeynep ÇAVDAR, Mine TAYLAN, Ceren BAYKAN,Zekiye TTECİM TELLİOĞLU, Melek AKYÜREK, Seyyide AYDEMİR, Mehmet Enis ŞENSEVER. (Resim–1, Resim–2, Resim–3)

Rus Avangardları sergisi

Sakıp Sabancı Müzesi’nde(SSM) ‘’ Türkiye–Rusya  Kültür ve Turizm yılı ,, ilan edilen 2019’un ilk aylarını da kapsayan  ‘’Rus Avangardı sanat ve tasarımla geleceği düşlemek,, adlı sergi, SSM Müdürü Dr. Nazan ÖLÇER ile Selanik Devlet Çağdaş Sanat Müzesi, COSTAKİS Koleksiyonu Müdürü Maria TSANTSANOGLOU’nun eş Küratörlüğünde gerçekleşmiştir. Koleksiyonun yanısıra, Moskova daki Tüm–Rusya Dekoratif Sanatlar Müzesi (TRDSM) ile Avrupa’nın önde gelen koleksiyonlarından seçilen 513 eserle, Türkiye de ilk kez Rus Avangardları sergisine yer verilmesi, önemli bir gelişme olarak bakılabilir.

Açlılış toplantısında konuşan TRDSM ve Multimedya Sanat Müzesi Direktörü Elena TİTOVA ise, İlk defa Rus Avangardları  ile ilgili bu kadar çok eser Türkiye’de sergileniyor açıklamasını yapmıştır. Rus ve Türk bakanlıklar arası resmi ilişkiler ile bu serginin gerçekleştiğinide belirtelim. Sergi, 18 Ekim 2018/1 Nisan 2019 tarihleri arasında izleyiciye açık kalacaktır.  

20. yy sanatının önemli gelişmelerinin ışığında öncü (Avangard) eğilimlerin Rus sanatına da yansıyan izlenimleri  görebilmnek adına önemli bir sergidir diyebiliriz. Post Empresyonist ve Fovistler, Kübizm, İtalya’da nüvelenen Fütürizm ve Kübofütürist eğilimler ve sonrası Konstrüktivist, Süprematist, Soyut örneklerle Grafik tasarımlar, hayli zengin içerik sunmaktadır. Özellikle sanat eğitimi alan öğrencilerin, Avrupa ve dünyadaki çağdaş sanatın, Rusya’daki örnekleri paralelinde, orijinal yapıtları birebir  izlemesi açısından eğitim ve öğrenimlerine katkı sağlıyacağını ve  çok önemli bir yer tutacağınında altını çizmeliyim. Yine Pera Müzesindeki sergiler de dahil yarı yıl tatilinde mutlaka öğrenci grubu olarak ve indirimden de yararlanarak görmelerini öneriyoırum. (Resim–4 , Resim–5)

Pera Müzesinde Zaman Değişmeli.

‘’ Zaman Değişmeli,, adlı serginin küratörülüğünü Alistair HİCKS yapıyor. Daha önce de yine Pera Müzesinde ‘’ Çift düşün, çift görü,, sergisinide düzenlemişti. Bu sergide Coe FEİ(Çin), Nilbar GÜREŞ(Türk) ve Raqs Media Collective (Grub) bu üçlülünün eserleri yer alıyor. Aslında Raqs M.C grubuda üçlü. Monica NARULA, Jeebesh BACHI ve Shuddhabrata SENGUPTA’dan oluşan Hintli bir üçlü.

A. HİCKS sergi hakkında zamanı ölçü birimi olarak değil, kişilerin kendilerini anlamalarının bir yolu olarak değerlendiriyor. Üç sanatçıda(biri grub) sınırlı zaman algısından kurtulmak için alternatifler aradıklarını belirtiyor. Yine en büyük düşmanında zaman olduğunun altını çiziyor. Tabi zaman kavramını biz dünyamız ölçeğinde tasarlayıp kullana geldiğimizden, saat diye bir süreç aygıtıyla anlamlandırmış bulunuyoruz. Bilim ve teknolojiyle birlikte hızlanan yaşamda, yetişebilmek için 7/24

 deyimlerini de icat ettik. İcatlara icatlar ekler olduk.

Peki zaman nedir diye sorduk mu? Ya da Samed KARAGÖZ’ün(Milliyet) sorduğu gibi, bizim algımızda zaman değişmeli mi? İşte burada zaman kavramının kendisi de kavramsal bir boyutta olup, sanatçılar çok farklı düşünmekle birlikde aynı sorgulamayı yapıyorlar.

Cao FEİ, Çin’in uluslararası alanda son dönemlerde yükselen yıldızı. Modern sonrasının kavramsal sanatında öne çıkanlardan. Shangai, Moskova, İstanbul ve Venedik Bienallerinde yer alan bir sanat düşünürü. Gerçek ve sanalın birbirine karıştığı günümüz dünyasında bize zaman üzerine daha fazla kontrol sahibi olmamız gerektiğini belirtiyor. Kromojenik adıyla bir seri çalışmalarında

‘’Geleceğim bir rüyadır,, adını verdiği ve dijital ortamda gerçekleşen baskılarında kurgulayarak düzenlediği, hayalinde varsayılan olasılıklar içinde şehirler sunuyor. Fotografik düzenlemelerin de iç içe geçmiş bir bilim kurgu görselliği ile karşımıza çımaktadır. Bir ikinci yaşam şehri planlaması da diyebiliriz. RMB CITY A. Second life city planing No-7 ehromogenic print under glas mounted on aluminium . Aliminyum üzerine monte edilmiş camların altında 7 nolu kromojenik baskı tekniği ile planlanmış ikinci yaşam kenti. 120x160 cm(Resim-6)

Nilbar GÜREŞ, çalışmalarında mizahi unsurlar kullanarak, daha çok eril karşıtı, kadın kimliği üzerinde durmaktadır. Zamamnı icat eden erkeklere karşı kadın odaklı mücadelesini ağırlıklı olarak konu ediniyor. Kadınlar için zamanı donduran ya da ellerinden alınan erkek egemen kültüre karşı tezler sunuyor. ‘’Bir yerin palmiyeleri altında,, Video çalışmasında da, gökdelenlerle kaplı kentin bu yapay havasıyla eşdeğer olarak rıhtımdaki palmiye ağaçları da plastik ve sahtedir. Gerçek ile sanalın kesiştiği bu ironik düzlemde, yapay palmiyelerle gönderme yapıyor. Palmiyelerin altındaki kadınların sergilediği davranış, bir yok sayma ve özgürce baş kaldırıdır. Yüksek beton binaların soğuk ve kütleseliğini eril olarak değerlendiriyor.(resim-7)

Raqs’ın kullandığı aygıtlar, çağdaş sanat konseptinde kullanılan  geleneksel enstrumanların yerine bilgisayar programları, yazar, küratör ve tiyatro yönetmenleriyle işbirliği yaparak filimler ve eserler üretiyor olmasıyla ilintilidir. Kitap editörlüğü, sergi küratörlüğü de yapıyorlar.Hacimleri yanısıra  özgül ağırlıkları çok geniş bir yelpazeye yayılıyor. Belki de bu noktada hazır değilsek anlamakta güçlük çekiyor olabiliriz. Aslında bu tabiri, her üç katılımcı içinde kullanabiliriz. Çünkü Raqs, hafızayla işbirliği  içinde zamanı özgürleştirmeye çalışıyor. Akli melekelerimizi zorlayan bir durum. Peki kime karşı özgürleştirmeye çalışıyor?

" ’Escapement,, adlı eserleri 27 saat diliminden oluşuyor. Kadranı 24 merkez ve 3 hayali şehrin saat dilimine yer vermişler. Colektive’in hafıza kavramını farklı deneyimlerle ilişkilendirdiği çalışmalarında zaman özgürlüğüne kavuşuyor. 27 saat dilimi neyin ölçüsü ve neye izafeten ise, bunu kendimize soracağız?  Grub, zamanın değeri üzerine düşündükleri makalelerinde zaman nasıl hak edilir, kullanılır, paylaşılır, takas edilir ve sahip olunamayacak bir kavramla bağlantılı olarak kelimeler nasıl kullanılabilir. Bu sorulara cevap arıyorlar. (Resim-8)

Sonuç olarak şunu diyebiliriz ki, zaman ve mekan ilişkilerinde zaman, izafi bir kavram olarak karşımıza çıkıyor. Olaylar ve olgular çerçevesinden insani ilişkiler boyutundan baktığımızda, imgelemimizden yansıyanlar, şimdilik nesnel anlamda yeryüzü ölçütleri içinde(dünyamız) ve ötesinde(soyut yada sembolik) düşünebilen bir de akıl denilen, var olanı değiştiren ve dönüştürebilen bir gerçekliğin de bilincindeyiz.  İnsana dair olup, evrene eklemlediğimiz sayısız verilerin ışığında yansıttığımız bambaşka bir zaman algısıyla karşıkarşıya olduğumuzdur.

Parajanov un eserleri sarkis le buluşuyor. İlkkez ülkemizde bu kapsamda bir sergi sanatseverlerle buluşuyor. Bizde daha çok yönetmen kimliği ile tanınıyor. Fakat çok yönlü olup diğer alanlarda da denemeleri ile kendisini nasıl ifade edebildiğini de görebilmekteyiz. Tiflis doğumlu olan sanatçı, çocukluğunda şan ve keman eğitimi alır. Bale ve resimle ilgilenir. Tiyatro topluluklarıyla çalışır, senaryo yazar. Moskova’da Sinema Araştırmaları Enstitüsünde eğitim alır.

Pera Müzesi, şiirsel sinemanın ustalarından ünlü yönetmen Sergey PARAJANOV’un çok yönlü, çeşitli görsel  sanatlar evreninde bir araya getirilen seçkiyle Türkiye’de ilk kez izleyiciyle buluşuyor. Gelenekselden pop art’a uzanan geniş bir yelpazede, kolajlardan, film sanfesi taslaklarına, kostümden desenlere, mozaiklere, fotoğraflara, çok sayıda yapıtın yer aldığı kapsamlı bir sergi. Sarkis’inde parajanov’a dair ürettiği eserlerinin de yer aldığı  sergi, Erivan S.Parajanov Müzesi işbirliği ile gerçekleştirilmiştir.(Resim-9) Pera Müzesinde,her iki sergide 13 Aralık 2018’den 17 Mart 2019 tarihine dek gezilebilir.

Akademililerin 2018’e vedası.

Yıl biterken Akademililer Sanat Merkezinde ‘’Ortak tavır,, adını verdikleri, 36 ressamın kendi özgün pentür teknikleri ve sanat anlayışları ile oluşan karma sergiyle 2018 ‘e veda sergisi düzenlediler. Ressam Reshul AYTEMUR ve atölyesi ile amatör ve profesyonel, akademisyenler de dahil sanatçı ve sanata gönül verenler bir araya geldiler. Aydınlık Kültür servisi, rssamların ortak yeri olan Pentür kelimesini kullanarak, bu serginin yorumunda bulunmuş. Sanat dünyasında literatürde Fransızca’dan(Fr.Peinture–İng. Painting) dilimize geçen  tanımlalamalardan biridir.  Boya resim ile uğraşanlar için kullanılır. Pentür kelimesi salt boyamanın ötesinde kişisel farklılıkların da adı olarak, tarz ile ifade edilen yetkinliğine de vurgu yapar. Peintre–(pentrö) boyacı, Artiste peintre–ressam anlamındadır. Yontarak kütleden çıkararak eksiltme ile, taş ile ağaç yontma yada oyma sanatında

(Fr. sculpter–oymak, sculpture–heykeltraşlık, yontuculuk) biçimleri şekillendirip, yine form olarak istenilen yapıyı ortaya çıkarmak adına da Skültür tabiri kullanılır.  Türkçemizde heykeltraş veya yontucu dense de tam karılamaz. Her türlü materyali birleştirerek çok farklı sentezlere de gidilebilmektedir. Hatta çamur ile yükleyerek ve çıkararak da biçim verilebilmektedir. Bu daha çok kalıbını alıp Bronz ya da günümüzde fiberglas/polyester döküm için kullanılır. Buna biçim veren anlamında Formatör–formatris(Fr. Formateur–formatrice) denir.

İster figüratif ya da soyut olsun, estetik anlayışın, konunun ifadesinde öncelikli oluşundan gelmesidir. Bu tanımlamalara yer vermemin nedeni, tüm sergilerde bunu baz almamızın gerekliliğinin altını çizmek içindir. Akademililer sergisinde, Resul AYTEMUR, Kemal İSKENDER, Bahar KOCAMAN

(Edirneli’dir) ve Hüsnü KOLDAŞ gibi profesyonel ve akademisyenlerin de yer almış olmasıdır. R.AYTEMUR’un renkçi(Fov) ve ekspresyonist tavrı içinde kent ve insan, doğa ve insan temalarına karşın, K.İSKENDER’de ise insanı içeren anlatımlarında daha kavramsal ve gerçek üstücü bir dili kullanmış ya da benzer ifadelerle anlatımda simge denilebilecek imgelere yönelmiş olmasıdır. Sergi 18 Aralık 2018 / 12 Ocak 2019 tarihleri arasında gezilebilir.(Resim-10)

Yeni Nesil Sanatçı Platformu.

Yeni Nesil Sanatçı Platformu(BASE) 20 – 23 Aralık 2018 tarihlerinde 100 aşkın yapıtla Galata Rum Okulu’nda bir araya geldi. Sergide Mardin den Antalya ya, Kayseri den Muğla ya, Sakarya ya, 20 şehirden ve 30 Üniversiteden 94 sanatçının farklı disiplinlerde ki eserleri sanat severlerle buluşuyor. BASE’nin yöneticiliğini Ali Kerem BİGE ve küratörlüğünü de Derya YÜCEL yapıyor.

A.K.BİLGE, bu sene ikincisi yapılan, Güzel Sanatlar Fakültelerinin son sınıf öğrencilrine böyle bir fırsat sunuyoruz diyor. Sanatçılara bir tema–konu vermiyoruz. 1200 başvurudan seçmek zorunda kaldık diye de ekliyor. Ancak,  90’ların sonunun üretimi bu sergi deyimi ile bir jenerasyonun üretimini öncelediklerini ifade ediyorlar. Aslında 90’ların sonunu yaşayanlar demek daha doğru bir tanım olacaktır. Sanat ortamına ayak basan ve her yıl yeni jenerasyon olarak çoğalan bu genç yetenekleri koloksiyonerlerin ve galericilerin takip etmesi açısaından bu tür organizasyonlar önemli bir fırsat oluşturuyor. Sergide yer alan çalışmaların çoğunluğu, fotoğraf, seramik ve enstelasyon ağırlıklı.

D.YÜCEL, küratöryal bir tematik yaklaşımda olmamalarına rağmen, bir takım sorular da ortaya çıkıyor. Kimi kez mekanın da fiziki şartları ile ilişkiler bağlamında ve bu aks içinde  emprove(doğaçlama) çalışmalarda gelişiyor  yorumunu yapıyor. Örneğin biz de bu doğrultuda üç temaya doğru eğilim saptadık diyor. Bunlar sırasıyla, birincisi,‘’Düşlerim gerçekmi?,, . Bu günün bozulmuş dünyasının yeniden ele alınışı, düş, hayal gücü, sanatsal yaratıcılık, içsel psikolojik, sembolik ve soyut çalışmalar. İkincisi, ‘’Bir evim varmı?,, . Bu bir tür aidiyeti barındıran, nereye gidersek gidelim bizimle taşınan bir kavram. Bir metafor(bir şeyin başka bir şey olarak tasavvur edilmesi) olarak ele aldık. Örneğin, kentsel dönüşüm, sürgün, mülteci gibi toplumsal sorunlara yoğunlaşan bir bakışı içerdi. Üçüncüsü, ‘’Bu ben olabilirmi,,. Felsefedeki ben kimim sorusuydu. Kimlik üzerinedir. Öteki kavramını ele alan çalışmalar. Sorunun ana kaynağını ise, izleycinin yapıtları okuması ve anlamlandırması üzerinedir.

Aslında sorun dönüp dolaşıp sanatçının nitelikli yapıtlar ortaya koyması bir problemi kadar,  yeterince eğitilmemiş toplumların sanat ve kültürel gelişmeleri kavrayamayışıdır. Eğitimin tanımını pedagojik olarak, istendik davranışlar kazandırma şeklinde yapabilmekteyiz. Eğitim davranışlar kazandırmadır. Çağının koşullarını iyi özümsemek ve düşünce evrenini üst seviyeye çıkarmaktır. Şimdi böyle bireyler yetiştirebiliyor muyuz? Öyleyse tasarlama kabiliyeti için elzem olan nesnelden yola çıkıp soyut düşüne bilen beyinlere sahip olamadığımızın açık kanıtını sergiliyoruz.

Burada bireysel yolculuğunu tamamlayamamış kişilik sorunu yaşadığımız toplumsal bakışımıza paralel olarak özgün olma adına sıkıntı çektiğimiz şey, genç yeteneklerde de hocalarına ya da tanınmış sanatçılara benzeme, etkilerinde çıkamama durumudur. Etkilenme işin başında doğaldır, ancak bir maniyer sorunuyla karşı karşıya olma durumunu getirmektedir. Ne yazık ki yarışmalarda jüri üyelerinin meşrebine göre eser verme, ya da bilhassa jüri üyelerinin kendi zihniyetine yakın olanlara ödül vermelerinin sonucunu yaşamaktayız. Gençlere geçmişin referanslarını iyi özümseyip, ancak kendi yollarını çizmelerini ısrarla getirmeliyiz diye düşünüyorum. (Resim-11, Resim–12)

DİĞER YAZARLAR
Seyide ESEN
Enflasyon!
ERCAN KERMAN
İLK YAZI
Recep ÇINAR
Hoş geldin Şehr-i Ramazan!
Ahmet Acaroğlu
DOSTLUK  VE VEFA    
Selçuk Duranlar
SATILIK KONUT PİYASASI
Hüseyin Erkin
MERİÇ NEHRİ - YAĞMUR DUALARI - HARZA PROJESİ !!
Şükrü Akıllı
 'ÜLKEMİZ  VE  EDİRNE’MİZİN  SORUNLARI
TURAN ŞALLI (Roman Sivil Toplum Gönüllüsü)
DEPREM KİMLİK SORMAZ
MELTEM BABACIK (dytmeltembabacik@gmail.com) (inst: 360beslenme)
DİĞER OMEGA-3 KAYNAKLARI
Zafer Dereli
EYLÜL 1999 ÖNCESİ İŞÇİLİK HİZMETİ OLAN MEMURUN EYT İÇİN ASKERLİK BORÇLANMASI YAPMASINA GEREK VAR MIDIR?
Numan Özgür METİN
BALKAN GELENEĞİ BOCUK GECESİ
Burak Dipevliler
Görünmez Tehlike Mi Görmezden Gelinen Tehlike Mi? Edirne’nin Yok Olmaya Yüz Tutan Kültürel Mirası
NURAN İKİZ
Bir Yeni Yıl Hikâyesi
Doç. Dr. Yeliz YEŞİL
Stresle Başa Çıkmak İçin Çeşitli Tavsiyeler
MUSTAFA ÇETİN
NEVRÛZ
M. ENİS ŞENSEVER
Ressam Zafer KARAKUŞ 3  
HAMİT PUHALOĞLU
Kefenin Cebi Yok…
ŞAHVER HÖBEK
Çocuklarda Nefes Farkındalığı
Mehmet Ali ESMER
ANADOLU’DAKİ TARİHİ YAPILARININ DEPREMDEN KORUNMASI ESASLARI (2)
OLCAY DAL
Cumhuriyet nedir ?
Ertan Çekiç
İNSANLARA NE İSTEDİĞİNİ SORSAYDIM, DAHA HIZLI GİDEN AT ÜRETİRDİM
CELİL ÖZCAN
SAKARYA ZAFERİ’NİN 100. YILI KUTLU OLSUN!
İHSAN KÖSE
İZ BIRAKANLAR
ÖZCAN AYGÜN
EDİRNE GAZİ OSMAN PAŞA ORTAOKULUNUN KAZANDIĞI ULUSAL BAŞARI VE ÇANAKKALE SAVAŞLARININ 106. YIL DÖNÜMÜ
MUSTAFA ERSOY
MUHALEFET ETMEK, BOZGUNCULUK MU? İHANET ETMEK Mİ?
Tülay Çağlarer
ATATÜRK ve ÇOCUK
Teoman ÖZÇUHACI
MESAFELER VE ÖLÇÜLER - ÖLÇÜTLER
Burhan Aytekin
19 Mayıs Gençlik Bayramı Kutlu Olsun
Yener Yaveroğlu
Allah’ın otu ıspanak neden beş lira?
ÜLKÜ VARLIK
TÜYAP DİYARBAKIR KİTAP FUARI (25/30 EYLÜL 2018) VE CAHIT SITKI TARANCI
Yaver Tetik
Sıcak Sulu Kalorifer Kazanı Yakma Talimatı:(4)
NEDİM ZOBAR
BÜYÜK ve KUTLU ZAFER
Burak Dipevliler
Mehmet Ali ESMER
Hüsnü Sarıgül
ABDULLAH GÜRGÜN
ŞAHVER HÖBEK
Burak Dipevliler
Burak Dipevliler