M. ENİS ŞENSEVER
Cumhuriyet’in gazetesi vardı -2
Yayın Tarihi: 14 Aralık 2018, Cuma
Diğer Yazıları

Ergenekon kumpası Cumhuriyeti dönüştürerek dokundu diyebiliriz. Bakmayın yazarlarının sabah akşam Atatürkçülük’den dem vurmalarına. CHP’nin Liberalleşmesi gibi paralel bir yapı gazetede baş göstererek, sözde emperyalizmden bahsedilirken Avrupa Birliğine teşne olmak ve batıcı bir kafayla hala Atlantik ötesinden kopamamış bir yayın çizgisini sürdürme eğilimi açıkça görülmektedir. Bir bakıyoruz tam sayfa Selahattin DEMİRTAŞ sevgisi. Bir bakıyoruz, Cumartesi anneleri ve İnsan Hakları derneği ile HDP’li Pervin BULDAN ve CHP’li Sezgin TANRIKULU yan yana resim veriyorlar. Resim değil açıkça mesaj veriyorlar. Nedense adı İnsan Hakları olan bu STÖ Kürtçülüğün dışında başka insan haklarıyla pek uğraşmıyor. Bir bakıyoruz, yine tam sayfa Prof. Dr. Şebnem Korur FİNCANCI . İnsan hakları mücadelesinde akademinin geleceğinden mutlu olduğunu söylüyor ve sorgulayan, eleştiren gençler var diyor. İstanbul Üniversitesi Adli Tıp Ana Bilim Dalı Öğretim üyesi. Buraya kadar çok güzel. Ancak insan hakları mücadelesinden dolayı Hessen Barış ödülü almış. Burada duralım. Bu batı bizim gibi operasyonlar  yürüttüğü bir ülkede neden BARIŞ ödülleri dağıtıyor, hiç düşündük mü? Vee  FİNCANCI’yı Özgür Gündem gazetesinde nöbetçi genel yayın yönetmeni  olarak görüyoruz. Akademik davalardan ceza alırsak kamu görevinden men ediliyoruz diyor. Yani bunu bekliyor.  Özgür Gündem, Evrensel vb gazetenin PKK ağzıyla yayın yapan organlar olduğunu bilmeyen var mı? Demek ki Hessen Barış ödülü verilmensin bir amacı varmış. Artık bir bakmıyoruz. Sayfaları açıyoruz HDP ve KESK vb kocaman harflerle en başta haber oluyor.  .. KESK, Lami ÖZGE ile sendikacılıktan başka bir etnik yapının bürosu gibi. DİSK, TMMOB ve TTB de bundan farklı değil ki. Kani BEKO ve Lami ÖZGE  sendikacılığı aldılar Amerika nın taşeron gibi kullandığı bir etnik yapının merkez üssüne çevirdiler. Cumhuriyet gazetesi de bu süreç de paralel haberciliğini yaptı.

       Rıza ZELYUT’un Aydınlık gazetesinde çıkan ‘’Cumhuriyet Gazetesin’ deki FETÖ yapılanmasına yargı dur dedi,, başlıklı yazısıyla başlıyoruz. Çok sevinçliydi bu yazıyı kaleme alırken ama son gelişmelerle hevesleri kursağında kaldı eminim.  Gazeteyi Cumhuriyet Vakfı üzerinden hukuki biçimde ele geçiren ekibe karşı açılan dava. Bu davayı yürüten İstanbul 1. Asli Hukuk Mahkemesi, 2 Mayıs Salı günü verdiği kararla, Cumhuriyet Vakfı‘nın yönetimini fes etti ve yeniden seçime gidilmesinin yolunu açtı. Bir dava daha var. Gazetenin avukatı iken sahibi konumuna gelen Akın ATALAY ve ekibine açılan ceza davası da var. Bu da ayrı. Asıl dava Vakfı hile ile ele geçirmek. 18 02. 2014 tarihinde yapılmış olan yönetim kurulu seçimleri Vakıf Resmi senedinin ilgili hükümlerine aykırılık nedeniyle bu hilecilerin yaptığı seçimin iptal edilmiş olmasıdır. O zamanların gazetesinin verdiği cep kitaplarına yine bir bakalım. (Resim – 5, Resim – 6, Resim -7)

      Amerikan ajanı Fethullahçılar, Cumhuriyet gazetesini yeni bir Taraf gazetesi haline getirmek için derin bir operasyon yürüttüler diyor ZELYUT. İlhan SELÇUK’un vefatı bu işi kolaylaştırdı. Bu gün sözde Alev ÇOŞKUN ile gelen kadrolarda hiç direnmemişler anlaşılan. Ali SİRMEN’ler, Şükran SONER ‘ler, Ahmet TAN ‘lar vs demek ağızlarını açmamışlar. Zaten Emre KONGAR’ları, Orhan BURSALI’ları, Işık KANSU ‘arı vs saymıyorum bile. Aslında Vakfın kırılma noktası ise 02. 04. 2013 yılına dayanıyor. Yönetim kurulu üyesi Prof. Dr. Aydın AYBAY‘ın vefatı üzerine bu tarihte yapılan seçimde Mustafa BALBAY ile İbrahim YILDIZ’ı yanlarına çektiler. M. BALBAY’ın oyu sayıldı, ne ilginçtir kurulda aynı statüdeki İnan KIRAÇ’ın oyu sayılmadı. İ. KIRAÇ susturuldu. Vakıfın yapısının değiştirilme öyküsü böyle başladı. Bu SOROS’cu yapı salt çoğunluk 7 kişi olması gerekirken 6 kişi ile toplandılar. Vakıf kurulundaki diğer 6 üyeyi düşürdüler. Alev ÇOŞKUN, Şevket TOKUŞ ve Şükran SONER gibi Atatürkçüler Vakıftan dışlanmış oldular. Bu hukuksuzluğa Alev ÇOŞKUN dava açtı.

      Diyorki R. ZELYUT, ‘’Hileci vakıf yöneticileri eğer Cumhuriyet gazetesini düşünüyorlarsa istifa ederek gazeteyi özgürleştirsinler. Ama biliyorum ki yapmazlar. Çünkü, SOROS’cu hareket, önce CHP’yi sonra Cumhuriyet gazetesini ele geçirmiş ve Amerikancı operasyonlar için kullanmıştır,,  Bunu düşüneceksiniz. Kuvva i Milliye kalpaklı Atatürk resimli Türk Bayrağı sallamakla bu işler olmuyormuş meğer. Fethullah destekli  Nuray MERT, Aydın ENGİN, Ahmet İNSEL,  Aslı AYDINTAŞBAŞ ve diğerlerinin rezaletini okurlar görmüşler, gazeteyi terk etmişlerdir. Bu şahıslar hala hukuksuzluklarını gizlemeye çalışıyorlar diyor.

     Peki ne oldu, Cumhuriyet gazetesini HDP ve Amerikancı güçlere karşı hukuk mücadelesini kazanan Alev ÇOŞKUN ne yaptı? Bartu SORAL‘ın Osman KAVALA ilgili yazısı sonrası Can DÜNDAR’ın yanında yer alarak B.SORAL‘a linç kampanyası başlattılar. A. ÇOŞKUN bu konuyu kendisiyle konuşmaya gelen B. SORAL’a seni gazete de istemiyorlar cevabını verdi. Ne oldu, Ne oldu da bu hukuksuzluğa karşı verdiğiniz kavgada geldiğiniz yer yine G. SOROS’un kucağına oturmak oldu. B. SORAL gibi en temiz ATATÜRK’çüyü kapının önüne koydunuz. Bu insanlar Cumhuriyette güzel şeyler oluyor diye geldiler.  G. SOROS’un deşifre olan Açık Tolum Vakfının elamanı olarak bizzat provokatörlüğünü yaptıkları tescilli SOROScu Osman KAVALA’yı yazdığı için Bartu SORAL’ı kovuyorsunuz. Çok yazık, hakikaten çok yazık. Demek ki batı cephesinde(batıcı kafalar) değişen bir şey yok. Yine O zamanın gazetesinin verdiği cep kitaplarına bir bakalım(Resim – 8, Resim 9)

      Olay, Cumhuriyet gazetesinin 27 Kasım 2018 tarihinde, ‘’Osman KAVALA olayı ,, başlıklı köşe yazısıyla hararetlendi. Önce kısaca Bartu SORAL kim. Kanada, Dalhousie Üniversitesinde Kalkınma Ekonomisi alanında Yüksek Lisans yapıyor. Ekonomist olarak IFAD – OECD de çalışıyor. Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) Türkiye programı müdürlüğü yapıyor. Başkent Üniversitesinde ders vermekte(Lecturer ).  Açıklamaları da gayet açık. Paralel Kürdistan kumpasını dillendiren SORAL(batı emperyalizminin başımıza ördüğü çorap sadece Cemaat değil ki), bölünmenin eşiğindeki bir ülke TÜRKİYE’de, Kürdistan fikri, yani SEVR’den buyana batı emperyalizmi ile iş birliği içinde olanların büyük rüyası bu diyor.Cumhuriyet kurulduğundan beri, Kürt Milliyetçiliği bir enstrüman oldu diye de ekliyor. Çok da doğru söylüyor. Yine diyor ki, demokrasi, insan hakları savunucusu görünümünde(Artık buna gülüyoruz, tek adam rejimini bırakmışlar, tek sorun sanki Kürtlerin bağımsız olması, yani ayrılması. Zaten bu en baş sorun. Türkiye’nin sorunları bize dert değil, bizim derdimiz ayrılmak!)G. SOROS (Macar asıllı spekülatör. Amerika nerede operasyon yapacaksa mali finans ayağı. ) ve Türkiye deki ayağı TESEV(Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etütler Vakfı. Kemal KILIÇDAROĞLU da 183 nolu üyesi. Açık Toplum örgütlenmesinin Türkiye’deki üssü!) Sezgin TANRIKULU, Osman KAVALA, Etyen MAHÇUPYAN, Mehdi EKER, Meral Danış BEŞTAŞ, Osman BAYDEMİR ve diğerleri açılım sürecinde oynadıkları rolü açık açık anlatıyor. (Basından da takip edebilirsiniz.) Oynanan oyunun can alıcı noktası da şu ‘’Şayet davamızda başarılı olursak,  ABD’nin 51 Eyaleti olmaya hazırım,, diyen baba Molla Mustafa BARZANİ, şimdi de oğlu Mesut BARZANİ ve PKK/PYD ve uzantıları,,  D. BAHÇELİ de kalkıp plaka numaraları verince fırtınalar kopardılar. Bu plakalar bu baba BARZANİ’ye karşın söylenmiş sözlerdi. Artık evelemeye gevelemeye hiç gerek yok.

      Evet , 29 Eylül’de ‘’Osman KAVALA ve Nazlı ILICAK serbest kalsa dolar 5 liranın altına düşmez mi?,, diyerek Ertuğrul ÖZKÖK’ün çıkışıyla başlayan bir süreç. Çakma Rahip BRUNSON’dan bir göndermeyi içermekte. Osman KAVALA için de bir kapmaya başlattılar.  B. SORAL işin hukuki boyutunu inkâr etmiyor ki. 12 aydır iddianamesi yazılmadan tutuklu bulunan Osman KAVALA . On binlerce mağdurdan birisi. Ceza Muhakemeleri Kanunu’nun 100 maddesi terör dahil belli başlı suçlarda kuvvetli suç şüphesinin var olması halinde tutuklama kararı verebileceğini ön görüyor. Bu durumda suç şüphesinin oluşması ile tutuklama bir adli kontrol olarak uygulanıyor.  Esasen bir tedbir mahiyetinde olan tutuklama ölçüsüz uygulamalara dönüşüyor. Esas hak ihlalleri, soruşturma aşamasının ağır aksak işletilmesinden ve delillerin eksik ve taraflı toplanmasından kaynaklanıyor diye açıklıyor. Şimdi sorun nedir. B. SORAL, bu kişinin bir provokatör olarak yaptığı görevlere rağmen yine de hukuki boyutunda hiç de yan tutmuyor.

     Kim bu Osman KAVALA diye şu açıklamaları yapıyor.  ‘’2008, Birleşmiş Milletler de yöneticiyim. Diyarbakır da uygulanacak 37 milyon dolarlık bir kalkınma projesi hazırlandı. Dönem de tam açılım dönemi ! İşin başına bir proje müdürü seçeceğiz. İlan verdik. Diyarbakır da yaşayan pek çok vatandaş başvurdu. Bir heyet kurduk, başvuruları değerlendirsin diye. Heyet bir adayı uygun gördü. Diyarbakır da oturan, Kürt kökenli bir yurttaşımız. Meğer Osman KAVALA  ve 41 tane sivil toplum örgütü, 37 milyon dolarlık projenin başına Nurcan BAYSAL isimli bir kişinin geçmesini istiyorlarmış!.. Heyetin seçmediği bu kişi için BM Genel Sekreterliğine mektup yazdılar. Seçilmeyen kişi ( aday)Kürt olduğu için seçilmedi, bu insan k-haklarına ve demokrasiye aykırı diyerek hem yalan söylediler hem de üstüne titrediğimiz evrensel değerleri şahsi çıkarları için paravan olarak kullanmaktan imtina etmediler. Heyetin seçtiği kişinin de Kürt olduğunu bilmiyorlar mı? Etnik kimlik üzerinden mağduriyet yaratarak kendi istedikleri kişinin 37 milyon doların başına geçmesini istediler… Uzatmayalım, Paralel Kürdistan Kumpası kitabımda bunlar var,, İşte işin gerçeği. Cumhuriyet gazetesi bu yazıdan  hoşlanmadı ? Çözüm sürecinin noktalandığı tarihten önce, hani AKP ile sarmaş dolaş oldukları yıllarda, açılım sürecinin işlediği yıllarda, Akil adamlar arasında Osman KAVALA da vardı.

DİĞER YAZARLAR
Seyide ESEN
Enflasyon!
ERCAN KERMAN
İLK YAZI
Recep ÇINAR
Hoş geldin Şehr-i Ramazan!
Ahmet Acaroğlu
DOSTLUK  VE VEFA    
Selçuk Duranlar
SATILIK KONUT PİYASASI
Hüseyin Erkin
MERİÇ NEHRİ - YAĞMUR DUALARI - HARZA PROJESİ !!
Şükrü Akıllı
 'ÜLKEMİZ  VE  EDİRNE’MİZİN  SORUNLARI
TURAN ŞALLI (Roman Sivil Toplum Gönüllüsü)
DEPREM KİMLİK SORMAZ
MELTEM BABACIK (dytmeltembabacik@gmail.com) (inst: 360beslenme)
DİĞER OMEGA-3 KAYNAKLARI
Zafer Dereli
EYLÜL 1999 ÖNCESİ İŞÇİLİK HİZMETİ OLAN MEMURUN EYT İÇİN ASKERLİK BORÇLANMASI YAPMASINA GEREK VAR MIDIR?
Numan Özgür METİN
BALKAN GELENEĞİ BOCUK GECESİ
Burak Dipevliler
Görünmez Tehlike Mi Görmezden Gelinen Tehlike Mi? Edirne’nin Yok Olmaya Yüz Tutan Kültürel Mirası
NURAN İKİZ
Bir Yeni Yıl Hikâyesi
Doç. Dr. Yeliz YEŞİL
Stresle Başa Çıkmak İçin Çeşitli Tavsiyeler
MUSTAFA ÇETİN
NEVRÛZ
M. ENİS ŞENSEVER
Ressam Zafer KARAKUŞ 3  
HAMİT PUHALOĞLU
Kefenin Cebi Yok…
ŞAHVER HÖBEK
Çocuklarda Nefes Farkındalığı
Mehmet Ali ESMER
ANADOLU’DAKİ TARİHİ YAPILARININ DEPREMDEN KORUNMASI ESASLARI (2)
OLCAY DAL
Cumhuriyet nedir ?
Ertan Çekiç
İNSANLARA NE İSTEDİĞİNİ SORSAYDIM, DAHA HIZLI GİDEN AT ÜRETİRDİM
CELİL ÖZCAN
SAKARYA ZAFERİ’NİN 100. YILI KUTLU OLSUN!
İHSAN KÖSE
İZ BIRAKANLAR
ÖZCAN AYGÜN
EDİRNE GAZİ OSMAN PAŞA ORTAOKULUNUN KAZANDIĞI ULUSAL BAŞARI VE ÇANAKKALE SAVAŞLARININ 106. YIL DÖNÜMÜ
MUSTAFA ERSOY
MUHALEFET ETMEK, BOZGUNCULUK MU? İHANET ETMEK Mİ?
Tülay Çağlarer
ATATÜRK ve ÇOCUK
Teoman ÖZÇUHACI
MESAFELER VE ÖLÇÜLER - ÖLÇÜTLER
Burhan Aytekin
19 Mayıs Gençlik Bayramı Kutlu Olsun
Yener Yaveroğlu
Allah’ın otu ıspanak neden beş lira?
ÜLKÜ VARLIK
TÜYAP DİYARBAKIR KİTAP FUARI (25/30 EYLÜL 2018) VE CAHIT SITKI TARANCI
Yaver Tetik
Sıcak Sulu Kalorifer Kazanı Yakma Talimatı:(4)
NEDİM ZOBAR
BÜYÜK ve KUTLU ZAFER
Burak Dipevliler
Mehmet Ali ESMER
Hüsnü Sarıgül
ABDULLAH GÜRGÜN
ŞAHVER HÖBEK
Burak Dipevliler
Burak Dipevliler