Tarihte Romalıların keşfettiği bisküvi, Latince’de “bicostus” ile Fransızca ‘da “bescoit” sözcüklerinden türetilmiş olup, “iki defa pişirilmiş” anlamına gelmektedir. En basit ifade ile “Tahıl ürünlerinin kimyasal yollardan fermente edilip kabartılarak pişirilmesiyle elde edilen” bisküvi, sınai anlamda “Rutubet ortamı % 5’ten az olan ve temelde yumuşak buğdaydan elde edilen un, şeker, su ve yağdan müteşekkil gıda ürünü” olarak tanımlanmaktadır.
TÜRKİYE’DE BİSKÜVİ ÜRETİMİ
Kronolojik bir süreç izlenecek olursa, ülkemizde sanayi temelinde ilk kez bisküvi üretimine 1924 yılında başlanmıştır. 1932 yılında İstanbul’da iki fabrika kurulmuştur. 1941 yılında yaşanan un kıtlığı nedeniyle üretime bir süre ara verilmiştir. 1956 yılında sektörde ilk otomatik şekil verici ve dizici makine kullanılmıştır. 1960’dan sonra kentleşme ve nüfus artışı
bisküvi tüketimini büyük oranda artırmıştır. Keşan’da da YE–AL Bisküvi fabrikası üretim yapmaya başlamıştır. (tabikihamyağ, çeltik fabrikalarıda var) 1980’lerden sonra Konya, Kayseri ve Eskişehir civarlarında birçok küçük tesis kurulmuş, ülke ihracat yapmaya başlamıştır. Tahıla dayalı ürünler içerisinde en fazla katma değer yarattığı kabul edilen bisküvi sektörü, özellikle ihracata yönelik yatırımların odağı haline gelmiştir. Bisküvi üretiminde Karaman ili önceleri imalathane bazında üretime başlamış, bugün dünyanın çok sayıda ülkesine ihracat gerçekleştiren büyük bir sanayiye devi haline gelmiştir. 1989-90 yılları arasında Karaman’da bisküvi ve gofret üreten, toplam kapasiteleri 150-200 ton civarında sadece 3-4 tane bisküvi fabrikasıvarken, 6-7 yıllık bir sürede fabrika sayısı 14’e yükselmiş ve bugün Türkiyenin en fazla bisküvi üreten ili olmuştur. Yıllık 2 milyon 100 bin ton bisküvi üretim kapasitesine sahip olan Karaman, Türkiye’deki bisküvi üretiminin yaklaşık 1/3’ini gerçekleştirmektedir. 80 ülkeye ihracat yapılmaktadır. İhracatta önemli bir kalem olan bisküvi üretiminde girdi fiyatları dünya pazarına göre giderek arttığı için üretimde sıkıntılar olmaya başlamıştır.
Görüldüğü gibi yarım asırdan önce Keşan da YE-AL markasıyla bisküvi üretilmiş Tarımsal sanayi için vizyonel bir başlangıç yapılmış lakin 15 yıl ancak üretim yapabilmiş gerisi getirilememiştir. Karaman ilinden daha fazla buğday üreten Edirne de ne yazık ki unlu mamül üretimi için kafa yorulmadı. Karamanda üç OSB bulunmakta ve bunların tamamına yakını tarımsal ürün işlemektedir.
Altmış yıl önce Aydın’dan sonra ilk traktörlerin geldiği il olan Edirne verimli toprak yapısı ve iklimsel uygunluğu en önemlisi zengin tarımsal üretim kültürü ve de yetişkin insan kaynağı ile önemli bir potansiyele sahiptir. İstanbul ve Avrupa pazarına çok yakın olması önemli ticaret yolları üzerinde coğrafi konuşlanma avantajı ve bir çok şehirde olmayan güçlü yanlarıyla arzu edilen endüstriyel tarımsal üretimi geliştiremedik. Halbuki Karaman ilinden çok daha erken tarımsal üretim sanayi organize sanayi bölgelerimiz olmalıydı. Hala bu şansımız devam etmektedir. Özellikle Edirne’nin her konusunda amiral gemisi konumundaki Keşan ilçemiz ve bölgesi endüstriyel tarımsal üretimi kollektif yapacak alt yapıya ve birikime sahiptir. Acilen tarımsal sulama yatırımları da göz önüne alınarak ‘’Edirne Tarımsal Stratejik Planı’’ yapılmalıdır. Bunun için yerel siyaset kurumları, ilgili sivil toplum kurumları ve yerel akil insanlar ortak akılda birleşerek zenginleşmenin yolunu açabiliriz.