19 Nisan Salı günü Milli Mücadele ve Lozan Müzesi törenle açıldı.
Açılışta yaptığı konuşmada "Müzeler gelecek nesillere bırakacağımız en değerli birikimlerimizdir. Bu anlamlı müzenin zenginleştirilmesi için katkı yapacağınıza eminim” diyen Vali Vekili bu konuşma metnini kalabalık bir halk topluluğuna hitap edeceğini düşünerek hazırlamış olmalı.
Vatandaşlara çağrıda bulunarak “evlerinde bulunan tarihi değeri olan eser ve objelere, gelecek nesillere aktarmak ve korumak için üniversite olarak talip olduklarını” ifade eden Sayın Rektör, konuşurken başını kaldırıp karşısında “seslendiği halktan” kaç kişinin bulunduğuna dikkat edebildi mi acaba?..
Belli ki törene Valilik personeli ve Üniversite görevlileri ile öğrenciler dışında halktan pek kimsenin katılmayacağı hesap edilememiş.
Bu tür “beklentileri karşılamayan” durumlar için halk arasında çok kullanılan bir deyim vardır. “Ne kadar ekmek, o kadar köfte” der bizim “Çarıklı Erkan-ı harp”.
Müzeyi oluşturmak ve açmak (daha doğrusu mevcut müzeyi yeni ilaveler yaparak başka bir binaya taşımak) elbette çok önemlidir. Cumhuriyetimizin kuruluş öyküsünde önemli bir kilit taşı olan Lozan elbette çok değerlidir.
Milli mücadele de aynı şekilde...
MİLLİ MÜCADELE VE LOOZAN SÜRECİNİN GELECEK NESİLLERE AKTARILMASI GEREKEN EN ÖNEMLİ UNSURU; MİLLETİN İSTİKLALE KAVUŞMA HEYECANIDIR.
Müzenin bu heyecanı yansıtabilmesi için hazırlanmasından sunumuna her şeyin aynı heyecanı yüreğinde hissederek yapılması çok büyük önem arz eder diye düşünüyorum.
Atatürk’ün uyandırdığı bu Milli Heyecan, bağımsızlık tutkusu Halkın bulunmadığı açılışlarla ne kadar yansıtılabilir?
Milletin heyecanını milletle paylaşmak gerekir herhalde.
* * *
Müze açılışından bir saat sonra kapanınca düşüncelerimde isabetsizlik olmadığına dair kanım daha da güçlendi.
Müzenin mesai saati dolmadan neden kapandığını sordum bahçe girişindeki kapıda rastladığım bir Üniversite yetkilisine.
Önce “açıktır, kapı kilitli mi?” falan gibi, konudan haberdar olmadığını gösteren birkaç söz sarfetti.
Kapandığını güvenlik görevlilerinden de duyup emin olunca, hemen “geçerli” mazereti buluverdi: Tek görevli vardı, o da müzelerle ilgili bir toplantıya gitmişti.
Biz de inandık...
Samimi birkaç eleştirimi ilgililerin dikkatine sunuyorum.
Lütfen Milli heyecanı hissederek müzeyi tekrar gözden geçirin. O zaman yukarıda bahsettiğim eksiler mutlaka ortadan kalkacaktır.
Müze muhteviyatına dair Sayın Rektörün -ecek, -acakla biten sözleri şimdiki zamanı gösteren ifadelere dönüşecektir.
Bunlar gerçekleşince; eminim ki müzenin tanıtım levhası da Lozan Antlaşması’nın önemine uygun büyüklükte yeniden tasarlanacak, hatta müzenin girişine ziyaret saatlerini gösteren büyük bir levha da konulacaktır.
O zaman geldiğinde bu gelişmeleri yazmak da bizim borcumuz olsun.