Müma ileyh ile bile gelen Veli Can kullarına ve Müşkin ve Serav ve Erdebil Sancağı dahi altı kere yüzbin(600.000) ile Şah Ali kullarına virilüb ve Azerbaycana müteallık Ohkan Ülkesi dahi sabıkda kızılbaş-ı evbaşdan nefret eyleyüb asitane-i saadet aşiyana izhar-ı ihlas iden Üveys Bey kullarına ve Mihrani Sancağı Zirriki Bahaeddin kullarına ve Vastan Sancağı Zahid bey oğlu Seyyid Mehmed Bey kullarına ve Çölmir Kürdistan Beylerinden olub südde-i saadet-bahşe itaat eyleyen Melek Bey bendelerine Medine-i Selmas Nur Ali Bey kullarına ve Liva-i Saad Çukuru dahi on kere yüzbin(1.000.000) ile taife-i evbaşdan yüz döndürüb itaat eyleyen Hamza Sultana ve Gümrü Sancağı dahi Şeyhi Bey kullarına ve Liva-i Rumu dahi Gazi Kıran Bey bendelerine ve Deryas Sancağı dahi Sarımoğlu Kasım Bey kullarına ve Diyadinli Sancağı Ümmi Bey kullarına ve Curşen ve Çaldıran Sancağı dahi üçyüzbin(300.000) ile Hacı Bey kullarına tevcih olunub, hıfz ve hiraset-i memleket içün yerli yerlerine gönderildi[61].
İbrahim Paşa arzında devamla; ... Hudud-ı Azerbaycan bil külliye daire-i zapta getirilüb Irak-ı Acem caniblerine dahi asker-i zafer rehberden irsal olunmak mühim ve lazım olmağın Irak Beylerbeyiliği Bayındurludan Murad Bey kullarına münasib görülüb tevcih olundu. Irak-ı Aceme tabi olan Liva-i Hemedan dokuz yüzbin(900.000) ile Uluğ Bey Mirzaya ve Kaşan dahi altı kere yüzbin(600.000) ile Bayındurludan diğer Murad Beye ... müşarun ileyh Ulama Paşa kulları dahi, Erdebil nevahisinden bazı müfsidler bir dağa tehassün(sığınmış) eylemişler, anlar üzerine gönderilüb inşaallah cemiyetleri parekende oldukdan sonra anlar dahi, Irak caniblerine varub Murad Paşa bendeleriyle bile ol canibin feth ve teshiri hususunda olurlar...[62].
Burada söz konusu olan, Kızılcadağa sığınmış bulunan Kızılbaş-Safevi askeri ile İbrahim Paşa tarafından,Ulama Paşa komutasında gönderilen Osmanlı askerinin kanlı çarpışmalarından bahsedilmektedir. Bu kayıt Osmanlı kaynaklarının bildirdiği Kızılcadağ sefer heyetinden söz etmektedir. İbrahim Paşa; Tebrizin emin bir belde (Darul-Eman) olduğunu münasip bir yerde kale inşaatına başlandığını, belirtmekteydi[63]. Bu Şenb-i Gazan Kalesi nin yapılmaya başlandığının ifadesidir.
İbrahim Paşanın Tebrizden göndermiş olduğu üçüncü mektubun son kısımları şöyle bitiyordu: ... Tebrizde kala bina olunmasını fikr idüb bazı münasib mahal tedarik olunub binasına mübaşeret olundu. Medine-i Tebriz Hz. Sahib-kıran-ı alempenahın taht-ı ali-bahtları olmuşdur. ... Devlet ve ikbal ve saadet ve iclal ile yürüyüb Azerbaycana müteallik olan Erciş nam mahalle değin gelmek babında yümn-i himmet-i Hz. Sahib kıran-ı mebzul buyurula inşaallahul-ızze saadet ile gelindikde geru bendeleri tarafına işaret-i aliyye buyurula ki Bağdat hakimi olan Mehmed Han şöyle ki, bu kış dergah-ı saadet destgah kıbeline itaat etmeye kulları onun üzerine azimet eylemek niyyet olunmuşdur. Hz. Sahib-i Kıran-ı rubu meskun dahi saadet ile kışı Diyarbakırda kışlamak münasibdir, ana göre tedarik buyurula. Bu mübarek Saferül-Muzafferün onuncu gününde bu name-i ubudiyyet-şiar yazılub atebe-i ulya kullarından Mustafa ve Mehmed bendeleri irsal olundu...[64].
Kanuni Sultan Süleymana gönderilen bu arzda, İbrahim PaşaTebrizde neler yapılmakta olduğunu etraflıca bildirmekteydi. Tayinler, terfiler, bazı yerlerin teshiri, Kale inşaatı, yerli bey ve hakimlerin Osmanlı Devletine itaat ve inkıyadı gibi birçok meseleyle meşgul olunmaktaydı. İbrahim Paşa resen bu kadar geniş kararlar alıyor ve haklı olarakta kendisini selahiyetli görüyordu. Çünkü, bu son arzını Kanuni Sultan Süleymana gönderdiği sıralarda Padişah da Sivas civarındaki Kasım Çayırı veya Azim Çayırı konağından, İbrahim Paşanın Seraskerliğini ve selahiyetlerinin genişliğini belirten bir ferman göndermişti. Padişah belki bazı dedi-koduların kulağına kadar gelmesiyle veyahut başvezirin gördüğü lüzum üzerine bu fermanı göndermek ihtiyacını duymuştu[65].
Elimizde, Kanuni Sultan Süleymanın, İbrahim Paşayı geniş yetkilerle Serasker olarak Iran seferine gönderdiği hakkında 15 Ağustos 1534 tarihli bir ferman vardır [66].
Kanuni Sultan Süleyman, Erzurum civarında iken bu gelişmeler üzerine, Çermik Ilıcaya gelinince ordunun Diyarbakırda kışlamasını kararlaştırmış, bir gün konakladıktan sonra Erzurum önlerine gelinmişti[67]. Bir müddet dinlendikten sonra, Erzurum Kalesini geçerek konak yapmış, Kanuni Sultan Süleyman buradan fetihler ile ilgili fetihnameler göndermişti.