29 Zilhicce 940/11 Temmuz 1534 yılı cumartesi günü İbrahim Paşa, Tebriz civarındaki Sadabada gelerek ordu ile burada konaklamıştı. Burada Tebriz ahalisinin seçkin bir heyeti gelerek, Safevi başkentinin itaat ve inkıyadını arzetmek suretiyle teslim olmuşlar, şehri yağma ve tahripten kurtarmışlardı. 1 Muharrem 941/ 13 Temmuz 1534 Pazartesi günü İbrahim Paşa, Tebrize muhteşem bir alayla girmişti. Böylece daha önce Yavuz Sultan Selim tarafından 1514 yılında ele geçirilen Safevi devleti başkenti, ikinci kez Osmanlılar tarafından fethedilmişti[54].
Serasker İbrahim Paşa, Tebrizin idaresi için, bir kadı ile muhtelif memurlar tayin etmiş,Safevi başkenti o zamanki Osmanlı adaletiyle idare nizamı sayesinde hiçbir sarsıntıya uğramamıştı. İbrahim Paşa, gayretlerinin sonucu olarak Ulama Paşaya Tebriz merkez olmak üzere, Azerbaycan Beylerbeyiliğini vermişti[55]. İbrahim Paşa, Tebrizde iken, Şirvanşah ailesinden Sultan II. Halil b. İbrahim ile Geylan Hanı Emir Dubaç Muzaffer Han, Osmanlılara itaatlerini arz- eylediler. Hazar Denizinin batı kıyısında Reştin merkezi olan bir beyliğe mensup, Muzaffer Han onbin askerle 21 Temmuz 1534de İbrahim Paşa tarafına geçmişti[56]. Tebrizde birçok tayinler yapan İbrahim Paşa, birtakım tedbirler almayı da ihmal etmedi. İran Ordusu henüz ortalıkta gözükmüyordu. İbrahim Paşada faaliyetlerini serbestçe yürütmekteydi.
Bu sırada, Kanuni Sultan Süleymanın komutasındaki, İran üzerine yürüyen ikinci Osmanlı Ordusu, yüzbin kişi civarında olup, 1534 yılı İlkbaharından beri sefer için hazırlanmış, İstanbul, Konya, Kayseri, Sivas ve Erzurum yolu boyunca toplanmış, Padişaha katılarak 26 Safer 941/5 Eylül 1534te Erzurum önlerinde konaklamıştı[57]. Kanuni, Erzuruma gelirken geçilmesi dar ve zor bir yer olan Sansa boğazından itibaren; Çubuk yurdu, Zorun Hanı(iki konak bir yapılarak), Mans köyü, Mama Hatun hanından önce Hoybar isimli harap kale yakınına konmuştu. Burada iki gün kalınmış, o sırada Tercan ovası çevresindeki dağlara kar yağmıştı. Kanuni Sultan Süleyman ve paşalar, bu mevkide atlarına binerek süvari olarak yürümüşlerdi. Cephanenin Kemah Kalesine konulması emrolundu. Eylül ayının ilk günü uzaktaki Penek konağına hareket edildi ve birçok tehlikeli boğazlar aşıldı. Kanuni Sultan Süleyman ve Osmanlı Ordusu Aşkaleden geçerek Cinise varmıştı[58].
Kanuni Sultan Süleyman, Erzuruma gelmeden önce Ciniste konaklarken Tebrizden İbrahim Paşanın elçisi gelerek, Azerbaycanın fethedildiğini bu nedenle vilayetlere Zafernameler gönderilmesinin uygun olacağı, Tebrizde kışlamak güç olacağından, Padişahın Diyarbakıra varmasının iyi olacağı bildirilmekteydi. Ayrıca, Geylan Şahının bir elçi ile başvezirden iltifat gördüğü, Ulama Paşaya Azerbaycan Beylerbeyiliği ve Akkoyunludan Murad Beye Irak Beylerbeyiliğinin verildiği beyan edilmekteydi. Bu, İbrahim Paşanın Kanuni Sultan Süleymana 21 Ağustos 1534 tarihli gönderdiği üçüncü mektubu idi[59]. İbrahim Paşa, Serasker ünvanıyla Tebrizden 10 Safer 941/21 Ağustos 1534de Kanuni Sultan Süleymana gönderdiği arz(mektup)da, harekat sırasında aldığı tedbirleri, yaptığı askeri ve idari tayinleri vb. işleri belirtiyordu.
Yine bu mektuptan; Ulama Paşa ile Dulkadırlu Beylerbeyi Ahmed Paşanın bazı İran kalelerinin ve umerasının itaatlarını kabul ettiklerini, Tebrizde Musa Sultan ile küçük bir çarpışmada bulunmuş olduklarını (25Muharrem 941/6 Ağustos 1534) müteakip, Serasker İbrahim Paşa, bütün Beylerbeyileri ve ordu ile 26 Muharrem 941/7 Ağustos 1534 Cuma günü Tebrize girerek otuz yıldır muattal kalan, Uzun Hasan Camiinde, ehl-i sünnet üzere Cuma namazını kıldıklarını öğrenmiş oluyoruz[60].
İbrahim Paşanın geniş malumat bulunan üçünü mektubunda; Giylan ve Şirvan Padişahları ki kadimden Şah-ı gümrah asitanesine sürfüru idüb ana tabi olmuşlar idi, lakin cibillet ve hilkatleri diyanet ve islam üzere olub, sabıkda mektubları gelmişdi. Bendeleri beru caniblere azimet ideliden defatla mektublar gönderilüb Hz. Sahib kıran-ı alempenah devletinde mezburlar kızılbaş-ı evbaşdan bil külliye rugerdan olub asitane-i adalet aşiyana muhlis olmuşlardır... Medine-i Tebrize geldikden sonra Vilayet-i Azerbaycana müteallık olan mevazıın hıfz ve hiraseti içün dergah-ı mualla canibinden sancakbeğleri konulmak lazım ve mühim olduğuna binaen Nahcıvan Sancağı ferman-ı şerifleri muktezasınca yedi kere yüzbin(700.000) ile muşarun ileyh Ulama Paşa kullarının karındaşı Veli bendelerine ve Merağa Sancağı dahi altı kere yüzbin(600.000) ile