Avrupa Birliği’ne girme sevdamız doğrultusunda 1995 yılından itibaren kabul etmek zorunda olduğumuz önümüze konan dosyalardan biri de TARIM dosyasıydı. Bu dosya kapsamında öngörülen birçok maddeden bir kaçı:
- Tarım kesimi 2020 yılına kadar % 10 na düşürülecek.
- Tarım ürünlerini devlet almayacak gerektiğinde piyasayı kontrol etmek için denge fiyat açıklayacak.
- Tarımsal destekleme uygulanacak.
- Çiftçi kayıt sistemine geçilecek……
Zamanın hükümet temsilcileri müktesebat dosyasına uygun çıkardıkları kanunları açıklarken zaman zaman DEVLETİN BUĞDAY ALMAYACAĞINI, sadece dengeleyici olacağını, dünya piyasalarına göre tarım ürünlerini takip edeceklerini buna göre çiftçileri destekleyeceklerini deklare ettiler.
Maalesef Edirne siyasetçilerimiz de dahil olmak üzere, yasal düzenlemeler çıkmış olmasına rağmen bunları konuşup alternatif üretme yerine kolaya kaçıp günü kurtarma anlamında, TMO AÇILSIN BUĞDAY ALSIN zorlaması yapılarak bazı yıllar alım yaptırdılar.Buğday – Ayçiçeği – Çeltik bitki desenimiz zorlayarak da olsa devam ettirilmektedir.
Maalesef son 10 yıldır bu ürünlerin getirisi, girdilere göre giderek düşmüş ve çiftçi para kazanamaz olmuştur. Halbuki BÖLGESEL PLANLAMA ile bitki deseni çeşitlendirilerek birim alandan daha fazla getiri sağlayan bitkiler denenip ekilerek çiftçimizin ürün portföyü zenginleşecektir.Tabi bunun yanında pazarlama ve ham madde yerine yarı mamul ya da işlenmiş ürün satacak şekilde tarım yapılması bölgemiz için çok iyi olacaktı.Çünkü Edirne- Kırklareli- Tekirdağ illerimiz tarım kültürü zengini olup coğrafi ve ticari tüm imkanlara sahiptir.
Daha önemlisi tarım kesimi sivil toplum kuruluşları olan TRAKYA BİRLİK YAĞLI TOHUM KOOPERATİFİ, KÖY-KOOP, SULAMA KOOPERATİFLERİ, KALKINMA KOOPERATİFLERİ….kuruluş amaçlarına göre çalıştırılmış olsa çiftçilerimiz bugünkü sıkıntıları yaşamayacaktı. Hükümetin görevi zaten tarımı azaltmak olduğu için onlardan bir şey beklemek zaman kaybı olmuştur. CHP nin programında Bölgesel Planlama ve tarımsal uygulamalarla ilgili öngörüler olmasına rağmen bunların hiç biri ilimizde gündeme getirilmemiş ve kafa yorulmamıştır. Hükümetin yılda birkaç kez tarım kesimine (kooperatiflere daha fazla) destekleme imkanları yaratılmasına rağmen bizim kooperatiflerimiz bunlardan yararlanamamıştır.
Her yönüyle kaybeden köylerimiz hem fakirleşmekte, hem nüfus, hem de mülkiyet kaybına uğramaktadır.Doğurganlığın çok az olmasının zararını çekmektedir.
Her köyde okul ve öğretmen olmasına rağmen ilk olarak taşımalı öğretim Edirne’den başlatıldı, bu sayede öğretmen köyden uzaklaştırıldı, öğrenim kalitesi düştü; hatta birkaç öğrencimiz yollarda öldü. Birçok köy terk edilmiş konuma gelmiştir. Nasıl olsa sosyal yardımlaşmadan biraz destek alınıyor diye kimse tarlada çalışmaz olmuş, sebzesini bile üretmeyip satın alır hale gelmiştir. Sulama da kullanılan enerji desteği kalktığı gibi fiyatı da yükselmiştir. Sulama girdileri aşırı yükselmiştir. ÇKS sayesinde çiftçimiz tam vergi mükellefi olmuştur. Eskiden suya bile para vermezken şimdi sayın valimizin uygulama düşüncesi ile akıllı sayaçlarla su kullanacak, yol üzerindeki evlerinin dış cephelerini beyaza boyamassa cezalandırılacak. Edirne de 100 dekar altında tarlası olan büyük kesimin tarla ve traktörleri banka ipoteğinde veya hacizli durumdadır. Herkes kaderine razı olmuş umutsuzca beklemektedir. Çiftçilerimiz hüzünlü, küskün çaresiz kızgındır. Başkalarından bir şeyler bekleme yerine bize bahşedilen imkanlarımızı ve aklımızı kullanarak birlikte planlayıp ortak akılla bu talihi kırabiliriz. Isparta’da, Denizli’de Tıbbi Aromatik Bitkiler denenmiş ve üretilmektedir. Kekik, Lavanta, Nane….biz neden denemeyelim. Topraklarımızda turunçgil dışında her şey yetişmektedir. Zaman geçmektedir…..
Yük.müh Hüseyin ERKİN - DSİ emekli Bölge Müdür Yardımcısı